Han başta olmak üzere seungmin, hyunjin ve felix kantin masasında oturmuş boş boş düşünüyorlardı. Chandan büyük bir azar yemişlerdi ve minho daha hastaneden çıkmamıştı. Hastaneden çıktıklarında büyük ihtimalle daha kötüsü olacaktı, Han hariç herkes özür dilemek istiyordu ama Han onun yaptıklarına nazaran bu hiç bir şey diye istemiyordu.
"SİKTİR YANIYORUM"
Hyunjinin aniden ayağı kalkması ve bağırması ile bütün kantin ona dönmüştü. Üzerine kahve döküldüğü Belli olan kısmı yelliyordu.
"B-ben özür dilerim, gerçekten isterseniz kuru temizleme parasını vereyim. İyi misiniz? Kaynardı, gerçekten özür dilerim"
Gözlüklü çocuk olduğunca üzgün görünüyordu, diğerleri de kalkıp hyunjinin yanına gelmişti.
"Hyunjin o gömlekten izin çıkacağını sanmiyorum"
Gözlüklü çocuk kafasını elleri arasına alıp üzgünce bakıyordu.
"Sorun değil Sadece biraz yandım o kadar, bu eski zaten önemli bir değeri yok. Gerçekten sorun değil üzülmene gerek yok. Parasını ödemene de."
Elini gözlüklü çocuğun omzuna koyup rahatlatmaya çalıştı.
"Tuvalete gidip temizlemeye çalışayım, yanımda hırkam var onu giyinirim olur biter."
Tuvalete ilerlemeye başladı diğerleri de peşinden gidiyordu, Han hırkayı getirmeye gitmişti.
"Nasıl bu kadar sakin kaldın ben olsam döverdim onu"
Han elindeki hirkasiyla içeri girdiğinde konuştu.
"Çok korkmuş görünüyordu, kızmak istemedim"
Han hyunjinden beklemediğini belli eder şekilde hırkasını giyindirdi, sırtındaki yaraları gördükçe içi gidiyordu ama çaktırmadı. Tuvaletin kapısı açıldığında bütün dikkatler sanki hissedilmis gibi kapıya yönelmişti.
İçeri giren surat ile herkes susmuş başlarını öne eğmişti. Minho bir süre duraksamış ardından boğazını temizleyip konuştu.
"Teneffusunuzu yapın bittikten sonra Müdürün odasına gelin.""Peki hocam"
Herkesten aynı ses çıktıktan sonra minho Tuvalete girip çocuklar çıkana kadar beklemişti.
Çocuklar hızla tuvaletten çıkıp tuttukları nefeslerini bırakıp titreyen ellerini düzeltmeye çalışıyorlardı.
"Amina koyayım adamı görmemiz bile götümüzün tutuşmasına yetiyor, chan ile birleşince ne olacak kim bilir."
"Aga biz bittik bittik. Hoş geldin 3. Kalmaa ofofff"
"Olm felix'in gözünü korkutmayalim"
"Lan seung senin bu sakinliğine hayranım amk"
"Tabii sen chan'ı kaptın ne olsa bi yatağına girmene bakar, bırakmaz seni bir daha"
Seungmin sertçe han'ın koluna vurmuş sinirle gözlerini devirmişti " git ya, saçmalama "
Gülümseyip yürümeye devam etmişlerdi. Bu son teneffüstü ders zaten kaynayacaktı o yüzden rahatlardı.
***
"Hocam ayıp"
Sinirle elini masaya vurmuştu Chan. "Neresi ayip? Neresi ayip lan? Sizin yaptığınız şey ayip değil benim söylediğim şeyler mi ayip? Lan daha sizin bacağınız boktan çıkmamış gelmiş bana akıl öğretiyorsunuz. Delirdiniz mi siz ya? Kasıtlı adam zehirlemek ne? Psikopatlar. Hepiniz 18 yaş üstüsünüz, hocanız şikayet etse atarlar sizi hapise farkında mısınız? "
Hapis diyince herkesin gözü baya korkmuştu, olduğundan daha çok titremeye başladıkları anda minho derin bir iç çekmişti.
"Sizleri bırakmayacağım, hapis falan da yok. Sadece çıkışta Jisung yanıma gelsin. Hepinizin suçunu asıl sorumlusu çekmeli."
Han büyümüş gözlerle minhoya baktı, ama en fazla ne olabilir diye düşünüp kendini rahatlatmaya denedi.
"Çıkabilirsiniz."
Seung hariç herkes çıkmıştı, chan Sinirli olduğunun farkındaydı bu nedenle seungminin yüzüne bakmadan dosyalarını düzenlemeye başladı.
"Çıkabilirsiniz demiştim"
"Ama çıkmadım"
Derin nefes alarak kafasını kaldirdi
" tamam, çık.""Canım hocam siz bana kıyamazsınız, çıkmıyım"
"Çık Kim seungmin"
"Ama hani bang seungmin olacaktı "
"Kafanda uydurduğun şeylere beni alet etme, öyle bir şey demedim. Öğlen teneffüsümde kapımı bile çalmadan içeri girip saçma saçma evlendiğimizi hayal ettiğin garip şizofrenliklerini anlattın durdun. "
Seung bi tik morali bozulmuştu ama sinirine verip takmadı. "Ya ama hocacım dinlediniz beni, yemeğinizi yerken beni dinlediniz işte. Aşıksın aşık, yoksa kim birinin ona göre 'boş' konuşmasını yemek yerken dinler ki?"
"Seni kırmak istemediğimdendir belki seungmin, malum sürekli sizinle uğraşmam gerekiyor bir yerinizde durmuyorsunuz. Beni dinlemeden başına buyruk konuşuyor, hareket ediyorsun. O halini sevmediğimi herhalde bi'milyon kere söylemişimdir, tahammül edemiyorum. "
Sessizce " özellikle şu içini dökmek için konuştuğun jake'e"
"Neden? Jake niye seni rahatsız ediyor? En azından dinleyip cevap veriyor, duvara konuşuyormuş gibi hissetmiyorum onunla konuşurken."
"Ha benle konuşurken duvara konuşuyor gibisin? O zaman konuşma seung, nasıl olsa seni dinlemiyorum. Yani sen öyle düşünüyorsun. Gerçi sürekli hızlı hızlı konuşan, saçma hayal dünyasında yaşayan, daha kendini korumayı bilmeyen birinin düşüncelerini ben ne yapayım? Çık git odamdan kim seungmin. Jake sizin siniftaydi değil mi? Ona anlat gene, sana ne yapan gerektiğini akıllıca söyler."
Seung nedensizce duyduklarına birlikte gözlerini doldurmuştu. Koşarak odadan çıkıp kendini toparlayarak sınıfa girdi.
"Gıcık."