Gözümü açtığımda kendimi oldukça hafiflemiş hissediyordum, size anlattığım son hatırladiklarımdan başka bir şey hatirlamiyordum.
Uyandığımda bulunduğum konumu kestirmem biraz zamanımı almıştı çünkü çok huzurlu hissediyordum.
Kafam yerine geldiğinde etrafa baktım, o an ki şoku tarif edemem. Kafam minho'nun göğüsünde duruyordu, bunun yanında belimde hissettiğim el ile gözlerim büyüdü.
"Hassiktir" yavaş yavaş kolunu kaldırdım ve ayaklanmaya başladım, tam o sırada minhonun esnemesi ile korkuyla arkamı dönüp geri yattım.
"Sonunda uyanabildin yavru, Ayrıca korkmana gerek yok yemem seni"
Alaylı sesini duyduğumda kaşlarımı catip ona baktım, tassak mi geciyo bu amk?
İlk başta ayaklanip otelde odasında duran kattle'a şişe suları açıp döktü ve çalıştırdı. Ardından iki tane kupa bardağa orda duran poşet çaylardan birini açtı ve koydu.
Su kaynayana kadar tuvalete gitti ve şu sesiyle anladığım kadarıyla yüzünü yıkayıp çıktı. Bende o sırada ayağı kalktım.
O sırada mideme giren bulantı ile beklenmedik şekilde öğürdüm. Su koyduğu bardakları bırakıp endişeli şekilde yanıma geldi minho.
"Şş.. Bir şey yok gel" Tuvalete girdik ve beni klozetin önüne otutturdu. Normalde benim yanımda kussa bende kusardim ama minho oldukça soğukkanlı bir şekilde saçımı tutuyordu.
Yaklaşık 5-6 dakika sonunda bitmişti yaptığım şey. Eline bir peçete alıp ağzımı sildi.
Ayaklandigimda koluma girmişti, dengemi kurup lavabonun önünde durdum.
Belimde hissettiğim el ile irkildim, "lan"
Ayaklarımın havalandigini fark ettiğimde korkuyla ellerimi omzuna çıkardım.
Düşecek gibi olsam da lavabonun yanındaki tezgahimsi yere otutturunca şaşkınlıkla onu izliyordum.
Normalde olsa ittirir bir şey yapardım ama şu an hala ayilamadigimin etkisinden mi bilmem bana yardımcı olmasına izin veriyordum.
Ellerini suyun altına tutup bana döndü ve ellerini yanaklarıma sürdü, baş parmaklarını gözlerimde gezdirdi ve tekrar su alıp tamamen tüm yüzümü ıslattı.
Bu sırada sadece gözlerimi kapatıp hissettiğim sakin dokunuşlara odaklandım.
Sanırım giderek aramızda bi çekim oluyordu..
Yok ya ne alaka minho ve ben? Ppfff yok yok ben hala biraz alkolün etkisinde oldugum için bana öyle geliyor.
Acıdığı için yanımda oluyordur çünkü yanımda biri olmasa büyük ihtimal yataktan kalkamazdim ve yere kusardim...
Eline aldığı bir parça havlu kağıt ile yüzümü ve elini kurulayıp yüzüme yakın kısımları ıslanmış saçlarımı karıştırdı.
"Biraz daha iyi misin?"
Kafamı salladım ve şaşkın ifade ile bakmaya devam ettim.
Beni indirip demin hazırladığı bardakları alıp yanıma geldi. "Bunu iç, iyi gelir. Sonrasında da yemeğe ineriz?"
Bardağı uzattığında aldım ve yüzümü ekşittim "Bilmiyorum iştahım kapalı gibi- Öğk bu ne be! İğrenç !"
Elimdeki bardaktaki çaydan bir yudum aldığımda refleksle dediğim şeyler kıkırdamasını sağlamıştı.
"Sakın jisung, tamamı bitecek onun. Ayrıca 4 saat önce öyle demiyordun, beni ne kadar uğraştırdığın hakkında bi bilgin var mı?"
"Yani kısa kısa hatırlıyorum ama en son şey...."