Umursamaz.

480 40 11
                                    

Felix

"Neredeydin diyorum Felix?" Deminden beri aynı şeyi soran arkadaşıma bir kez daha gözlerimi devirdim. Kantinde oturup sohbet ediyorduk. Tabii buna sohbet denirse.

"Jisung. Başım çatlıyordu. Eve gidip uyudum."

"Ve ben de buna inandım. Öyle mi?"

Yalan söylediğim zaten anlaşılıyordu. Fakat kabul etmiyordum işte. Hyunjin'i ona anlatmak zorunda kalırdım eğer bir şey daha söylersem. Kurallarda bu yoktu.

"Ben orada enayi gibi seni iki saat bekledim Felix." Yüzü ciddileşince ben de ciddileştim.

Durdu ve devam etti. "Ne zaman böyle umursamaz olmayı bırakacaksın? Çevrende hiç kimse kalmayacak biraz daha böyle devam edersen." Yere bakarak konuşmuştu.

Boğazımın sıkıştığını hissettim. Bütün söylemek istediğim kelimelerin hepsini yutmuştum.

"Jisung." Kısık sesimle ona döndüğümde gözlerine baktım. Kırılmıştı.

"Sus Felix. Konuşmanı istemiyorum. Sadece şunu bilmeni istiyorum ki çok kırıcısın."

Bunu dedikten sonra kalkıp gitti. Gitmeyecektim peşinden. Sonra barışırdık.

Arkadan bir kızın konuştuğunu duyduğumda ona döndüm.

"Hey Felix! İstemeden kulak misafiri oldum da. Peşinden gitmeni öneririm. Sonra bana teşekkür edersin."

Gururumu yerle bir edecektim şu an. Yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim ve cevap verdim.

"Tavsiyen için teşekkürler Yuqi."

Ayağa kalkıp hızlı adımlarla kantinden çıktım. Jisung'u tanıyorsam eğer en üst katta olan tuvalete gidecekti. Çünkü orası hep boş olurdu. Ezbere bildiğim yolu hızlı bir şekilde gittiğimde varmıştım. Kapıyı açıp açmamak arasında kalmıştım.

Açıp yüzsüz gibi ne diyecektim ki?

'Aman siktir et' diye düşününce derin bir nefes alıp kapının kolunu indirdim. Kapı açıldığında içeri girdim. Ardımdan da kapatıp kilitledim. Barışana kadar çıkmak yoktu.

"Ne işin var burada?" Jisung kabinlerin birinden çıkıp elini yıkamak için musluğu açtı.

"Özür dilerim Jisung. Cidden çok özür dilerim."

"Her boku yap sonra da özür dilerim Jisung. En azından mesaj atabilirdin Felix. Elin mi kırılırdı? Bu ilk değil Felix. Daha önce kaç kere beni tek başına habersiz koyup başka yerlere gittin haberin var mı senin ha? Bıktım artık. Hani kolyen çok önemliydi?"

Bir kez daha anladım orada ne kadar kötü bir arkadaş olduğumu. Peki. Şimdi ne söyleyecektim?

"Jisung çok özür dile-"

"YETER. SUS ARTIK." Sonlara doğru gözleri dolduğunda hemen kollarımı boynuna doladım. Kendini sıktığını fark ettiğimde ellerimle saçlarını okşadım. Rahat rahat ağlıyordu şu an.

"Benim senden başka kimsem yok Felix. Ne bir arkadaşım ne de bir ailem. Tek bırakma beni bu hayatta."

Beni en çok etkileyen cümlesi de bu olmuştu. Gözlerimi sıkıca kapattım. Jisung'un benden başka arkadaşı yoktu. Benim çoktu. Ailesi yoktu. Benimse çok iyi bir ailem vardı.

"Ben seni o kadar çok seviyorum ki Felix sana bunu anlatamam. Anlatmak için sözlerim yetmez. Kendimden bile çok seviyorum seni. Anlıyor musun beni? Sense sadece kendini seviyorsun. Sadece kendini düşünüyorsun. Bencilsin Felix. Bencilsin. Hem de çok."

Friend But Not Simple Friend // HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin