Tekrardan sabah olmuş gün ağarmıştı. Yatakta doğruldum, daha gözüm yarı açıkken banyoya gittim. Aynaya bakmamla gözlerimin fal taşı gibi açılması bir oldu. Berbat gözüküyordum, gece makyajımı silmeyi unuttuğum için felaket duruyordum. En iyisi duş alayım dedim ve kendimi sıcak suyun altına attım. Saçımı kuruttum, üstümü giydim ve odaya geçtim. Draco uyanmıştı.
Uyanmıştı fakat benim yanımdaki komodinin önünde durmuş elinde bir şeye bakıyordu. Beni gördü, baktı ve konuştu.
Draco: Sana sanırım.
Mira: Ne ki o.
Draco: Mektup. Ama isimsiz bir mektup. Üstünde ''Dünyalar güzeli sevgilime;)'' yazıyor.
Bunları söylerken yüzünde sert bir ifade vardı. Aşırı şaşırmıştım, çünkü bildiğim üzere sevgilim yoktu. Mektubu bana verdi. ''Oku'' dedi, mektubu elinden aldım. Açtım. Çok özenle yazılmış el yazılarıyla yazılmıştı. Kağıdın kenarlarında işlemeler vardı. ''Yüksek sesle oku'' dedi sesini hafif yükselterek. Şaşırdım suratına baktım aşırı sinirlenmiş duruyordu. Mektuba geri döndüm ve okumaya başladım.
''Sevgili Sevgilim...''
''Ah şu an ne çok isterdim yanında uyanmak, seni öpücüklerimle uyandırmak. Ne çok isterdim ellerimi belinden kalçana doğru indirip okşamak. Altımda sabaha kadar iniltilerini duymak, seni zorla susturmak. Çırılçıplak vücudunu tüm gün izlemek, o vücudunun her yerini öpmek, içinde olmak. Ama sana şuan sadece uzaktan bakabiliyorum. Fakat bir gün dediğim gibi benim olacaksın, sadece benim. Başka kimsenin değil. Senin her yerini öpüyorum sevgilim kendine iyi bak. Seni seviyorum:)''
Şaşkınlıkla mektubu okumuştum. Mektubun her kelimesini okurken sanki küfrediyormuş gibi hissetmiştim. Nefesim daralmaya başlamıştı. Mektup elimden düştü. Draco düşen mektubu eline aldı ve yatağa fırlattı. ''KİM LAN BU ALÇAK PUŞT'' bağırıyordu. Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki sesi odanın içinde yankı yapmıştı.
Mira: Bilmiyorum, bilmiyorum burada ne bahsediyor onu da bilmiyorum.
Konuşurken ağlamaya başlamıştım. Yatağa oturdum ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. Draco önümde eğildi yüzümü kapattığım ellerimi tutup kucağıma indirdi. Bir eliyle ellerimi okşarken bir elinide yanağıma götürdü. Yüzünde yumuşama vardı. ''Ağlama'' dedi ve derin bir nefes verdi. ''Ağlama, sen her ağladığında benim içim içimi kemiriyor. Yapma bunu kendine o yeşil güzel gözlerine yazık etme''
Gözlerinin içine baktım ve boynuna sarıldım. ''İyi ki varsın'' o da bana geri sarıldı, bir şey demedi. Kollarını geri çekip yanağımı öptü. Kıpkırmızı olduğumu hissettim bana bakıp o harika gülümsemesini yaptı. Ellerini yanağıma götürdü ve kafamı ellerinin arasına aldı ve yakınlaştı. ''Bunu kim yaptıysa onu bunu bulacağız. Güven bana, yüzünü kara çıkarmayacağım.''
''Drac ohh.. çok teşekkür ederim. Seni seviyorum..'' yüzüne baktım. Yüzünde şaşkınlıkla karışık mutluluk vardı. Tekrar gülümsedi''Bende seni seviyorum güzelim...'' Ahhh güzelim dedi. BANA GÜZELİM DEDİ. AHHHH. Aşırı mutluyum şuan ama dışarıya yansıtmamam lazımdı gülümsedim '' Hadi aşağıya inelim'' Elini tuttum kapıya doğru götürdüm kapıyı açınca geri bıraktım. Aşağıya indik, Pansy ve Zabini çoktan gelmişlerdi. Yanlarına oturduk onları selamladık, yemeğe başladıktan sonra olanlardan bahsettik. Tuvaletin önünde olanlar ve mektuptan. İkiside anlayışla karşıladı, Pansy bana sarıldı Zabini ise sinirlenmişti.
Zabini: O sikik sapığa ders vermemiz lazım. Bizim kızımıza sarkıntılık yapamaz o piç.
Draco: Evet. Fazla şiddetten yana değilim ama bu yavşak her zerresine kadar hakediyor.
Pansy: Sakın kendini üzme gülüm. Eğer bir daha her hangi bir şey olursa hemen bize haber ver. Biz çaresine bakarız.
Göz kırptı gülümsedim. Yanımda birilerinin olması beni rahatlatıyordu. Küçükken yanımda kimse yoktu. O çaresiz anımda kimse yanımda yoktu, tek başmaydım. Korktuğumdan kimseye anlatamamıştım ama yinede üstesinde zorda olsa gelmiştim. Yanımda sevdiğim değer verdiğim insanların olması hoştu. Ders zamanı gelmişti, derslere girip geri ortak salona gelmiştik.
Ben yere oturmuştum, Draco tekli kanepeye, Pansy ve Zabini ise ikili koltuğa oturmuşlardı. Yarım saattir ordaydık, eğlenerek sohbet ediyorduk. İçeriye Mattheo girdi. Kırmızı elması ve kitabı elindeydi. Herkes onu görmüştü. Hepsi ona nefretle bakıyordu. Ama o aptalın suratında iğrenç bir gülümseme vardı.
Yüzüne bir tane yapıştırmak istedim. Bizim yanımıza doğru geldi. Gelirkende konuşmaya başladı. "Mektubu aldın mı sevgilim?". Sözünü bitirir bitirmez Draco yüzüne çok sert bir yumruk indirmişti. Pansy ve ben çığlık çığlığa onu durdurmaya çalışıyorduk. Zabini ise bırakın dövsün ibneyi diyip yerinde oturuyordu. "MALFOY DUR, BENİM İÇİN DUR" Draco bana baktı. "Benim yüzümden ceza yiyip okuldan atılmanı istememiyorum". Yakasını tuttuğu Mattheo'yu bıraktı.
Mattheo: Aferin böyle söz dinliceks-
Sözünü bitirmesine kalmadan bi tane daha yumruk indirdi. Ağzı burnu kan içindeydi, Draco'nun da elleri yarılmıştı. Yanıma geldi, "Gel odamıza geçelim. Zabini sizde bu iti halledersiniz.". Nazikçe kolumdan tuttu ve odaya götürdü.
Bu bölüm burda bitsin en heyecanlı yerinde kestim biliyorum ama okumaya devam edin. Bu arada bölümlerin başına koyduğum resimler hakkında ne düşünüyorsunuz bana çok tatlı geliyorlar şahsen. Vote atmayı unutmayın seviliyorsunuzz ✨💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni seviyor musun Draco? (Draco Malfoy)
Teen Fictionİlk kitabım denebilir. İçinde Draco Malfoy ile Mira Black'in yaşadıkları yazılıo. içinde smut ve argo kelimeler olabilir rahatsız olanların okumamalarını öneririm.