Saat nerdeyse akşam beş olmuştu. Annemle yemek yapmak için mutfağa gittiğimizde yemek için ne yapacağımızı sordum. "Senin gelişine özel en sevdiğin patates köfte tabiki" dedi. Aşırı mutlu olmuştum çünkü annemin yaptığı köfteler kendi tarifiyfi ve eşsiz bir lezzeti vardı. Annem köfteleri hazırlarken bende etrafı topluyordum. Bir süre sonra yemek hazır etraf pırıl pırıldı. Saat 7'ye yaklaştığında kapı çaldı ve onu açtım.
Karşımda genç gözüken ama bir yandanda aşırı olgun gözüken güzel bir kadın duruyordu. Yanında başka birisi yoktu, onu içeriye girmesi için davet ettim. İçeri girdi önce beni selamladı sonra salona gelip annemi selamladı. "Oğlumun ufak bir işi var birazdan gelir" dedi gülerek, cidden güzel bir gülümsemesi vardı.
İçeriye geçip oturduğumuz az kapı tekrar çaldı. Kapıyı açmak için ayağa kalktım ve kapıya gittim. Kapıyı açtım, açmam ile tüm vücudumun urpermesi bir olmuştu. Vücudum terlemeye ve titremeye başlamıştı. "Beni içeri almayacak mısın?". Hala şokun etkisi ile Mattheo'ya bakıyordum. Şuanın gerçekmi yoksa hayal mi olduğunu düşünüyordum. Arkadan annesinin sesini duydum "hoşgeldin oğlum, gelsene." Demişti. Mattheo hemen içeri girdi bana yan gözle baktığını görebiliyordum.
Annemle ben yan yana, Mattheo ve anneside yanyana oturmuşlardı. Mattheo benden gözünü almıyor sürekli beni izliyordu. Servis yaparken, otururken, konuşurken. Kalbim o burda olduğu sürede hızla çarpmaya devam etti ama bu korkudan olan bir tepkiydi. Onun annesi benimle sürekli diyalog kurarken o gülümseyerek bizi izliyordu.
Daha fazla dayanamayıp bir süre izin istedim, odama çıktım. Zar zor nefes alıyordum. Hemen telefonumu elime aldım Dracoya mesaj atacaktım. Ama bir an duraksadım ona neden söyleyecektim yada ona söylesem ne yapabilirdi ki. Birden fazla şey düşünüyordum, en sonunda ona yazma kararı aldım. Mattheo'nun burda olduğunu, yan komşumuz olduğunu ve bana sürekli bakıp durduğunu mesaj attım.
Ama mesaj tek tik olmuştu. Neden mesajın gitmediğini düşünürken odanın kapısı çaldı. Annem gelmiştir diye düşünerek "gel" dedim. Kapının ardında Mattheo'yu görünce kalbime aniden bir ağrı inmişti. "Ne istiyorsun?" dedim aşırı sert bir tonla.
Yatağıma benim yanıma oturdu bana döndü ve kafasını eğdi. "Sadece seni istiyorum. Neden bana seni almam için izin vermiyorsun?" dedi. Bu kelimeleri duyarken sadece yüzüne yumruk atmak istiyordum. "Benim sevgilim var Mattheo. Benim yakınlarıma zarar verip beni kazanamazsın." dedim yüzüne bakmayıp ondan uzaklaşarak. Ben ondan uzaklaştıkça o bana yaklaşıyordu. "İstediğin kadar kaç benden, ne de olsa kaçan kovalanır." dedi yüzündeki sinsi gülümsemeyle.
Ondan daha da uzaklaşmak için ayağa kalktım ve duvara yaslandım. Aniden ayağa kalktı bana doğru yürüdü, ona benden uzak durmasını söylediğimde daha büyük adımlarla yanıma geliyordu. Tam önümde durdu ve bana doğru eğildi. Şu anda kendimi burdan yok etmek istemiştim. Aşırı derece rahatsız olmuş midem bulanmaya başlamıştı.
Mattheo: Sana o çocuktan daha fazla şey verebilirim. Para, ün, şöhret?
Ona igrenrek baktım. Onu ittirdim ve odadan çıktım. Onunla yanlız kalmak beni deli ediyordu, hemen annemin yanına gitmek istemiştim. Annem benim yüz ifademden moralinin bozulduğunu anlamıştı. Benden hemen sonra salona Mattheo girince bir ona bir bana baktı. Sanırım tam zamanında gelmiştim çünkü biz içeri gelince Mattheo'nun annesi kalkmak için izin istiyordu.
Şükürler olsun gidiyorlardı. Herkes ayağa kalktı ve el sıkışıp vedalaştık. Kapının önünde onları vedalarken evlerine girişlerini izledik. Kapıyı kapattığım anda annem bana döndü ve omuzlarımdan tuttu.
Agatha: Bir sorun mu var? O çocuğu gördüğünde rengin bembeyaz olmuştu, odadan geldiğinizde moralin çok bozuktu. O sana bir şeymi yaptı?
Gözlerim istemsizce doluyordu. Anneme baktım derin bir nefes alıp konuşmaya çalıştım.
Mira: O çocuk... O çocuk benim peşimi bırakmıyor, okuldada burdada surekli onunla olmam için yalvarıyor.
Konuşurken karnıma ağrı girmişti, midem bulanmaya başlamıştı. Annem şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Sevgilinin olduğunu bilmiyor mu?" Diye sordu biliyor anlamında kafa salladiktan sonra annem kanepeye geçti oturdu. Bir elini anlına götürerek şakaklarına bastırdı. "Yani senin bir sapığın var demek bu'' dedi bana bakarak. Gözlerim tamamen dolmuştu yerdeki halinin desenlerine bakıyordum. Olanları unutmak istiyordum.
Agatha: Tatlım. Merak etme eminim ki biz bunu hallederiz. Annesi artık Hogwarts'a gitmediğini söyledi. Artık burda ben ve baban varken kimse seni rahatsız edemez. Tamam mı minik kelebeğim.
Burnumu çekerek evet anlamında kafamı salladım. Yanına oturdum ve onun kucağına uzandım. Bu zamanlarda olan şeyler beni çok yormuştu. Saate baktığımda saat gece 10'u gösteriyordu. Sadece uyumak istiyordum, annemin yanağına son bir öpücük kondurarak odama uyumaya gittim.
Odama gittiğimde yatağımın üstünde duran teleofnumu farkettim. Ekranı açtığımda 17 cevapsız çağrı ve 45 mesaj olduğunu gördüm. Bunların hepsi Draco'dandı. Onu geri aradım,telefonu açtığında sesi çok sinirli geliyordu. Ona her şeyin yolunda olduğunu ve güvende olduğumu söyledim. Vedalaşıp telefonu geri kapattığımda kafamı direkt yastığa gömerek uykuya daldım. Kafamın ici bomboştu hiç birşey düşünmeden uyumuştum. Bu bir nebze olsada beni rahatlatmıştı.
Oo bir gecede iki bölüm yazdım. Baştaki görsel çok alakasız oldu kusura bakmayın en yakın bu çıkıyordu. Aklımda bir sürü olay var gelecek bölümler için takipte kalın. Vote atmayı unutmayın seviliyorsunuz ✨💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni seviyor musun Draco? (Draco Malfoy)
Ficção Adolescenteİlk kitabım denebilir. İçinde Draco Malfoy ile Mira Black'in yaşadıkları yazılıo. içinde smut ve argo kelimeler olabilir rahatsız olanların okumamalarını öneririm.