13. bölüm

22 5 0
                                    

Olduğum yerde donakalmıştım. Bir Draco'ya birde elindeki mektuba bakıyordum. Draco hala benden bir cevap bekliyordu ama ona ne diyeceğimi bilmiyordum. Keşke o mektubu bir yere fırlatmak yerine kaldirsaydım yada çöpe atsaydim. Hala bana bakıyordu, sonsuza dek susamazdım ve konuştum.

Mira: Söyleyecektim...

Yalan söylediğim ses tonumdan belliydi. Gözlerimi ondan kaçırıyordum.

Draco: Mira, bana güvenmiyor musun?

Bu soru beni kırk yerimden bıçaklamıştı. Cidden ona neden söylemekten kaçınmıştım. Göğsüm daralıyordu, vücudumu sıcak basmıştı. Şu an ona verecek hiç bir cevabım yoktu. O hala yatakta oturuyor bense kapının önünde duruyordum.

Mira: Neden böyle düşünüyorsun?

Hala onun gözlerine bakamıyordum. Ellerim titremeye başlamıştı, onu kaybetmek istemiyordum.

Draco: Bunu bana anlatacak kadar samimi değiliz demek ki.

Mira: Ben bunu kimseye anlatmadım. Mektup zaten daha bu sabah geldi. Zabini'nin olayından sonra bir de bunun stresini yaşamanı istemedim.

Sanırım paçayı kurtarmıştım. Draco ayağa kalkıp yanıma geldi. Mektubu masanın üstüne bıraktı. Bana yaklaştı ama konuşmadı, ona sarılmamı bekliyordu. Onun beklediği gibi ona sarıldım. Onun kalp ritmini duymak beni rahatlatıyordu. Uzun bir süre ikimizde konuşmadan sarıldık.

Mira: Özür dilerim...

Draco bana bakmak için sarılmayı bıraktı. Bana anlam vermeyen bir ifade ile baktı.

Draco: Özür dileme, benim dilemem gerekir. Ne olduğunu bilmeden sana sataştım. Özür dilerim.

Ona daha sıkı sarıldım.

Mira: Yarın birinci dönem bitiyor. Eve gitmem lazım, ama gitmek istemiyorum. Burası bana daha çok huzur veriyor.

İkimizde konuşmadık. Uzun bir sarılmanın ardından ayrıldık. Draco beni iki kolumdan tuttu ve yüzündeki tatlı ifade ile konuştu.

Draco: Eğer bir sorun çıkarsa şunu bil, herzaman yanıma gelebilirsin. İstediğin zaman beni çağırabilirsin.

Onun sadece bana gösterdiği o iyi yanını her şeyden çok seviyordum. Bu ilgiyi sadece bana göstermesi beni memnun ediyordu. Onun için özel olduğumu anlayabiliyordum. Gözlerindeki o sıcak bakışı içimi ısıtıyordu. Kocaman ama bir o kadarda nazik olan o gülümsemesi... Onun ağzının kenarındaki kıvrımları ezberlemiştim. Her zerresine kadar mükemmeldi...

Bunu dediğinde hala onun ne kadar mükemmel birisi olduğunu düşünüyordum. Sonra tepki vermek için gülümsedim "seni seviyorum" dedim ve boynuna sarıldım. Onun sert kolonya kokusu burnuma geldi, onun kokusunu seviyordum. Bunu dememe karşılık konuşmadı sadece sarıldı.

"Yatalım mı?" Bunu dediğinde şok olmuştum. Daha çok erken değilmiydi? Sanki Draco iç sesimi okumuştu. Tekrar güldü. "O anlamda yatalım demedim, uyuyalım anlamında dedim. Yanakların hemen pespembe olmuş" dedi yanağıma elini götürürken. Kızardığımı söylediğinde yüzümün yandığını hissettim. Keşke şuan yer yarılsaydı ve içine girseydim. Şuan utançtan kafamı deve kuşu gibi yere gömmek istiyordum.

Draco: Utandığında çok tatlı oluyorsun. Yanaklarının pembeleşmesi seni küçük bir kız çocuğu gibi yapıyor.

Dedi ve ben daha fazla kızardım. Artık daha fazla saçma hareket yapıp kendimi utandırmak istemedim. Hemen yanağına hızlı bir öpücük kondurdum. "Bencede uyuyalım" dedim ve yatağıma döndüm. Arkamdan "şimdide benim yanaklarım kizaracak olmaz böyle" dedi. Alay ettiği sesinden belliydi. Ona döndüm ve dil çıkarttım. O buna gülmüştü ama şuan yapabileceğim en uygun hareket buydu bana göre.

Yüzündeki o nazik gülümsemeyi yaptı ve yatağına döndü. "İyi geceler küçük kız" dedi ve kıkırdadı. "İyi geceler kaba oğlan" dedim alay ederek, buna gülmüştü. Yatağıma geçtim ve düşünmeye başladım. Yarın birinci dönemin son günüydü, o günden sonra herkes evine gidecekti. Bende gidecektim ama mutlu olarak geri dönmeyecektim.

Çünkü bu kararın konuşulması lazımdı. Babamla gercekten kaba ve sert bir konuşma yapacağımızdan emindim. Olacaklardan korkuyordum. Dışarıya ne kadar mutlu bir aile olarak yansıtılasakta içi berbat bir aileydi. Yıllardır bu hep böyleydi ve artık bu döngü kırılacaktı. Kendimi derin düşüncelere atarak uykuya dalmıştım.

Sabah olmuş tekrardan yemekhaneye gelmiştik. Tekrardan dördümüz her zamanki yerimize oturup tatilde ne yapacağımızı konuşuyorduk. Herkes ilk önce ailelerinin yanına gidecekti, sonrasında buluşmak için plan yapıyorlardı. Pansy bize bir fikir sundu.

Pansy: Şöyle Slytherin'liler ile bir partimi düzenlesek? Hem biraz kafamız dağılır içip eğleniriz.

Bunca şeyin arasında bir eğlence bize cidden iyi gelirdi. Heyecanla atılıp Pansy'e onay verdim. Draco bu heyecanımı görünce gülmüştü "Ben hallederim." dedi "Bizim malikanede yaparız. Ama sadece slytherin için" bunu derken gryffindora bakıyordu. Bizimkilerde bunu farkedip onu onayladılar. Yemeği yedikten sonra her zamanki gibi derslere girip çıkmıştık. Akşam olmuş herkes odalarına geçmişti.

Bavul hazırlamak için bizde odalarımıza geçmiştik. Bavulumu hazirlarken sadece babamı düşünüyordum. Ne konuşacağımızı bana nasıl davranacağını... Bunları düşünürken bavulumu hazırladım sonrasında Draco ile biraz sohbet edip uyumaya geçtik.

Sabah fazla acele etmeden akşama doğru trene gittik. Dördümüz peronlara geldiğimizde fazla kalabalık yoktu. Çünkü herkes ailelerinin yanına erkenden gitmişti. Trenin gelmesi ile eve doğru yola çıktık.

Evimden ayrılıp "Evime" gidiyordum...

Beni seviyor musun Draco? (Draco Malfoy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin