"Neredesin Barış?" alacağım cevap için sanki saniyeler sayıyordum "Evdeyim oda buradaydı ama şimdi yok her yer dağılmış." elimle şakaklarımı ovaladım.
"Egemen çalıştır şu arabayı gidelim." ikiletmeden dediğimi yaptı ve arabayı çalıştırdı. Arkaya Ozan'a baktım uyuduğunu sanıyordum ama çoktan uyanmış görünüyordu "Yine ne oluyor ya?" sitemli hali haricinde yüzü de sirke satıyordu.
Barış'ın yönlendirdiği yerin önüne gelir gelmez arabadan indik direkt önümüzde Barış'ı gördüğümüzde yanına gittik "Tamam, sakince anlat hadi." Egemen onu sakin tutmaya çalışıyordu çok paniklemiş görünüyordu.
Arabanın kaputuna yaslanıp konuşmalarını dinlemeye başladım "Bir şeyler almak için dışarı çıktım Förb'te gayet iyiydi ama eve geldiğimde her yer dağılmıştı odalara kaç defa baktım hatırlamıyorum Egemen!" ne olabileceğini düşünüyorum ama mantıklı tek bir şey gelmiyor aklıma.
Kimin Förb'le ne derdi olabilir? Yıllardır tanıdığım çevresini bildiğim biri ama bunca olaydan sonra kimin eli kimin cebinde belli bile değil. Onu nerede arayacağım ya da kime soracağım?
Barış'ın titreyen sesi daha çok gerilmeme sebep oluyorken zaten düşünemiyorum "Barış sızlanmayı kes!" suçlulukla kafasını yere eğdi "Gördüğün hiç mi bir şey olmadı? Ne bileyim ilgini çeken birileri, araba veya olay." bunları sorarken gözlerini yere dikti. Hatırlamaya çalışıyordu tam olarak istediğimi yapıyordu yani.
"Evden çıkarken kasalı bir araç gördüm bizim sokakta kimsede öyle bir araba yok." dudaklarımı dişledim bu bilgi şimdilik idare eder.
Önüme döndüğümde ellerimi kaputa koyup biraz eğildim gözlerim dümdüz renkte olan kaputu inceliyordu "Sanırım aynı şeyi düşünüyoruz." sağ tarafımda ki Egemen'e baktım "Aynı şeyi düşünüyoruz."
Bana çarpacak olan arabadan bahsediyorduk o arabada kasalıydı. Çocuğu saymıyorum ama kız da hiç güven vermiyordu zaten.
"Arabanın anahtarını versene." elimi Egemen'e doğru uzattım sorar gözlerle baktı yüzüme "Sorun yok kafamı dinleyeceğim. Sadece bir kaç saat." ses tonumu güven vermesi için sakin tuttum.
"Ben Aren'i arayacağım senin arabayı getirir." Aren'e yardıma gittiğim araba Egemen'de duran arabaydı ve geri dönerken Aren'in ki ile dönmüştüm.
"Dert değil halledilir de..." arabanın kapısını açacağım sırada durdum "Hı?" söylemesi için bekledim ama vaz geçmiş olacak ki elini boşver dercesine salladı.
Bir kaç saniye daha bekledim ama söylemeyeceğine emin olduğum için arabaya bindim.
Neredeyse bütün şehri tepeden görebildiğim o yere vardığım için kontağı kapatıp arabadan indim "Uzun zaman oldu ha." dedim iç çekerken.
Önümde duran banka geçip oturduğum zaman şehrin her bir rengi ayrı ayrı ortadaydı. Denizin bile görülebildiği bu yeri keşfettiğimiz için bence şanslıyız.
Aslında bakarsan Förb benden daha şanslı gibi. Buraya ilk geldiğimizde ikimizde kendimizi tanıma aşamasındaydık.
3 YIL ÖNCE
"Ne yani hastalıklı olmadığını mı anlatıyorsun? Oğlum ne yapacaksınız sik mi tokuşturacaksınız?" gevşek gevşek konuşan Semih'in sesini sınıfa girdiğimde duydum ellerimi cebimden çıkarmadan yarım gözlerle bir toplanmış arkadaş grubuna bir de Förb'e baktım.
"Çok belli ediyorsun be Förb." böyle dar kafalı zihniyetleri sanırım yok etmek gerekiyor yoksa feraha kavuşamayacağız. "Kes sesini Semih!" tekrardan konuşacağını anladığımda tok çıkan sesim susmasına sebep oldu.