EGEMEN AKAY
"Geçmiş olsun kardeşim." Förb'le tokalaştığımda sınıfa geçtik bizim sırada Barış'ı gördüm stresle ayağını sallıyordu.
"Barış sen iyimisin?" tedirgin bakışları beni bulduğunda kafasını salladı "Evet iyiyim neden ki?" ona biraz itici bakmış olabilirim çünkü çok kötü yalan söylüyor.
Yan tarafımdaki Förb'e 'Nesi var?' gibisinden bir bakış attım omuz silkti biraz sonra Ozan sınıfa girdiğinde gözü bizi görmedi bile direkt Barış'a bakarak yanımıza geldi.
Barış sanki ne olduğunu biliyormuş gibi Ozan'ı görünce gözlerini kapatıp olduğu yerde küçüldü.
Çantasını sıraya fırlattığında Barış'ın önünde durdu "Seni geçen gece saatlerce aradım ben! Bize evde uyuyorum dedin ama evde değilmişsin."
Ozan bağırdıkça Barış daha da kötü bir hale bürünüyordu aynı zamanda Förb'ün Barış'a karşı bakışları değişmeye başladı.
"Bize yalan söyledin Barış. Neredeydin he? Dur belki de çatıda kuş kesen kişide sensindir?" Barış gözlerini sonuna kadar açmış şaşkınlıkla ve telaşla ayağa kalktı.
"Ne? Hayır ben b-ben öyle bir şey yapmadım."
Ozan sinirden ne dediğini bilmiyordu bu söyledikleriyle ileri gitmeye başladı aralarına girip Ozan'ı yanıma çektim "Yeter Ozan."
Förb yüzündeki pişman dolu ifadeyle Barış'a yaklaştı "Onlara beraber olduğumuzu söylemedin mi?" Barış'ın vereceği cevabı umursamadan bize döndü.
"O gece Barış benimleydi biraz takıldık." Ozan anında sakinleşince çekinerek Barış'a döndü ama Barış sınıftan çıkan Förb'ün arkasından bakıyordu.
Ozan'ı ittirerek kendimden uzaklaştırdım sinirle işaret parmağımı salladım "Yine herşeyi bok ettin anlamadan dinlemeden atlama dedim kaç defa."
Barış'ın yanına gidip ona sarıldı şu an aralarına girmek en son isteyeceğim şey onları orada bırakıp sınıftan çıktım.
Koridorda ilerlerken Serce'yi gördüm o sırada Sena'yla konuşarak yürüyordu diğer tarafa doğru döneceği sırada kolundan tuttum.
"Hop dur bakalım." gözlerini kısarak yüzüme baktı ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu sanırım.
"Ne istiyorsun?" gergin görünüyordu kolunu tuttuğum elimi çektim "Bir sorun mu var kötü görünüyorsun?"
Sena'ya da göz ucuyla baktım o çok daha kötüydü gözleri şişmiş rengi solmuş kısacası çökmüş bir durumdaydı.
Onu böyle gördüğümde istemsizce sinirlendiğimi hissettim "Ne oluyor Serce?" Sena'da olan gözlerim sorduğum soruyla Serce'ye kaydı.
Eliyle alnını sıvazlarken bıkkınca elini bacağına vurdu "Soner sanırım bilinçli intihar etmemiş." duyduğum şeyin ne anlama geldiğini anlamadım.
"Bu ne demek şimdi biri mi yapmış?" hayır anlamında kafasını salladı "Biri ona uyuşturucu vermiş. Zorla!" son kelimesini bastırarak söyledi.
"Kim verdi bilmiyoruz dün bilinmeyen bir numaradan video geldi." kalbime giren ağrı yüzünde sol elim göğsümü buldu.
"Ona bunu nasıl yaptılar? Benim günlerdir yerde kanlar içindeki hali aklımdan bile çıkmıyor." nefes almakta zorlandığımı farkettim Serce'nin bana doğru uzanan kollarına tutundum.
"Şu an bunları düşünme Sena'ya dahi yardımcı olamıyorum sana da olamam." yorgun bakan gözleri herşeyi açıklıyordu nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
"Ne demek Soner'e hap vermişler?" arkamdan Ozan'ın sesi geldi gözlerimi kapattım Serce sinirle mırıldandı "Sikeceğim artık!"
Ozan'ın nasıl bir tepki vereceğini biliyorum ve bu hiç iyi değil peşini bırakmak istemeyecek.
"Anlatın artık." Ozan sabırsızca bize baktı kısa bir süre Sena'yı buldu gözlerim yaşlı gözleri daha fazla duramadan akmaya başladı.
Titreyen çenesi benim bile içimi burktu daha fazla durmadan yanımızdan gitti "Sena dur bek-" Serce arkasından gideceği sırada müdür onu çağırdığı için adımları yarıda kesildi.
"Serce odama." ne olduğunu anlamadım ama koridorda sadece Ozan ve ben kalmıştık.
*
"Nasıl kimin yaptığını bilmiyoruz o zaman bulalım." sabahtan beri Ozan sürekli fikir yürütüp bu fikirleri çürütüyordu.
"Ozan yeter artık git bir bahçeye hava al polismisin sen onlar bulacak işte." Barış ona çıkışınca sesi çıkmadı yanımızdan kalkıp gitti.
"Förb'le aranız düzeldi mi?" o konuşmadan sonra belki gidip konuşmuştur diye düşünüyorum ama sanırım konuşmadı.
"Düzeleceğini sanmıyorum Ege o çok cesur ben onun gibi değilim." söylediği şeyin bir çok anlamı var ama ben onun anlatmak istediğini anlamadım.
Sadece kendini kötü hissetmemesi için teselli vermek istedim ama Serce benden önce davrandı "Seni sen yapan şeyleri değiştirme sadece kendine bir şans ver."
Bunları söylerken çantasını kurcalıyordu Barış aklındaki fikirleri ölçüp tartıyor gibi görünüyordu verdiği taktik sanırım işe yarıyor.
"Sen... Sen nereden anladın?" Barış şaşkınca Serce'ye döndü bense onları izliyordum ne konuştuklarını sanırım şu an az çok anlıyorum.
Ama Serce cevap vermeden sınıftan çıktı bende ayağa kalktım "Barış sanırım Serce haklı insanları boş ver ve git ne istiyorsan onu yap."
Yüzünde oluşan kocaman gülümseme onu çok aptal gösteriyordu kafasını hafifçe ittirdim.
Ellerim cebimde merdivenlerden inerken Serce'yi temizlik odasının kapısında gördüm eğildiği için kafası hariç bütün bedeni dışarıdaydı.
"Ciddi olamazsın?"
Sesimi duyduğunda kafasını kaldırdı yüzünü ekşiterek baktığında kahkaha attım "Sana temizlik cezası mı verdi?"
"Ayrıca kış balosu içinde yardım." elinde kovayla Sena karşımdan geçerken gülerek Serce'ye baktı.
Yanına vardığında Serce'nin sert yüzü gevşedi ve Sena'ya gülümseyerek baktı sanırım onu mutlu etmeyi her şeyiyle başarıyordu.
Eşyaları hazırladıklarında Serce koridora baktı bir kaç saniye ardından yukarı bakmaya başladı sanırım kameralara bakıyordu.
Yanında duran Sena'ya birşeyler söyledi Sena'da başıyla onayladı ne konuştukları hakkında en ufak bir fikrim yok ama takacağım şeyler değil.
Çıkış kapısına ilerlerken karşıma çıkan bedeni son anda fark edip aniden durdum ellerimi cabimden çıkartıp kafamı kaldırdım.
D-dur bir dakika bu adam...
"Ertan..." arkamdan sadece şaşkın bir fısıltıyla söylenen isimle o adamın babam olduğunu anladım.
Peki ya Serce. O nereden tanıyor babamı ya da adını nereden biliyor?
O an bir çok şeyi düşündüm ve bu düşünceler babamın şu an karşımda olduğunu bana unutturdu ağzından dökülen tek bir kelime beni kendime getirdi.
"Oğlum..."
***