3 SAAT ÖNCEDemir kapıya ayağımla vurduğumda sesli bir şekilde açıldı "Merhabalar Onay Bey!" sevinçle kollarımı iki yana açtım "Kötü görünüyorsun neyin var?" ona yaklaştığımda eğilerek solmuş yüzüne baktım.
Bu kadar nankörlük olmaz sonuçta yemeğini suyunu veriyorum sadece bacağındaki yara için böyle büyük bir tepki vermesi üzücü. Yüzüme bakmıyordu daha doğrusu iğrenirmiş gibi bakıyordu.
"Arkadaşını bulmadın mı? Bırak artık beni!" zar zor kurduğu iki cümleyle gülmemi tutamadım kendimi yere bıkraktığımda bağdaş kurarak karşısına oturdum "İyi de ben seni bırakacağım demedim ki."
Anında kafasını kaldırıp bana baktı yüzü gözü dağılmıştı, üstü başı kan içindeydi aynı Förb gibi. Sadece tek bir çivi eksikti o da birazdan olacaktı zaten.
"Evet!" elimi birbirine vurup çıkan sesle ayağa kalktım "Şimdi sayıyorum hangi elin çıkarsa o." ne dediğimi anlamadığı için anlamsızca bakıyordu ama korktuğu göz bebeklerinin titremesinden belli oluyordu.
"Ne yapacaksın?" masanın üstünden çivi ve çekici alıp yanına gittim "İznin olursa eline çivi çakacağım."
"Ciddi mi soruyorsun?" tek kaşı havaya kalkmış bana bakıyordu " Hayır." gözlerimi kısıp suratına baktım "Niye soruyorsun o zaman? Çattık ya!" doğrulup ona bakmaya devam ettim "Fazla mı gerginsin sen?"
"Sanki her gün elime çivi çakıyorlar."
"Oho bu böyle olmaz kaçmaya falan çalış sıkılırım ben böyle."
Kolunu kıpırdattı yavaş yavaş "İmdat! Beni öldürecekler. Manyağın biri bağladı buraya eziyet etti şimdide taşak geçiyor." incelttiği sesi bütün ciddiyetimi dağıtmışken kahkaha attım. Kısa bir ıslık çaldıktan sonra yüzümü ekşittim "Komikmiş."
Sol kolunu tutup bileğindeki kelepçeyi çözdükten sonra elini yukarı doğru sabitleyip çiviyi tam ortasına denk getirdim. Kıpırdamaya çalışsa bile pek mümkün olmadı ayakları zaten bağlıydı elinin diğeri kelepçeliydi bu yüzden rahatça işimi halledebilirdim.
Elime aldığım çekiçle ilk darbeyi indirirken dişlerini sıkarak ilk sessiz bağırışını duymamı sağladı "Psikopat orospu çocuğu!" onu takmadan vurmaya devam ettiğimde her birinde bağırışı artıyor acıdan dolayı gözünden yaşlar akıyordu.
"Demek birinin altında acıyla kıvranması bu kadar güzel hissettiriyormuş Seray." kafasını kaldıracak gücü bulamadığı için baygın gözlerle tek bir noktaya bakıyordu "Öldür... Lütfen öldür beni." onu duymakta zorlandığımı farkettiğimde eğilip ona doğru yaklaştım.
"Ölmek mi istiyorsun? Kurtulmak istemez misin?" yana yatmış kafasını kaldırmaya çalışarak gözlerimizi birleştirdi "Kurtulamayacağımı biliyorum. Sadece acısız bir ölüm... Lütfen!"
Dudaklarımı birbirine bastırıp iç çektim "Demek öyle. Nasıl istiyorsan." ayağa kalktığımda masadan aldığım bıçakla beklemeden yanına gittim. Arkasına geçtiğimde kafasını geri vererek bıçağı boğazına götürüp beklemeden sıyırarak kestim.