İlk Öpücük Sonrası

98 12 69
                                    

Midoriya Izuku

Eve geldiğimiz an kendimi yatağa bırakıp yüzümü yastığa gömdüm ve çığlık attım.

Ben Kacchan'ı öptüm. Ben. Kacchan'ı. Öptüm.

Yanaklarım hâlâ kıpkırmızıydı. Emi-san tek seferde bizim öpüştüğümüzü anlamıştı. Artık şaşırmıyordum, ama yine de utanç vericiydi. Gerçekten utanç verici. İki saniyede bizim öpüştüğümüzü fark etmişti ya! Emi Bakugou değil, Emi Holmes resmen.

Ama abimden Sherlock olmaz, o malın teki.

Annemin, "Izuku! Tomura! Yemeğe gelin!" sesi duyulduğunda istemeye istemeye ayağa kalktım. Ben yatakta sabaha kadar oturup çığlık atmak istiyordum ama ya...

Aşağı hızlıca indiğimde kırk yılda bir yemek yapan abiciğimi (!) gördüm. Beyefendi onigiri yapmayı öğrenip Emi-san'ı etkilemeye çalışıyordu.

İçimden, bok etkiler, diye geçirip sandalyeye oturdum. Annem hızlıca mutfağa girip o 1.60 boyuyla 1.87 abimi ittirmeyi başarınca gülmeye başladım. O kızıl gözleri üstümde hissedince sustum.

All For One darbesi yiyip de ölmek istemiyorum...

Annem tabakları hazırlayıp masaya yerleştirdiğinde abim yanıma oturdu. Sözde iki numaralı kahraman, ama hâlâ bizim evde yaşıyor.

Annem ve abim de sandalyelere oturduğunda, "Afiyet olsun!" deyip hızlıca önümdeki el yapımı sushileri yemeye başladım. Annemin sorusunu duyana kadar abim de yiyordu.

"Ee, oğlum, ne zaman kaynana oluyorum?"

Abim öksürmeye başlarken ben hızlıca ayağa kalkıp su doldurdum. Abisini öldürdü, diye dedikodumu bile çıkarırlar bunlar.

Biricik abişim (!) suyunu içerken ben de gülmeye başladım. Yüzü kıpkırmızıydı, hem boğulmaktan, hem de utançtan. Bu soruyu beklemiyordu, ki ben de beklemiyordum. Ama Inko Midoriya'dan her şey çıkardı.

Kanıtlı konuşuyorum bu arada. Geçen gün para istediğimde kadının göğsünden bir tomar para çıkmıştı.

Tomurcuk efendi en sonunda kendine geldiğinde başını eğdi. Şimdi sizden şu manzarayı hayal etmenizi istiyorum:

Bizim Tomura Shigaraki, hani şu 1.87 boyunda olan romantik öküz, şu anda utanıyor.

Ben gülmeye devam ederken abim başını kaldırıp anneme baktı. "Anne... Biraz erken değil mi?.. Yani..."

Ulan konuşamıyor bile!

İkisinin tartışacağını anladığım an tabağımı alıp kendi odama geçtim. Kapıyı arkadan kilitleyip bilgisayarın önüne geçtim. Telefon kullanmaktansa bilgisayar bana daha rahat geliyordu, okul dışında.

Hızlıca Kacchan'a mesaj attım ve gülümsedim. Mesajıma anında döndüğünde yanaklarımın kızardığını hissettim. Sahi, ben nasıl öyle atılgan olmuştum ki?

Aşk insanı harbi değiştiriyormuş.

Kacchan, 'Arayayım mı?' diye mesaj yazdığında göğsüme bir ağırlık çöktü. Nabzımın dakikada 100'e kadar çıktığına yemin edebilirdim, hatta kanıtlayabilirdim de.

Yanımdaki telefon titremeye, ve "Odo" melodisi çalmaya başladığında aramayı açtım. Kacchan'ın yakışıklı yüzü, o yakut gözleri, ve Emi-san'dan çaldığı tişört, telefon ekranından gözüküyordu.

Gerçekte daha yakışıklı.

"N'aber, Deku?" Kacchan bana Deku demekte zorlanıyordu, ama demesini istiyordum. Bu lakabı bana, her ne kadar kötü bir anlamda vermiş olsa da, o vermişti. Bu lakap özeldi. Ona özeldi.

Beş dakikada bilgisayardaki uygulamalardan çıktım, hızlıca bilgisayarı kapattım ve telefonu ufak monitöre yasladım.

"İyi, Kacchan~ Yarın ikimiz de okulu asıyoruz galiba, ha?" Gülümsedim. İkimiz de kahraman olduktan sonra üniversiteye gitmeye karar vermiştik, ama saate bakılırsa yarın gidemeyecektik. Saat gecenin ikisiydi, annem bize yemek verdikten hemen sonra yatmaya gitmişti.

Doğru ya, yemek.

Mutfaktan getirdiğim sushi tabağını kucağıma alıp yemeye başladım. Arada bir Kacchan'a bakıyordum, ve gözlerinin dudaklarımı izlediği çok belliydi. Yanaklarımın kızardığını hissetsem de sushileri hızlı hızlı yemeye devam ettim.

"Yarın Emi, Gavel'e gidecek. Koca karıyla ihtiyar da işte olacak, sabah bize gelsene. Sana PS5 oynamayı öğretirim."

Kacchan'ın teklifini duyunca gülümsedim. PS5 mi? O model baya eskimişti. Ama anlaşılan henüz yenisini alacak parası yoktu.*

Lokmamı yutar yutmaz başımı salladım ve Kacchan'ın ekrandaki görüntüsüne baktım. "Gelirim. Sen abur cuburları falan hazırla, belki film de izleriz."

Kacchan da gülümseyince yanaklarım biraz daha kızardı. Sadece ablasına gülümseyen oğlan, şimdi bana gülümsüyordu.

Tanrı'm, rüya mı bunlar? Komada falan mıyım ben?

"O zaman yarın bizim eve gelirsin. Saat 11 gibi burada olmazsan gebertirim seni." Kacchan konuşmasını bitirdiğinde ona el salladım ve aramayı kapattım. Uykuya dalmak yerine telefondan Mobile Legends'ı açtım ve rastgele bir maç girdim. O öpücük aklımdan çıkmazsa hayatta uyuyamazdım.

Yarım saat boyunca maça sövdükten sonra içeriye uykulu bir biçimde abim girince hızlıca sesi kapatıp o yalancı gülümsememi takındım.

“Izuku. Seni sikerim.”

Abimin kısa ama öz cümlelerini duyduktan sonra telefonu kapatıp başımı salladım. Ölmek için daha çok gençtim ben be! Hele hele All For One darbesiyle ölmek...

Tanrı düşmanıma göstermesin.

Telefonu yastığın altına sıkıştırdığımda abim de odadan çıktı. Başımı yastığa yaslayıp gözlerimi kapattım. Kacchan'ı yarın göreceğim, hatta yarın Kacchan'la oyun oynayacağım! Bundan daha iyi bir yarın olamazdı...

———————————————————–

679 kelime

Bir sonraki bölüm Katsuki'nin ağzından

Spoiler: Ayrıca bir sonraki bölüm ufak 🤏🏻 bir ters köşe olacak

Sizi öpüyorum

Bölümü beğenmişsinizdir inşallah

Belo kaçarrr 👋🏻

*: Yıl 2078 olduğu için PS10 bile var :'>


Ya O Da İstiyorsa? (BakuDeku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin