İlk Film 'Date'

92 9 82
                                    

Katsuki Bakugou

Sabah erkenden ablamı, koca karıyı ve ihtiyarı evden yolladıktan sonra hızlıca mutfağa girdim. Boşuna gastronomi okumadığımı kanıtlamak ister gibi biraz çilek, kakao, ablamdan çaldığım sütlü çikolata tableti, şekerli vanilin, hamur kabartma tozu, süt, un, iki yumurta, şeker ve krem şanti aldım. Deku tatlı şeylere bayılırdı, ve güzel bir pastaya asla hayır diyemezdi.

Lavabonun altındaki dolaptan ufak bir leğen çıkarıp önce yumurtayı, sonra şekeri koydum ve iyice çırptım. Daha sonra sütü ekleyip güzelce karıştırdım ve önce vanilinin tamamı ile hamur kabartma tozunun yarısını döktüm. Tekrar karıştırıp unu ve kakaoyu ekledikten sonra pasta hamurunu yuvarlak bir kaba döktüm ve hızlıca fırına bıraktım.

(Yazar Notu: Katsuki şeften pasta tarifi alın bakalım :3)

Fırını 180°C, 45 dakikaya ayarladıktan sonra sandalyeye oturdum ve saate baktım. 9.01. Daha çok erkendi, ama vaktin geçmesini sağlayabilirdim.

Pasta tabanı fırından çıkana kadar soslu sosis ve çıtır tavuk ile patates yaptım. En azından vakit geçmişti.

Pasta tabanını alıp soğumaya bıraktım ve krem şantiyi hazırlamaya başladım. Dilimlediğim ufak çilekleri de hazır olan krem şantiye döktükten sonra pasta tabanına baktım. Soğumuştu. Ortadan ikiye kesip bir tabağa yerleştirdim ve arasına krem şantiden sürdüm. Daha sonra hızlıca ablamdan çaldığım o üç paket sütlü çikolatayı erittim ve pastanın üstüne döktüm. İki çileği de pastanın tepesine yerleştirdiğimde her şey hazırdı.

Kahvaltı için patates ve soslu sosis, öğlen için çıtır tavuklar ve tatlı için el yapımı pasta...

Mükemmeldi.

Aferin bana.

Saate bakacaktım ki zil çalmaya başladı. Deku gelmiş olmalıydı. Hızlıca salona gidip dış kapıyı açtım. Karşımda üstüne ince bir hırka almış, yanakları kızarmış, açık mavi pantolonlu bir Deku görmeyi beklemiyordum.

Deku gülümseyip içeri girdiğinde ben de gülümsedim. Eğer koca karıdan bir şey öğrendiysem, o da misafirleri gülümseyerek karşılamaktı.

Tabii istenen misafirleri.

“Hoş geldin, Deku.” Deku'nun saçlarını karıştırdığımda Deku kıkırdadı ve bana sarılıp yanağıma bir öpücük bıraktı. Atılgan Deku geri gelmişti demek ki.

“Hoş buldum, Kacchan! Ev mis gibi kokuyor, yemek mi yaptın?”

Başımı salladığımda Deku gülümseyip bu sefer dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı. Ne olmuştu lan buna? Bir atılgan oluyor, bir utangaç.

Emi değilsin sen Deku, kişilik değiştirip durma.

İç sesimle beraber hafifçe sırıttım ve Deku'yu içeri aldım. O koltuğa otururken ben de mutfağa gidip cam bir bardağa su doldurdum ve Deku'ya verdim. Hızlıca suyu içti ve üstündeki ince hırkayı çıkardı. Gerçekten çok sevimliydi.

Fazla sevimli.

Benim, Katsuki Bakugou'nun kalbini yerinden çıkaracak kadar.

Ben de yanına oturduğumda başını göğsüme yasladı. “Eee, film seçtin mi Kacchan? Yoksa seçimleri bana mı bırakacaksın? Hm?”

Deku'nun dediğiyle gülümseyip saçlarını iyice karıştırdım. Normalde onu oyun oynamak için çağırmıştım, ama madem film izlemek istiyordu... Onun seçtiği bütün filmleri izleyebilirdim.

Başımı olumsuz anlamda salladığımda Deku dudaklarını büzdü ve doğruldu. Telefonunu eline alıp rastgele bir siteye girdi. Film bakıyordu. Bizim bir çift olarak izlememiz için film bakıyordu.

Ne oluyor lan bana? Dağ ayısı değil miydim ben? Ne ara içime romantik kedi oturdu?

Ablamlarla takıla takıla o piçe benzedim he. Ama iyi oldu. Deku beni daha çok sevecek.

Tomurcuk Bey ilk defa işime yaradı lan ciddi ciddi.

Deku en sonunda bir film seçip televizyona yansıttığında filme baktım. Suzume No Tojimari. Ablamların üç kere bitirdiği, benim ise bir kere bile izlemediğim o fantastik anime filmi.

“Bunu çocukluğumdan beri hep seninle beraber izlemek istiyordum Kacchan. Ne dersin, izleyelim mi?”

Deku bana yalvarır gözlerle bakınca iç çektim ve başımı salladım. Onu kırmak istemiyordum. Hele ki o, böyle yalvarır gözlerle bakarken kırmak.

Deku'nun gözlerinde çok büyük bir ışıltı belirdiğinde ayağa kalktım. “Bekle, kahvaltı için hazırladıklarımı getireceğim. Sen kahvaltını yerken beraber izleriz. Daha mantıklı olur.”

Deku başını sallayıp koltukta bağdaş kurunca ben de mutfağa gidip hazırladıklarımı bir tabağa yerleştirdim. Çeyreğine sosis, yarısına patates, kalan çeyreklik kısma da dolaptan aldığım ketçap mayonezi döktüm. Bir çatal alıp hızlıca Deku'nun yanına gittim. Bana teşekkür edip tabağı aldı ve hızlıca yemeye başladı.

Lokmasını bitirdikten sonra dudaklarını yaladı ve bana hayranlıkla baktı.

“Kacchan, bu enfes! Senin neden gastronomi seçtiğine şaşırmamalı... Her konuda da mükemmel olamazsın ya!”

Gülümsedim ve filmi açtım. Bir kızın aşk sonucu yaşadığı olayları anlatıyordu, ki saçmaydı da. Buna üzüntüden değil, sinirden ağlanırdı.

Filmin ortasında durdurduğumda Deku'nun ağlıyor olduğunu fark ettim. Tam bir şey söyleyecektim ki o benden önce konuştu.

“Sinirlendim, ondan ağlıyorum. Devam ettir sen.”

Deku'ya inanmasam da başımı sallayıp filmi devam ettirdim. Suzume ve Daijin denen o bok kılıklı kedi kanalizasyondaydı. Ve Suzume, kediyi dövüyordu.

Sikerim ben bu kızı.

En sonunda kedi kaçtığında ekrana mal mal baktım. Bu kedi de sinir bozucuydu, kız da, oğlan da. Bir filmdeki herkes mi sinir bozucu olurdu lan?

Oluyormuş.

En sonunda film bittiğinde saate baktım. 13.45. Ne ara öğlen oldu lan? Deku'ya boş boş baktığımda onun da benimle aynı durumda olduğunu fark ettim.

Biz birbirimizleyken zaman fazla çabuk geçiyordu.

Tam yeni bir film açacaktım ki burnuma bir koku takıldı.

Zambak ve karanfil kokusu.

Deku'ya baktım ve, “Deku, koku alıyor musun?” diye sordum. Birkaç kez burnunu çekti, sonra başını salladı.

“Çiçek kokuyor, biri kesin karanfil... Neden ki?”

Bir küfür mırıldanıp ayağa kalktım ve hızlıca üst kata, Emi'nin odasına çıktım.

Emi erken gelmişti, ışınlanarak.

Bir boklar dönmüştü.

Kapının kolunu indirmeye çalıştığımda kilitli olduğunu fark ettim. İçeriden ufak hıçkırık sesleri geliyordu. Deku da peşimden gelmişti. Gözlerinde şüphe ve korku vardı.

“Kacchan... Ne oldu?”

Deku'ya cevap vermektense kapıyı çalmaya başladım. Kapı açılmıyordu, açmıyordu. Ne olmuştu? Kim, hangi piç benim ablamı ağlatmaya cüret etmişti?

“Abla! Aç kapıyı!” Kapıyı daha sertçe çaldım, yumruklarımla vurdum ama açılmadı. En sonunda Deku'ya döndüm. Ne demek istediğimi anlayıp telefonunu eline aldı ve Tomura'yı aradı. Birkaç saniye sonra telefon açılmıştı, ve Deku, anında söylemişti.

“Abi, buraya gel. Hemen.”

———————————————————–

894 kelime

Nasılsınız bakimmm

Birazcık ters köşeden bişi olmaz herhalde diye düşünüp azcık kaos da ekledim :3

Bölümü beğenmişsinizdir umarım

Belo kaçarrrrr 👋🏻💜

Ya O Da İstiyorsa? (BakuDeku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin