Yakınlaşma? (ShigaEmi Smut)

47 6 144
                                    

Katsumi Emi Bakugou

Uyandığımda nedense garip hissediyordum. Rüzgâr üstüme vuruyordu, sanki çıplakmışım gibi. Dur bir dakika, benim odamın penceresi yatağın dibinde değildi ki?

Gözlerimi açıp tavana baktım. Kaşlarımı çatmam da bir oldu. Burası benim odam değildi, Tomura'nın odasıydı. O zaman neden titreyip duruyordum?

Göğsüne bak, aptal yalancı.

Tiarus'un salak sesi zihnimde yankılandığında başımı eğdim. Gözlerimin irileşmesi bir oldu.

Sütyenim değişmişti. Sütyenim değişmişti.

Bakışlarım yanımda uyuyan, kuzu kılıklı kurt gibi gezinen Tomura'ya kaydı. O muydu? Yok, o yapmaz...

Sarhoştun, seni küçük yalancı. İkiniz de sarhoştunuz.

“Hay senin yalancına da sana da...” diye mırıldanıp Tomura'yı dürttüm. Uyanmıyordu pezevenk. Ayıların kış uykusuna falan mı düştü bu mal?

“Tomura, kalk!” En sonunda omzuna sertçe vurduğumda kaşlarını çattı ve gözlerini açtı. Dizlerinin üstüne oturup esnedi ve bana baktı. “Ne oldu, Tilki? Niye sabahın köründe uyandırıyors...”

Göğsümü işaret edince onun bakışları da oraya kaydı. Anlamamış gibi bana baktığında iç çekip o kızıl gözlere, sanki o malmış gibi baktım.

“Yaptık mı?”

İstemsizce dudaklarında bir sırıtış oluştuğunda yanaklarımın kızardığını hissettim. Bunu sormam normal değil miydi ama? En ufak bir hatada vârisliğimi kaybedebilirdim.

Oturur pozisyona gelip bana sarıldı ve çenesini saçlarıma dayadı. “Korkma, sevişmedik. Sadece çok terlemiştin, ben de göğsün tahriş olmasın diye sütyenini değiştirdim.”

İstemsizce kaşlarımı çattım ve başımı kaldırıp o kızıl gözlere baktım. “Gördün yani?”

Güldü ve başını salladı. “Eğer o minik göğüs uçlarını diyorsan, gördüm. O kadar da minik olmalarını beklemiyordum tabii...”

“Sapık herif.”

“Azgın tilki.”

Gözlerimi devirdim ve başımı göğsüne yasladım. Eh, az çok haklıydı. Tilki konusunda.

İkisinde de haklı, aptal yalancı.

“Ya bir siktir git, yalancıymış...” diye mırıldanıp gözlerimi kapattım ama Tomura geri çekildi. “Bana mı dedin onu?”

İstemsizce gülümseyip başımı hayır anlamında salladım. “Yok, sana değil. İçimde şerefsizin önde gideni olan cinsiyetsiz bir tilki ruhu var ya, ona dedim.”

O da gülümsedi ve kollarını belime doladı. Nedense onu hak etmediğimi hissediyordum, kabaydım çünkü. Bir şeye öfkelendiğimde genellikle ondan çıkarmamı isterdi, ben de dayanamayıp ondan çıkarırdım.

“Özür dilerim,” diye fısıldadığımda kaşlarını çattı. Çenemden tutup başımı kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. “Tilki, daha önce milyon kere bunu konuştuk. Kaba olman problem değil. Çünkü ben senin içindeki o sevgiyi biliyorum. Ayrıca, senin kardeşin pomeranyanın tekiyken senin insan kalman da mucize.”

Gülümsedim, ama gözlerine bakmıyordum. Nasıl daha nazik olabilirim, onu öğrenmek istiyordum. En kötü ihtimalle öfkemi kontrol etmek. Duygularımı gizlemek değil, kontrol etmek.

Yanağımı okşadığında bakışlarım o kızıl harelere kaydı. Konuşmaya devam etti,

“Emi, eğer değişmeyi kendin için istiyorsan tamam. Ama sırf bana daha iyi davranmak için istiyorsan hayır, değişme. Ben seni sen olduğun için seviyorum.”

Ya O Da İstiyorsa? (BakuDeku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin