Emi Bakugou
Odama geçince kitaplığa bakıp okuyacağım kitabı seçmeye çalıştım. Ama seçmeyi bırak, düşünemiyordum bile.
Katsuki'nin Izuku'ya âşık olacağı aklımdan değil, beyin hücremden bile geçmemişti.
En sonunda elime rastgele bir kitap aldım ve başlığa baktım. Hırsızların Dansı. "Umarım angst değildir," diye mırıldanıp yatağa oturdum ve kitabı açtım. Kafamın allak bullak olmasına gerçekten ihtiyacım vardı.
Tam onuncu sayfaya geçmiştim ki telefonum çalmaya başladı. İstem dışı kaşlarımı çatıp telefona baktım. Tomura kişisi arıyor.
Her insan sevgilisini kalp ve öpücüklerle kaydetmek zorunda değil. Aklınızda yanlış şeyler canlanmasın.
Telefonu açtım ve Tomura'nın konuşmasına izin vermeden, "Kitap okuyordum." dedim. Sessiz kaldı. Beni kitap okurken rahatsız etmişti. Telefondan çok hafif bir yutkunma sesi geldiğinde gülümsedim. Boku yediğinin farkındaydı.
"Sen kitabını okumaya devam et, Tilki." diye mırıldanıp telefonu kapattığında kıkırdadım ve kitabı tekrar elime aldım.
Sarmıyordu, benim gibi bir kitap kurduna kitap sarmıyordu.
Kitabı yatağa bırakıp ayağa kalktım ve nereye gitsem, düşünmeye başladım. Katsuki'nin de kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı. Bir günlük okulu assa bir şey olmazdı.
Katsuki'nin odasına gidip kapıyı açtım. Düşündüğüm gibi, beyefendi uyumuyordu. Sadece başını yastığa gömmüş yüzüstü uzanıyordu.
"Kalk lan ayağa, angut."
Katsuki anında ayağa kalktığında gülmeye başladım. Hazır ola geçmişti. Sanki ben üsteğmen, o da ermiş gibi.
"Emredin komutanım!"
İkimiz de gülmeye başladık. Biz bayağı anormaldik. Klasik abla kardeş mantığı işte.
Kendimi Katsuki'nin yatağına bıraktım ve ona baktım. "Gel, dışarı çıkalım. Bir günlük okulu asman bir şey yapmaz."
Katsuki bir an şüpheyle bana baktı. Hatta şu meşhur "Bombastic Side Eye" akımını yaptı bile diyebiliriz.
"Sen? Kuralları bozmak? İçine cin mi girdi lan senin?" Katsuki kollarını kavuşturduğunda sırıttım ve onu yatağa çekip alnına bir fiske attım.
"İçime tilki girdi canım."
Meşhur Gölge Tilkisi'nin biricik (!) ruhu benim içimdeydi. Tomura'nın bana taktığı "Tilki" lakabı da oradan geliyor. Neyse, sizi sıkmayayım.
Katsuki, mükemmel esprime iğrenerek baktı ve omzuma vurdu. Gülmeye başladığımda daha da sert vurdu. En sonunda omzumu ovup ayağa kalktım. "Giyinip gel. Biraz sahile falan gidelim, uzun zamandır abla kardeş dolaşamıyoruz." Katsuki'nin saçlarını karıştırıp odadan çıktım. Katsuki'nin bağırışları buradan duyuluyordu.
Odama girip kapıyı kilitledim ve hızlıca üstümü çıkardım. Katsuki bir anda girip yine göğüslerime küçük diye laf ederse bu sefer o güzel abla rolünden çıkar, gerçek Bakugou kimmiş belli ederdim.
Siyah bol pantolon giyip üstüme beyaz, yarım kollu bir crop aldım. Martın sonlarındaydık, benim için iki insanın doğum günü yaklaşıyordu.
Sevgilim ve erkek kardeşim.
Saçlarımı da ufak bir at kuyruğu yaptıktan sonra hazırdım. Sırt çantamı alıp telefonumu, okuduğum kitabı, cüzdanımı ve ne olur ne olmaz diye yara bandını koydum. Katsuki'nin gece dışarı çıkmasını sağlamanın bir yolu vardı.
Onun için beleş olmalıydı. Eh, burada da abla olarak iş bana düşüyordu.
Odadan çıktığımda Katsuki'nin çoktan hazır olduğunu gördüm. İti an çomağı hazırla işte.
Katsuki'nin üstünde benden çaldığı sıfır kol, siyah bir tişört; siyah bir pantolon ve pembe ev terlikleri vardı.
Ne, evde botla dolaşmamızı mı bekliyordunuz? Valla annem kızım alfa falan demez, beni öldürmeyi bile başarır.
Katsuki kollarını kavuşturup başını kaldırdı ve bana dik dik bakmaya başladı. Evet, Katsuki'den dört santimetre daha uzunum.
"Gitmiyor muyuz?" Katsuki bana yalvarır gibi bakınca iç çektim ve bileğini kavrayıp onu aşağı kata sürüklemeye başladım.
Elalemin yanında pomeranya, benim yanımda süt dökmüş kedi.
Dışarı çıktığımızda dudaklarıma bir sigara alıp hızlıca yaktım. Bağımlı değildim, sadece arada canım sıkıldığında içerdim. Tomura'nın dudaklarının değdiği sigarayı tercih ederdim ama şimdilik bununla idare edecektik.
Sahilin önüne vardığımızda yandaki kafeden iki paket kahve aldım ve birini Katsuki'ye verip diğerini yere koydum. Sigarayı söndürüp çöpe attım ve çimenliğe oturup kahveden bir yudum aldım. Katsuki de yanıma oturdu. Beraber karanlıktaki denizi izlemeye başladığımızda birinin bana arkadan sarılıp boynumu öptüğünü hissettim ve ani refleksle arkama baktım. Tanrı'm, nolur Izuku ve Tomura olmasın, benim yavşak kız arkadaşlarımdan biri olsun...
İti an çomağı hazırla demişler.
Tomura'nın beyaz saçlarını, arkada da Izuku'nun brokoli kılıklı başını görünce iç çektim. Ulan ben bu çocuğu toparlamaya çalışıyorum, bunlar her bokun altından çıkıyor.
Bir gün Tomura'nın götüne o çift bıçaklı katanalarımdan birini sokacağım ama ne zaman...
Tomura başını iyice boynuma gömdüğünde iç çektim ve Katsuki'ye baktım. Onun da kaşları çatıktı. Bu bize baya büyük bir sürpriz olmuştu, ama kötü bir sürpriz.
Tanrı belanı versin Tomura- A pardon ben vardım zaten.
Elimi Tomura'nın alnına götürüp hızlı bir fiske attım. Anında geri çekilirken bana şüpheyle bakıyordu. Izuku da Katsuki'nin yanına oturunca boku yediğimizi anladım.
Arkamı dönüp Tomura'ya fısıldadım. "Ne işin var senin burada? Ben Katsuki'yi toparlamaya geldim, moralinin içine sıçmaya değil!.."
Tomura'nın kaşları daha da çatıldı. Ondan hesap sormamı değil, onu öpmemi falan bekliyordu herhalde. İçimden, 'Ya bir siktir git.' diye geçirsem de konuşmadım.
"İyi de, ne oldu lan buna? Niye moralini düzelteceksin ki?" Tomura'nın şüphesi iyice arttığında omzuna vurup ayağa kalktım ve Katsuki'ye döndüm.
"On dakika yalnız kalın, biz konuşup geliyoruz."
Katsuki'nin ifadesindeki şoku görsem de bir şey demedim. Hem benim Tomura ile bu konu hakkında konuşmam gerekiyordu, hem de ikisinin biraz yalnız kalmaya ihtiyaçları vardı.
Umarım bir boklar dönmez, diye mırıldanıp Tomura'nın elini tuttum ve onu buradan uzaklaştırmaya başladım.
--------------------
800 kelime
Anladığınız üzere bir Katsuki, bir Emi olarak gidiyorum. Bir sonraki bölümün yüzde doksanı Katsuki'nin ağzından olacak yani.
Belki bir süre sonra Izuku ile Tomura'yı da dahil ederim, sizin isteğinize bağlı.
Hadi görüşmek üzere, Belo kaçar 👋🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya O Da İstiyorsa? (BakuDeku)
FanficKatsuki, Izuku'ya yıllardır yaptığı zorbalıklar yüzünden pişmandı. Üstelik yavaş yavaş ona âşık olduğunu fark etmesi de işleri oldukça zorlaştırıyordu. Yine bir gün odasında sessizce uzanırken Emi kapıyı açmış ve kardeşiyle dertleşmeye başlamıştı. E...