3. bölüm KÖRELMİŞ DUYGULAR

98 15 1
                                    

Keyifli okumalar:))

🍃


Bahçenin köşesinde, giderek uzaklaşan abimin sırtını izlerken içimde bir boşluk hissettim. O boşluğun, abimle birlikte giden masumiyetim olduğunu fark ediyordum. İçimdeki bu sarsıcı üzüntü, kararlılığımla gölgelenmişti. Abim beni korumak için gitmişti, bu savaşın dışında kalmasını sağlamak için belki de en doğrusu buydu. Ama içimden bir ses, bu ayrılığın ardında başka bir anlam olduğunu fısıldıyordu; beni durdurabilecek son kişi de gitmişti. Artık kimse beni yolumdan çeviremezdi. Bu savaşı tek başıma, kimsenin müdahalesi olmadan kazanmalıydım.

Abim beni hep korumak istemişti. Babamın işlerinden, kavga ve dövüşten uzak tutmaya çalışmıştı. Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ben büyüdükçe gerçeklerin farkına varmış ve kendimi savunmak için dövüş ile silah eğitimi almıştım. O, hep benim masum küçük kız kardeşi olarak kalmamı istiyordu. Ama gerçekte o masumiyet çoktan yitirilmişti. Ellerim kana bulanmış, dönülmez bir yolda savaşan güçlü bir kadına dönüşmüştüm.

Abimin uzaklaştığını gördüğüm an, gözlerimi kısıp ardımda bıraktığım yolu zihnimde mühürledim. Ardından sessizce eve döndüm. Kapı sürgüsünün sesiyle Savaş'ın da içeri girdiğini anladım. Kanepede derin düşüncelere dalmış otururken, onun arkamdan geldiğini hissettim. Salona girdiğinde yanında köpeği de vardı. Odanın sessizliği, içimde biriktirdiğim duygularla dolmuştu. Savaş'ın sesi bu sessizliği parçaladı.

"Üzüldün mü?" diye sordu.

"Hayır," dedim, sesimde soğuk bir mesafe vardı.

Yüzümü ellerimle ovuşturup derin bir nefes aldım, içimdeki boşluğu dağıtmak ister gibi. Ardından, duygusuz bir ifadeyle, "Eğer vazgeçmek istiyorsan, şu anda gidebilirsin," dedi

"Hayır, başladığım işi bitirmek zorundayım. Bu, artık kendimle olan bir savaşa döndü," diye ekledim, sesimdeki kararlılık Savaş’ın gözünden kaçmamıştı.

"Pişman olacağını bilsen bile mi?" diye sordu, hâlâ içimdeki zayıflıkları ararcasına.

Ona doğru dönüp gözlerinin içine baktım. Bu sorgulama, onun bende gördüğünü düşündüğü tereddüdü doğrulamak ister gibiydi. İçimdeki öfke bir anda yüzeye çıktı, sözlerim birer ok gibi fırladı.

"Gitmeyeceğimi biliyorsun. Ona rağmen beni kışkırtıyorsun ama senin bu mafya babası tavırların bana sökmez. Karşındakini hafife alma. Eğer yapamayacağımı düşünseydim, seninle asla iş birliğine girmezdim," dedim, sesim kararlılıkla doluydu.

Savaş, tek kaşını hafifçe kaldırarak bana baktı. Gözlerinde bir an için beliren kurnazlık, karşısındakini dikkatle analiz eden bir avcı gibi duruyordu. Sözlerimdeki kararlılığa rağmen, yüz ifademin içimdeki acıyı ele verdiğini biliyordu.

"Sözlerin ne kadar kendinden emin olsa da yüz ifaden seni ele veriyor. Abinin sözlerinin seni paramparça ettiğini görmedim sanma," dedi, o kadar sakin ve kendinden emindi ki, bu cümle içime bir ok gibi saplandı.

Savaş, sandığımdan da kurnazdı. İçimdeki fırtınayı görmüştü, ama bu fırtına beni daha da güçlendiriyordu. Abimin sözleri beni yaralamış olabilir, ama bu yaralar savaşın bir parçasıydı ve ben bu savaştan geri adım atmayacaktım.

Gözlerimi Savaş’ın yüzüne dikmiştim. Sessizlik, aramızda bir duvar gibi yükseldi. Ardından, hiçbir şey söylemeden yanından geçip Gollum’a doğru yöneldim. Soğukkanlılığımı koruyarak, "Telefonum o gün otelde kaldı. Yeni bir telefona ihtiyacım var, ve patronun benim ihtiyaçlarımı karşılayacağını söyledi. Kendisi boy gösterirken, sen de bu telefon işini hallet," dedim, alaycı bir gülümseme dudaklarımın kenarına yerleşmişti.

BİTİMSİZ VUSLATIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin