SELAMMM!!!
|||||
O gün, Jisung akşama kadar Liva ile ilgilenip bir yandan Minho gelene kadar evi ağrılarının izin verdiği kadarıyla temizledi ve harika bir akşam yemeği hazırladı. Şanslıydı ki Minho yemekler tam piştiğinde eve gelmişti.
"Merha-" Minho amerikan tarzı bir mutfağa sahip olduğundan içeri girdiği gibi biraz uzaktaki mutfakta yemekleri son kez kontrol eden Jisung ile yarıda kesildi sözü. Etrafa baktığında fazlasıyla toplu ve temiz görünüyordu. İçeri hızlıca girip ceketini koltuğun üstüne bıraktığında onun yanına gelip yanağına sıkı bir öpücük kondurdu. "Birileri ben yokken yaramazlık yapmış gene!"
Onun sitemli sesinin aksine Jisung kıkırdadı ve parlayan gözleri ile ona baktı. "Erken geleceğini söylemiştin geç gelmen benim suçum değil!"
Minho hızlı hareketle kollarını beline dolayıp başını biraz eğdi ve alnını Jisung'un alnına yasladı. "Ben her gittiğimde kendini yoramazsın Jis. Hem uzun sürdü çünkü sana sürprizini hazırlamakla uğraşıyordum bana kızamazsın."
Jisung sürpriz kelimesiyle kocaman gülümseyip heyecanla ellerini onun yanaklarına yerleştirdi. Başını geriye çekip hafif hafif zıplayıp neşeyle kıkırdamıştı. "Ne sürprizi!?"
Minho bu kadar heyecanlı ve neşeli olan genç ile günün yorgunluğunu çoktan unutmuştu bile. "Yemekten sonra söylerim." Yanağına minik bir öpücük kondurup geri çekildiğinde hemen yanlarındaki masaya baktı. Henüz kurulmamıştı bu yüzden masayı hazırlamak için ona yardım etme kararı aldı. "Heyy! Önce ellerini yıka!"
Jisung'un anne edasıyla azarlamasına kıkırdayıp minik bir özürle giriş kattaki banyoya yöneldi. Ellerini yıkayıp oyun odasındaki Liva'yı kucaklayıp mutfağa götürdü. Liva kollarında olduğu adama şirin mırıltılar sunuyor, minik elleriyle yüzüne parmaklarını gelişi güzel dokunduruyordu.
Minho kızının yanağına minik bir öpücük kondurup çocuk sandalyesine oturttuktan sonra masayı neredeyse kurmuş olan Jisung'a son kalan işleri yapabileceğini söyleyip yardım etti.
Birlikte keyifli bir yemek yediklerinde Minho doyduğunu hissedip rahatlıkla geriye yaslandı. Liva da babasını görüp taklit ettiğinde Jisung ikiliye kıkırdadı istemsizce. "Babasının kızı..."
Minho onun söylediği şeye ufak kahkahasını bıraktığında Jisung'un da doyup geriye yaslandığını gördü. Aklına gelen şeyle hafif öksürüp sesini düzeltti.
"Jisung..." Bir anda çok fazla heyecanlanmıştı. Sıcakladığını hissedip gömleğinden bir düğme açtığında onun bu panik haliyle daha da meraklandırmıştı karşısındaki adamı.
Jisung cevap vermeden gözlerini kırpıştırdığında ondan cevabını bu şekilde istedi.
"Jisung, senin işine ne kadar önem verdiğini biliyorum. Ve öğrencilerine ne kadar bağlı olduğunu da az çok gözlemledim." Gerilip derin nefes verdiğinde konu ciddileştiğinden Jisung yüzünde geniş gülümseme olmadan sadece dinliyordu onu.
"Dümdüz söyleyeceğim böyle olmuyor... Jisung ben sana, özel eğitim kurumu açtım." Tek çırpıda söyleyip heyecanla onun tepkisine baktı.
Jisung şaşkınlıkla gözlerini kocaman açmış sadece bakıyordu. Bu gerçek mi? Bana kurum mu açmış? NEE!???
"Bir şey söylemeyecek misin?"
Jisung transtan çıkmış gibi silkelendiğinde sesi hafid kısık çıkmıştı. "S-sen ciddi misin?"
"Beğenmedin mi?" dedi hayal kırıklığıyla Minho. Oysa ki onu çok daha iyi yere taşıyacağını düşünmüştü... Bunu yaparken onun fikrini almaması mı sorundu acaba? "Fikrini almadım ama zaten henüz başlatmadım ki sadece kurumu hazırladım o kadar." Minho suç işlemiş çocuk gibi açıklama yapıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Sevgim || Minsung
Teen FictionEşi tarafından özel çocuğuyla terk edilen Minho hayatını meleğinin eğitimine adayacağına ve hayatlarına başka birini almayacağına yemin etmişti... Karşısına o güzel özel eğitim öğretmeni Han Jisung çıkana kadar.