Bitmeye az kaldı, selammm
|||||
Tam 2 aydır her şey fazlasıyla iyi gidiyordu. Jisung, özel kuruma yerleşmiş ve hatta çoktan bir sürü öğrenci kaydı almıştı bile. İş hayatı güzel giderken üstüne ilişkisi de fazlasıyla iyiydi.
Bu süreçte Minho ile birlikte yaşamaya karar vermişlerdi ve Minho'nun evine yerleşmişti. Böylece Liva'yı daha sık görüyor ve ona daha çok destek oluyordu. Sirius ve Liva da çok iyi anlaşıyordu. Liva ara ara onu evin içinde kovalasa da bu tamamen sevimli bir manzaraydı.
Tekrar sevildiğimi hissettiğime inanamıyorum... Üstelik bu sefer gerçek. Jisung eve girerken aklındaki düşüncelerin sonunda bu cümleyi kurmuştu kendine.
İçeri girdiğinde ev tamamen boştu. Liva zaten kurumda olacaktı biliyordu ama Sirius da ortalıklarda yoktu. "Sirius! Siiiiiiriiiuuusss!!"
Her yere seslense de yoktu ve Sirius asla evden kaçacak bir köpek değildi. Panikle bakmadığı dip köşe kalmadığında korku ile Minho'yu aradı. Fakat hattın ucunda kimse açmıyordu. Kaç defa aradığını saymazken bu sefer Seungmin'i aradı.
"Alo! Seungmin Min-" Jisung panik içinde konuşurken onu bölen Seungmin'in sesi daha da panik içindeydi.
"Jisung çabuk şirkete gel! Minho! Minho dayan!"
Jisung'un başından kaynar sular inmiş gibiydi. Algıları tamamen kapanmış gibi telefonunu dahi tutamamıştı düşüşünü duydu. Arabasının anahtarını kaptığı gibi hızla onun şirketine doğru yol aldı.
Gözleri çoktan akmaya başlamıştı ve aklında binbir türlü senaryo dönüyordı. Acaba Yuna çıktı mı? Çıkıp ona zarar mı verdi? Yoksa neden dayan desin ki? Neyi var neden böyle oldu? Tanrım lütfen... Lütfen iyi olsun."
Tüm bu düşüncelerle boğuşurken aniden arabasını parkedip açık kapıdan içeri koşarak adımladı. Yığın olmuş sağlık görevlilerini gördüğünde kulağı çınlıyordu korku ve endişeden. "Minho!" Ağlarken ona sesleniyor, sanki duysa kalkacakmış gibi ümitleniyordu.
Sağlık görevlilerinin arasından geçmeye çalışsa da ona asla izin vermiyor, hâlâ orada Minho'nun başında daire olmuş bir şeylerle uğraşıyorlardı.
"Yer versene orospu çocuğu! Minho!" onun yüzünü bile göremezken sinirle adamları çekiştirdiğinde bir anda patlayan konfeti ve kendi kendine çekilen adamlarla yerde zarifçe diz çökmüş, elinde siyah kutuyla ona bakan Minho'yu gördü. Kutunun içinde sade ama aynı zamanda 'ben buradayım' dercesine dikkat çekici güzel tasarlanmış bir yüzük vardı.
"Jisung'um, güzelim sonsuza dek mutlu olup, benimle evlenir misin?"
Jisung onu karşısında sağlam gördüğünden ani gelen rahatlama ve yaşadığı korku ile ona cevap bile veremeden karşısında dizlerinin üstüne düşüp boynuna sıkıca sarıldı. Ağladığı için sıklaşan nefesi ile zar zor konuşmaya çalışıyordu.
"M-Minho sana bi-bir şey oldu sandım! Tanrım! çok şükür iyisin..." boynuna sanki onu yıllardır görmemiş ve biri elinden alıyormuş gibi öpücükler kondurup iyi olduğuna şükrediyordu.
Minho insanların içinde etkilenmemek için hızla konuyu değiştirdi. Bir elini Jisung'un omzuna atıp onu nazikçe kendinden ayırdığında "Ee teklifime cevap vermeyecek misin?" diye sordu yan gülüşle.
Jisung gözlerini sildiğinde sesi hafif kısık ama anlaşılır çıkmıştı. "Evet Minho, evet."
Minho aldığı cevapla kutudaki yüzüğü çıkarıp onun yüzük parmağına zarifçe geçirdiğinde Jisung hızla tekrar boynuna atlayıp öpücüklerine kaldığı yerden devam ediyordu.
Minho eğilip kulağına fısıldadı. "Jisung insanların içinde seni beceremem rahat dur!"
Jisung da kıkırdayıp geri çekildiğinde hâlâ ıslak kirpikleri arasından ona gülümseyerek bakıyordu. Minho yerden kalkıp Jisung'un da kalkmasına yardım ederken Jisung kalktığı gibi küfür ettiği adamla göz göze geldi. Utançla kızarırken "Sizden özür dilerim küfür etmek istememiştim panikle çıktı ağzımdan..."
"Sorun değil Jisung Bey." Sağlık görevlileri gibi giyinen adamlar üstündekileri çıkardığında baştaki adam gülümseyerek " Biz işimizin başına dönelim Minho Bey." diyerek gitti.
Minho hepsine baş selamı verip teşekkür ettiğinde Jisung'un elini tutup odasına götürdü. Kapıyı arkalarından kapattığı gibi duvara yaslanıp dudaklarının ezilmesi bir oldu. Jisung onu sertçe öperken nefessiz kalıp geri çekildi. "Beni bir daha böyle kandırma... Aklım çıktı!"
Minho kıkırdayıp belinden sıkıca sardı ve kendine çekti. "Orada yaptığın şeye devam etsene." yaramaz çocuklar gibi gülümsediğinde Jisung kızarırken gözlerini kaçırıyordu. "Neyden bahsediyorsun?"
Minho, Jisung'un belindeki elinin birini arkasındaki kapıya uzatıp kilitledi ve tekrar beline sardı. "Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun. Seni özledim, tam şu an sevişmek istiyorum." Minho'nun sesi derinleşirken onu geri geri götürüp kalçasını masasına yaslayıncaya dek yürüttü.
Jisung onun omuzlarından kollarını atarken alt vücudunu sürtmüştü. "Şirketteyiz Minho."
"Masanın altından daha konforlu." Kıkırdayarak burnunun ucuna minik öpücük kondurup geri çekildi.
"Yah! Git ya istemiyorum seninle sevişmek falan." Minho'yu iteklemeye çalışıyordu çocuk gibi.
Minho kahkahasını tutmadığında Onu bacaklarından tutup masaya oturttu. Arkasındaki eşyalara uzanıp hepsini yere doğru itti ve Jisung'u yatırdı.
Üzerine doğru uzanıp sweatshirtünü tek hamlede çıkardığında Jisung panikle kalkmaya çalışsa da Minho onu tekrar itekledi. "Minho dur napıyosun?"
"Masama yakıştın." Fısıltısından sonra önünde duran süt beyazı tene öpücüklerini konduruyor, alt vücudunu onun bacak arasına bastırırken göğüslerini emiyordu.
Jisung'un beli yay gibi kıvrılırken dayanamayıp bacaklarını onun beline dolayıp kendine bastırdı. "Azgın bir kocaya sahip oluyorum... Çok iyi!"
|||
İkili fazla uzun sürmeyen düğün hazırlığı sürecinde En yakın dostlarını kendi aralarında kutlama yapmak için eve çağırdılar. Minho, sadece Seungmin'i çağırdı. Jisung ise Chan, Felix, Changbin, Jeongin ve Hyunjin'i çağırmıştı.
Seungmin ve Chan hariç herkes geldiğinde Felix ve Jisung evlilik teklifi gününün dedikodusunu yapıyordu.
"Demek Sirius sendeydi... Korktum sizi pislikler!"
"Bence gayet iyiydi baksana işe yaradı." Felix onu kolunun altına alıp gönlünü almaya çalışıyordu.
Nihayet kapı çaldığında Jisung ayaklandı ve kapıyı açtı. Seungmin'i görünce geniş gülümsemesini sunda da elini tutan arkasındaki bedenle şaşkınlıkla bakıyordu. "Hyung?"
Seungmin ve Chan içeri girerken ona kıkırdadı büyüğü. "Ben de yeni öğrendim senin o meşhur Minho'nun manitası imajını."
Şimdi anlamıştı Jisung. Daha önce hiç aynı ortamda bulunmadıkları için ve Seungmin ile yakın olmadıkları için onun sevgilisi var mı yok mu bilmiyordu. Demek Chan'ın sevgilisi Seungmin'di... Jisung kafasındaki yapbozu tamamladığında genişçe gülümsedi tekrar. "Hoşgeldinizz!"
İkili onun bu şapşal haline gülümseyip teşekkürle içeri girdiler. Şu an fazlasıyla samimi bi ortam vardı. Jisung, mutfakta meşrubatları hazırlayan Minho'ya arkadan sarıldı. "Teşekkür ederim Minho, dünyam sayende artık daha canlı..."
Minho da arkasını dönüp sarıldı sevdiğinde. "Asıl ben teşekkür ederim güzelim, dünyamı bulmama yardımcı olduğun için." Saçlarının üstünden öpücük kondurduğunda içinden bu sefer de tanrıya şükrediyordu Jisung.
Tanrım... Bana bahşettiğin tüm bu duygular için teşekkür ederim... Onları sonsuza dek canlı tutacağım.
|||||
Sonraki bölüm final olur minnoşlar, baybayyy
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Sevgim || Minsung
JugendliteraturEşi tarafından özel çocuğuyla terk edilen Minho hayatını meleğinin eğitimine adayacağına ve hayatlarına başka birini almayacağına yemin etmişti... Karşısına o güzel özel eğitim öğretmeni Han Jisung çıkana kadar.