Selaaammmmm!!
|||||
Minho haftasonunu ofisinde geçirmişti fakat Liva ile de hiç ayrılmıyordu. Boş kaldığı vakitlerde yaptığı tek şeyi yapmaya devam ediyordu şu anda da.
"Miiiiinn-ho" Ümitle kızının içi yıldızlarla dolu gözlerine bakarken beklediği adım için dua ediyordu içinden. Masasına oturttuğu kızına sandalyeden biraz daha eğilerek ellerini tuttu.
"Liva, ben babanım. Miiiiin-ho." Öğretmenden gözlemlediği şeyi deniyordu ümitle ama iki gündür aldığı tek cevabı almıştı tekrardan. "Jjiiiiiiii."
Minho pes ederek omuzlarını düşürdüğünde artık bunu denemeyi kesip miniğinin yanaklarına sulu öpücükler kondurmaya başladı. Bundan huylanan Liva geri çekilmek istese de onu böyle cezalandırıyordu babası.
Çalınan kapı ile Yuna'nın izin isteyen sesini duydu Minho. "Gel."
Yuna düzgün ve güzel adımlarıyla alımlı alımlı içeri girdiğinde sesini düzeltip konuşmaya başladı. "Bay Lee, bu haftaki yapılacak tüm her şey bitti. Haftaya yapılacak şeylerin programını ve listesini hazırladım."
"Okulu da dahil ettin değil mi?"
"Evet efendim programınızda yer almakta. Benden istediğiniz bir şey var mı?" Nazikçe gülümserken yorgunluk adına hiçbir şey yoktu yüzünde. Patronu onu zorlamıyordu da zaten.
"Liva ile birazcık oynayabilir misin yorgun değilsen?" Kendini yorgun hissediyordu. Bir sürü dosya ve başvuru okumak zorunda kaldığından başı ağrıyordu.
"Tabii efendim." Yuna nazikçe Liva'yı masanın yanına gidip kucakladı. Bu hareketiyle öğretmenin uyarısı geldi aklına Minho'nun. "Ah Yuna hayır, onu kucaklama kendi adımlasın." sesi emirden ziyade bir akıl verme gibiydi ve rahatsız edici olmaktan çok uzaktı.
"Daha önce böyle yapmıyorduk bir sorun mu oldu?" Liva'nın vücudunu kontrol ediyordu anne edasıyla.
"Hayır. Öğretmeni böyle önerdi."
"Aa~ anladım Bay Lee." Kucağından bırakıp güzelce ilgilendi minik kızla. Ona tabletten oyun oynatıyordu. Minho ise başını ovalayıp onları izliyordu uzaktan. Liva mutlu görünüyordu Yuna ile.
Yuna anaç yapısı ile onunla ilgileniyor, sanki bir boşluğunu dolduruyor gibiydi. Anne boşluğu...
Minho, Liva'nın gözlerindeki neşeyi gördüğünde onun ona iyi bakabilecek bir anneye ihtiyacı olduğu hissine kapıldı. Yuna bekar ve güzel bir genç kızdı.
Başını ovuşturduğu elini sıkılaştırıp kendine istemsizce daha çok baskı yaptı. Neler geçiyordu aklından böyle!?
Saate baktığında çıkması gerektiğini farketti. Liva ile güzel bir restaurantta akşam yemeği yiyecekti. Ağzından habersizce çıkan kelimelere küfür etti içinden. "Yuna, bizimle akşam yemeğine katılır mısın?"
Ne!?!? Ona bunu teklif ettiğine inanamıyordu. Hayır, ondan hoşlandığı falan yoktu hatta biraz bile etkilenmiyordu ama Liva'nın ihtiyacı için bu adımı atmıştı sanırım. Fakat bu ne kadar doğruydu ki? İç savaşını susturan şey Yuna idi.
"Olur Bay Lee."
|||
Yuna hayranlıkla bakıyordu içerideki bu dekorlara. Gerçekten fazlasıyla şık bir dizaynı vardı. Kendisi iç mimarlığı küçükken o kadar isterdi ki... Hayat şartları ona izin vermemişti. Hep ilgisini çekerdi böyle şeyler. Onun hayranlığını izleyen Minho kıkırdadı hafifçe. "Yuna hiç tasarım yapmayı denedin mi?" Onun ilgili olduğunu biliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özel Sevgim || Minsung
Fiksi RemajaEşi tarafından özel çocuğuyla terk edilen Minho hayatını meleğinin eğitimine adayacağına ve hayatlarına başka birini almayacağına yemin etmişti... Karşısına o güzel özel eğitim öğretmeni Han Jisung çıkana kadar.