|23|°

550 114 70
                                    

...

"Felix... Hadi gel abini göreceğiz."

"Ne? Nerede o?"

"Morgda."

"Orada ne işi var onun?"

Ağlayan kadın göz yaşlarını silerek Lee'yi yerinden kaldırdı ve yürüyerek morga gittiler.

Herkes oradaydı. Ağlıyor, yüzleri asık halde oturmuşlardı.

Know dün akşam saatlerinde verilen ilaç yüzünden hayatını kaybetmişti. Bunların hepsine şahit olan tek kişi ise kardeşi idi. Ona söz vermişti. Sözünü tutamadı.

Oğlan yoktu ve adam artık onu düşünemiyordu. Aklını kaybetmiş gibiydi.

Lee geldikten sonra babası ayağa kalktı ve adamın kolundan tutup içeri girdiler. Pencereden sağlık görevlisinin Know'un örtüsünü açması için beklediler.

Adamın ağlamaktan çökmüş gözleri boş boş bakıyordu sadece. Örtü kalktığında gözlerinden tekrar yaşlar akmaya başladı ve sessiz bir şekilde "ona sarılabilir miyim?" diye babasına fısıldadı. Onay aldıktan sonra kapıyı açtı ve cansız bedene doğru yürüdü. Kanı donmuştu. Abisini öyle görmeyi beklemiyordu. Bir damla yaş daha indi yanaklarından ve tam Know'un kalbine.

Eğildi ve son kez sarıldı.

...

"Ne istiyorsun benden?"

"İki gün önce Minho öldü. Felix de perişan. Vah vah yazık... Ve şimdi de birisinin daha ölmesini istemiyorum."

"Ne?"

"Annen, Hyunjin."

"Annem mi? Anneme bir şey mi yaptın?"

"Ah hayır. Sadece bir teklifim var."

"Ney?"

"Annenin ölmesini istemiyor isen Felix'ten ayrılacaksın."

"Ne saçmalıyorsun sen? Onun güvenini yıktıktan sonra bir de yaptığına bak. Utanmazsın sen."

"Hadi seç birini. Annen mi Felix mi?"

Oğlan başını eğdi. Felix'e deliler gibi aşıktır evet. Onu seviyordu ama bir kez olsun yüzüne söyleme cesareti yoktu. Annesi ise onu büyüten kişiydi. Ve babasına katlanmasının sebebi ise kendisiydi. Annesi sırf oğlan aç kalmasın diye o adamla bir ömür geçirdi.

"Annem..."

"Güzel."

Kadın oturduğu yerden kalktı ve masaya bir kaç kağıt bırakıp çıktı. Kağıtta istifa belgesi olduğuna dair bilgiler vardı.

Hwang bunları okuyunca Felix'le bir daha asla yollarının kesişmeyeceğini düşündü. Ağlayarak kağıtları tek tek imzaladı. Felix'in numarasını sildi. Ve oradan ayrıldı.

Çalıştığı yerden iki ay izin aldı ve annesinin yanına döndü. Felix'i unutamıyordu her gece rüyasında onu görmeden edemiyordu. Adam ise hala abisinin ölümü yüzünden kendine gelememişti. Yemiyor, içmiyor ve uyumuyordu.

Şirkette ki işlere ara vermişti. Oğlanı arıyordu ve sürekli 'sana ihtiyacım var, nerdesin?, niye gelmiyorsun?, yanımda olmanı istiyorum' gibi mesajlar atıyordu ama mesajların hiç biri iletiliyordu bile fakat o yazmaktan vaz geçmedi.

...

Lina bebeğini doğurmuştu ama bebek doğduktan hemen sonra Lee ondan boşanmıştı. DNA testi yaptırmakta ısrar etmişti fakat kadın bunu kabul etmemişti bu oldukça şüphe uyandırıyordu zaten. Bebeğin velayeti kadına verildi.

Lee kaldığı evi sattı ve kendi o küçük otel odasında yaşamaya başladı. O oda ona yetiyordu. İşlerinin bir kısmı düzelmişti.

Lee yine işten çıktıktan sonra babasının şirketine gitti. Ofisine girip koltuğa oturdu.

"Haftaya bir müşterimizin evine davetliyim. Sende gel. Değişiklik olur."

Lee babasının sesi ile başını kaldırdı.

"Hm... Olabilir. Gelirim, saat kaçta?"

"Perşembe saat 8'de."

"Benim için de uygun."

Bir kaç sohbetten sonra adam şirketten çıktı. 1 buçuk yıldır durmadan boş yere mesaj attığı oğlan hala yanıt vermiyordu. Arabaya binip telefonunu çıkardı ve mesajlara baktı. En son bir ay önce yazdığı 'özledim' mesajı yüzünden gözleri dolmuştu. Telefonu kapattı ve arabayı çalıştırıp hızla yola çıktı.

...


Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Kısa oldu zaten bir özet geçtim.
Diğer bölüm final olucak.
Hemen bitirmek için üst üste atacağım.
Hem demiştim eskisi kadar okunmuyor diye.
Yarın da finali atıp bitiricem.

O yüzden ilk bölümden son bölüme kadar okuyan, oy atan, yorum yapan ve beni seven herkese aynı zamanda bana destek olan lotusleeya (karım)'a binlerce kez teşekkür ederim.
Hepinizi seviyorum. Kocaman öpücükler.





Oda 1456Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin