#27

14.2K 1.5K 853
                                    

doja cat - need to know

"hadi ama jungkook, kırma beni." jihyo'nun alkollü olduğunu kırk metre öteden belli eden mızmız ses tonunu bir kez daha duyduğumda bıkkın bir nefes bıraktım.

evet, yaklaşık bir saattir dahyun'un partisindeydik ve deli arkadaşım alkolü fazla kaçırmış, çoktan sarhoş olmuştu. benimse pek de gitmiş olduğum söylenemezdi, bir iki bardak kokteyl dışında bir şey içmediğimden sadece çakır keyif olduğumu söyleyebilirdim. eh, bu da beni partinin boğuculuğundan biraz olsun arındırmış, gevşememi sağlamıştı.

"kook?" diyerek masum bakışlar atmaya başladığında dudaklarımı ıslattım ve gözlerimi etrafta dolaştırdım. düşündüğümün aksine parti 15-20 kişiyle sınırlı kalmamış, gittikçe kalabalıklaşmıştı. kimileri kıyıda köşede öpüşüyor, kimileri ise çoktan kafayı bulduğundan kendilerini melodiye kaptırmış dans ediyordu.

gözlerim onu görme isteğiyle bir kez daha çevreyi turladığında aradığımı bulamamamın getirdiği hisle sıkıntılı bir şekilde ofladım. yalnızca sigara içmeye diye çıkmıştı ama on beş dakikadır ortalıkta yoktu. beni buraya sürüklediği yetmiyormuş gibi bir de saçma sapan bir şekilde ortada bırakmıştı.

kaşlarım hafifçe çatılırken sinirlerimin gerilmeye başladığını hissedebiliyordum. burada aptal gibi durup onu bekleyecek değildim.

bardağımdan son bir yudum aldım ve gelişigüzel bir şekilde masaya savurdum. madem eğleneceğimi söylemişti, öyleyse ben de dediğini yapıp en güzel şekilde eğlenecektim.

"tamam," dedim beni dakikalardır dans etmem için ikna etmeye çalışan arkadaşıma bakarak. "dans neymiş gösterelim herkese."

dediğime karşılık jihyo, saçma bir sevinçle ellerini çırpmış, beni elimden tutup odanın ortasına çekmişti. bedeni bir sağa bir sola savrularak ritme ayak uydurmaya başladığında tek yapmak istediğim her şeyi siktir edip arkadaşıma eşlik etmekti.

nasıl gözüktüğüm veya insanların hakkımda ne düşüneceği bile o an için umurumda değildi. yalnızca taehyung'a beni istediği gibi bırakıp gidemeyeceğini göstermek istiyordum.

bu yüzden bir anlığına her şeyi boş verdim ve kendimi melodiye bıraktım. şarkı devam ettikçe daha da cesurlaşıyor, bedenimi ritme göre kıvırmayı bir an olsun bırakmıyordum. giydiğim cropun açıkta bıraktığı ince belim ben ahenkle dans ettikçe açılıyor olsa da bu o an sikleyeceğim en son şey falandı.

bu şekilde geçen dakikaların ardından sonunda o an çalan şarkı bittiğinde yorgunluktan nefes nefese kalmış, jihyo'ya birazcık dinleneceğimi söyleyerek oradan uzaklaşmak istemiştim.

hava almak için verandaya yürüyeceğim sırada odanın bir köşesinde sırtını duvara yaslamış, elleri ceplerinde sırıtarak bana bakan en yakın arkadaşımla göz göze gelmem bir oldu.

kaşlarım istemsizce çatılırken o an yüzüne bakmaya niyetim yoktu. bu yüzden bakışlarımı çevirdim ve onu görmezden gelerek ilerlemeye devam ettim.

ellerim sigaramı almak için cebimi yokladığında belimden arkaya doğru çekildiğimi hissetmemle adımlarım durmuş, belim istemsizce gerilmişti.

"nereye gittiğini sanıyorsun?" diyerek fısıldadığında kulağıma çarpan sıcak nefesi ve sırtıma yaslanan yapılı göğsü kalp atışlarımı hızlandırırken hâlâ beni böyle heyecanlandırabilmesinden nefret etmiştim.

sinirle arkamı dönerek elinden kurtuldum. "seni ilgilendiriyor mu?"

"ne demek bu şimdi?" yüzünde ne olduğunu anlamadığını belli eden bir ifade belirdiğinde alayla güldüm.

pillow talkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin