yıldızı doldurmayı unutmayın💖
iyi okumalar!!⭐️&
sza - nobody gets me
-> jungkook
ılık bir akşam üstüydü. deniz kenarına vuran dalgalar bir saniye olsun durulmuyor, acımasızca sahildeki tüm ayak izlerini siliyordu.
hafif hafif esen rüzgâr saçlarımı dağıtırken oturduğum yerde dizlerimi büktüm kollarımı bacaklarıma doğru sararak sakince önümdeki manzarayı izlemeye devam ettim.
her zaman denizin ve maviliğin insanı olmuştum, ergenliğimde bile ne zaman kötü hissetsem kendimi evimizin yakınlarındaki sahile atar, dalgaların sesiyle düşüncelerimi bastırmaktan bir an olsun geri durmazdım. şimdi de yaptığım buydu, her ne kadar buraya taehyung'un bana verdiği sahil sözü amacıyla gelmiş olsak da işler gün sonuna doğru biraz değişmişti.
"iyi hissettiriyor, değil mi?"
oldukça sakin çıkan sesini duyduğumda bakışlarımı denizden uzaklaştırıp ona doğru çevirdim. kollarını başının altında kıvırmış kumların üzerinde sırtüstü uzanıyor, bir yandan da cevap vermemi beklermişçesine bana bakıyordu.
bedenimin üstüne ani bir yorgunluk çöktüğünde tıpkı onun gibi kendimi boş vermişçe kumların üzerine bıraktım. "özgür hissettiriyor."
bakışlarım yüzünde gezinirken yüzüne vuran ay ışığının altında ne kadar göz alıcı gözüktüğünü düşünmeden edememiştim. ve bu her şeyi daha da berbat ediyordu. bu hislerin altında ezilmekten korkuyordum, belki de böyle hissetmem yanlıştı. en yakın arkadaşımdı ve biz arkadaşların yapmaması gereken şeyler yapıyor, üstelik bunu en yakınlarımızdan bile gizliyorduk. bir geleceğimiz var mıydı onu bile bilmiyordum, tek bildiğim onun yanındayken hissettiğim şeylerin yoğunluğunun dile getirmekten bile korkacağım kadar fazla olmasıydı.
her hareketi, her bakışı, her sözü içimde bambaşka şeyler uyandırıyor, beni hislerimin esiri olmaya mecbur bırakıyordu. engel olamıyordum, hatta öyle bir duruma gelmiştim ki çoğu zaman engel olmak bile istemiyordum. buraya gelirken bile her şeyi boş vermiş, aramızdakileri bir adım daha ileriye taşıyacak o hamleyi yapmaktan geri durmamıştım. şimdiyse bu düşüncelerin yoğunluğunda boğulmadan edemiyordum.
zihnimi toparlamak için derin bir nefes alıp bakışlarımı yıldızlarla kaplı geceye çevirdiğimde sıkıntılı sesini duymakta gecikmemiştim.
"jungkook,"
"hm?" dedim başımı hafifçe ona doğru çevirerek. bu hamlemle gözlerim yeniden gözlerinde hizalanırken bakışlarındaki ciddiyet meraklanmama sebep olmuştu. taehyung'un ciddi olduğu anlar bir elin parmağını geçmezdi ve her nedense bu o nadir anlardan biriymiş gibi hissediyordum.
"sorun ne?"
bana yönelttiği soruyla beraber sesimi oldukça normal çıkarmaya uğraşarak konuştum. "sorun falan yok, o nereden çıktı?"
"durgunsun."
"sana öyle gelmiş."
"bana öyle gelmediğine eminim," dedi kendinden emin bir şekilde. "bir şey sıkmış canını ve sen söylemeden asla sormaktan vazgeçmeyeceğimi çok iyi biliyorsun."
söylediğine karşılık sessiz kaldığımda yine vazgeçmemiş, bu kez daha sakin bir ses tonuyla konuşmuştu. "hadi ama.. bana da mı söylemeyeceksin gerçekten?"
"sadece.." derin bir nefes aldım. "tüm bunları düşünüyorum.. aramızdaki şeyi yani."
söylediğim şeyle anında bakışları yumuşarken sesinde gizlenmiş endişeyi net bir şekilde seçebiliyordum. "ne düşünüyorsun?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
pillow talk
Hayran Kurguand i found love where it wasn't supposed to be, right in front of me fwb texting / düzyazı slowburn⚠️