#20

15.8K 1.6K 1.2K
                                    

bu bolum benim en fav pt bolumum bu arada🤞🏻 VE yorum yapmayani falakaya yatiririm uykusuzluktan basım zonklarken yazdim.

o yuzden yoruma abanin.
hadi devam.🤠

&

chase atlantic - friends

;;

yüzüme hafifçe su çarpıp iyice kuruladıktan sonra aynadaki yansımama ufak bir bakış attım ve saçlarımı düzelttim. mingyu'nun yanından eve geleli yaklaşık yirmi dakika olmuştu, ve çıkardığım onca gürültüye rağmen biricik 'en yakın arkadaşım' odasından çıkmamış, bana bir hoş geldin bile dememişti.

bana hafiften tripli olduğunu tahmin edebiliyordum. neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde sabah önce dahyun meselesine, sonra da mingyu ile dışarı çıkacak olmama takmış, onunla mesajlaştığım sürece boyunca dudaklarını büzerek surat asmıştı.

yine de bir şekilde gönlünü almam gerektiğini biliyordum. aramızda herhangi bir soğukluk olduğunda içim rahat etmiyordu bir türlü.

bu yüzden banyodan çıktım ve ağır adımlarla jungkook'un odasına doğru yol aldım. kapıyı birkaç kez tıklattığımda içeriden ses gelmediğinden ufak çaplı bir kontrol için yavaşça kapı kolunu aşağıya indirdim ve usulca içeri girdim.

jungkook, sırtı bana dönük bir şekilde cenin pozisyonu almış ve çoktan uykuya daldığını belli edercesine hareketsiz bir şekilde yatıyordu.

telefonumu komodinin üstüne bıraktım ve hemen yanına uzanarak tek kişilik yatakta yerimi aldım.

onunla böyle sarmaş dolaş olmayı seviyordum, ama her nedense birlikte uyumayı uzun bir süre önce kesmiş, aramıza belli belirsiz bir sınır çizmiştik. yine de o günleri özlemiyor değildim, o yüzden bu anın tadını çıkarmaya karar vererek öne doğru kaydım ve ona biraz daha yaklaştım.

sırtının göğsüme temas ettiği yakınlığı yakaladığımda burnuma dolan çiçeksi şampuan kokusu dudaklarımda hafif bir tebessüm oluşturmuş, istemsizce ona daha da sokulmama sebep olmuştu.

hafifçe eğildim ve burnumu nazikçe ensesine sürterek kokuyu iyice içime çektim.

bunun üzerine jungkook, uykusu oldukça hafif olduğundan olsa gerek rahatsız bir şekilde mırıldanıp yatakta dönmüş, karşısında beni gördüğünde ise gözlerini hayretle açmıştı.

"taehyung?"

"benim," dedim gülümseyerek.

"sen.. ne yapıyorsun burada?" diye sordu tek eliyle gözlerini ovalarken. ses tonu yeni uyandığından ötürü boğuk çıkıyor, adeta kulaklarımı kutsuyordu. saçları karışmış, dudakları uykudan uyandığından ötürü hafifçe şişmişti. tanrım, şu hâliyle bile öyle güzel görünüyordu ki deliresim geliyordu.

"az önce geldim."

ne olduğunu yeni hatırlamışçasına kaşlarını çattı. "doğru, dışarıdaydın."

"ama geldim."

"gelmeseydin, takılsaydınız."

"ama takılmadık."

"her neyse," diyerek tekrar arkasını dönmeye çalıştığında omzundan tutarak buna engel olmuş, bedenini yatağa bastırmıştım.

"jungkook," dedim, gözlerimi ondan bir saniye olsun çekmeden.

"ne?"

"küs müyüz?"

"değiliz küs falan."

"o yüzden mi sabahtan beri somurtup duruyorsun?''

pillow talkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin