1:GÖREV

5.4K 282 15
                                    

Çok dualar ettim,hayattan çok şey istedim,ancak önüme çıkan yollar bana umudu hiçbir zaman vermedi.

Nefes almanın zor geldiği saatlerdeydik,hava buz kesiyordu.Nefesimiz duman olarak havaya karışıyordu ve bu bizi tehlikeye atardı.Benim görüşümde.Az sonra buraya gelecek örgüt üyelerinden birini alacak ve sessizce geri dönecektik.Bu çevre bolca korunuyordu,bizde yere düşen yaprak kadar sessizdik.

Dürbünü gözümden çektim.Gelmesi gereken saati çoktan geçmiştik.Anlamadığım birşey vardı;bu insanlar neden her yere geç kalıyor ki?Saniyesinde orada olsanız kimse ölmez.Afedersiniz ama bir taraflarım gerçekten donuyordu.

Beş dakika kadar daha bekledik.Çevre yoğun bir araba sesiyle dolduğunda,dikkat kesildim.Kehribarlarım sakince arabayı takip etti.Belli belirsiz bir rüzgar esti.

"Komutanım ne zaman harekete geçiyoruz?"

"Bekle Tuncay"

Son derece sakin bir görev olacağa benziyordu ya da ben yine şom ağzımı açtığım için...

Her neyse.

"Bekir sol arkadan dolan,Salih sağ arka senin,Tuncay seninle önden gireceğiz,Ferhat bizi koru.Kimse yaralanmasın attığınız hiçbir kurşun boşa gitmesin, gerekmedikçe silah kullanmayın.Devlet kurşunu bol bulmadı.Yaralanan olursa burada kalır.Atış serbest."

Son görevde Bekir'in aşırı kurşun kullanışından,bulduğu her insan görünümlü varlığa iki tane sıktığından bir ton azar yemiştim, üstüne bir azar daha kaldıramazdım açıkçası.Zaten tim ne yaparsa yapsın azarı yine ben yiyordum.Yok Ferhat fazla yemek yemiş,yok Bekir fazla kurşun harcamış...Bananeyse.

Susturucu yüzünden silahtan çıkan sessiz bir kurşun önümdeki adamın boğazına saplandı.Daha diğeri ne olduğunu anlamadan bir kurşunda onun boğazını deldi geçti.Benim önümdeki iki asker gitmişken,Tuncay önünde oturan kulaklığı takılı adamın kulaklığını çekmekle meşguldü.Adamdan bir 'lan' nidası yükselsede,Tuncay şarkıyı beğenmediğinden yüzünü buruşturup, adamın boğazına acımasızca bıçağı soktu.Bana bakıp göz kırptı ve tekrar önüne döndü.Tuncay'ın en çok bu huyunu seviyordum;işi her ne kadar öldürmek olsada güldürüyordu.Gerçi onun yüzünden dilimden hiç küfür eksik olmuyordu ama 5 yaşından beri tek sığınağım oydu.Belki de tek güvenebildiğim...Ne zaman önüne bir bariyer örsem,ne zaman bir labirentte kaybolsam,bir yerden çıkıyor ve yanımda oluyordu.

"Komutanım arka taraf temiz,burada bir cam var içerisi gözükmesede sesler buradan geliyor."

"Tahmini bir yer belirtebilir misin?"

Bekir birkaç saniye düşündü.

"Kapıdan girdiğimizde soldan ikinci oda.Evin geri kalanında bir sessizlik var."

Tuncay önce bana baktı sonra kulaklığa dokundu.

"Nasıl yani?"

"Herkes tek bir odada komutanım, çok yoğun bir gürültü var"

Gözüm Ferhat'a değdiğinde içeriye bakmaya çalıştığını düşündüm.Bu kadar sessizlik olması ve daha eli silah tutamayanları kapıya koymaları normal değildi, birşeyler dönüyordu.

"Komutanım elemanlar içerde değiller."

"Ne?"

Sesleri yükselirken benim ağzımdan mırıltı şeklinde bir küfür çıktı.

"Siktir"

İçeride bir tuzak olması muhtemeldi.Peki evin çevresini sıkı sıkıya sarmamıza rağmen neredeydi bunlar?Yerin altında?Muhtemelen.Peki neden oraya girme ihtiyacı duysunlar ki?Beynimde hızlı bir ampul yandı.Ya geri çekilecektik,ya da patlamayla burun buruna gelecektik...İlk seçenek daha makul duruyordu.

KARDELEN VE MERMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin