7:MOSKOVA VE PUSU

1.4K 121 4
                                    

Gökyüzü uçsuz bucaksız derlerdi.Ucuda bucağıda hayaller kadardı.Aynalarda yalan söylerdi,telefonların kamerlarıda...Gökyüzü o kadar da güzel değildi.

Helikopter iniş yaptığında gecenin yerini gün doğumuna bıraktığı, günün en soğuk saatlerindeydik.Moskova'nın bu bölgesi bileklerimize kadar karla kaplıydı.Timden ufak ufak söylenmer duysamda,yaptığım işe fazlasıyla odaklıydım.İki kilometrede ki eve yürüyecek,en ufak hareketliliği bile durduracak,adamı sessizce alıp geri gidecektik.

"Komutanım bir ara tatile çıkalım, karlı olmayan bir yerde."

Dedi Bekir,aramızda kardan nefret eden tek kişiydi.Hepimiz soğuğu severken o nefret ederdi.Tabi bu kadar keskin soğuğu ancak benim gibi bir deli severdi ki bu delide Tuncay oluyordu,gerisi orta dereceyi severdi.

Rüzgar estikçe kulaklarım uğulduyordu ama zar zor da olsa sesleri duyuyordum.

"Bekir en son ne zaman tatiel çıktın?"

"Şimdi Salih gardaş ben zengin bir birey olarak-"

"O boğazla nasıl zenginsin lan sen?"

Dedi Tuncay gülerek.Bekirin bozulduğunu görebiliyordum.

"Öyle demeyin komutanım,Gökçe komutanımdan sonra timin en kaslısı benim."

"Yalaka."

Dedi Mete gülerek.Şuan normal bir ortamda olsak herkesin kahkaha atacağına yemin edebilirim ve hatta kanıtlarım.

"Komutanım bana mobing uyguluyorlar,sustururmusunuz şunları?"

Yüzümü ekşittim.Mobing mi?Asıl mobing bana uygulanıyordu.Ben bu ultra mega zeka akan konuşmaları duymak zorundamıydım?Arkama doğru sol elimin orta parmağını kaldırdığımda,yine gülüşmeler duydum ama artık herkes daha sessizdi çünkü ev uzakta olsa da görünüyordu.

"Bekir,Salih arka taraf,Ferhat bir yer bul kendine,Mete Ferhat'la git kuş uçurtmayın,Tuncay benimle gel."

Hızlıca evin dört bir tarafına dağıldık.Karlar ayak izlerimizi velli ediyordu ve evin etrafına çıkan biri bunları çok rahat görebilirdi.Tek umudum havanın sisli olmasıydı.Şehrin göbeğinde çatışma olması pek de hayrımıza değildi.

Evin dört bir tarafına sakince dağıldığımızda,rüzgar iyice hızlandı.Gün doğumunun bitmesine dakikalar vardı.

"Komutanım saat dört yönü kuzeydoğu'da hareketlilik var."

"Kaç kişiler?"

"Sisten görünmüyor komutanım tahmini bir beş kişi."

Tuncay'la aynı anda baktığımızda o tarafı işaret ettim.Silahlarımızı, bacaklarımızı kontrol ettiğimiz gibi ilerledik.

"Bekir size doğru gelen üç kişi var."

Dedi Mete,çok sakindi.

"Gidiyoruz komutanım."

İleride gerçekten beş kişi vardı,ve baktıkları Salih'in ayak izleriydi.

"Siktir."

Dedi Tuncay, tüm duygularımı tercüme ederken.Bir kişinin ayak izinden birşey olmazdı,ama evin dört bir tarafında ki ayak izlerini görürlerse-

Neyse işte.

"Öndeki üçlü benim,arkadaki ikili senin."

Dediğim gibi elimdeki bıçağı öndeki adamın kalbine isabet ettirdim.Diğerleri daha ne olduğunu anlamadan,arkadan dolaşan bir diğerinin boğazını kesti.Saklandığım yerden temkinlice çıktım.Bana doğru gelen adam hızla çelimsiz bir yumruk salladı,kendimi geriye çekmeden yumruğunu havada yakaladım,hızlı bir hamleyle arkasına geçip boğazını boylu boyunca yardım.Bir diğerinin kaçmaya çalışırken zaten kana bulanan bıçağı sırtına sapladım.

KARDELEN VE MERMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin