9:İNTİKAM PLANI

1.1K 91 20
                                    

Kendini yönetmeliydi insan.Eğer başarırsa başarı,başaramazsa kader olmamalıydı.

Daldığım uykudan,kapının hafifçe tıklanmasıyla uyandım.Zaten uykularım ağır değildi ve en ufak ayak seslerine bile uyanıyordum.Saat 02:37'yi gösteriyordu ve umarım bu saatte ciddi birşey olmamasıydı.Kim gelebilirdi ki zaten bu saatte?

Yataktan fırladığım,gibi üzerime pembe sweatshirt'ümü geçirdim.Uyurkende üniforma giymem beklenemezdi.Saçlarıma hızla bir çeki düzen verdim, girişteki aynada.Aynı hızla kapıyı açtığımda,bedenim gördüğü manzara karşısında hem rahatladı, hemde daha çok gerildi.

Göz altlarındaki morluk son zamanlarda iyice artmıştı,bir kaç gündür çok halsiz gözüküyordu ve teni bembeyaz'dı.Siyah sweatshirt'ü ile bana tamamen zıttı.

"İyi misin?"

İçime anlamsız bir korku yayıldı bakışları yüzünden.Her an bayılacak gibi duruyordu.

"Gökçe..."

Dedi mırıltıyla,o an anladım kabus gördüğünü.Bu seferki sanırım daha beterdi.Bu kadar kötü müydü gerçekten?Ne görüyordu?Uyanınca hatırlıyormuydu?Çok mu yorulmuştu bu durumdan?

"Kabus mu?"

Kafasını ağır ağır salladı gözleri bomboş bakarken.Kapıdan bir adım geride olması işimi kolaylaştırmıştı.Hızla etrafı bakıp elimle içeri geçmesini işaret ettim.Önlemdi işte,olabilecek...Aman be neyse işte ondan.

Bacaklarında artık onu taşıyacak güç yokmuş gibi yatağın kenarına çöktü.Kapıyı kilitledim ve yanına oturdum.Bir süre sessiz kaldık,her zaman olduğu gibi.Ne soracağımı,ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Bir kaç kere sormak için ağzımı açsamda konuşamadım,zaten sıkkın olan canını daha fazla sıkmakta istemedim.

"Gökçe..."

Yine aynı mırıltıydı,ama şimdi karşımda o adam yoktu...Küçücük bir çocukla sessiz kalıyordum ben.Yanımda sert tavırlı,dik başlı bir asker yoktu, küçücük bir çocuk vardı,onun çaresizliği vardı.

"Efendim?"

"Dizinde uyuyabilir miyim?"

Kaldım bir an öylece.Aklıma tek bir cümle geldi;

Sen fark etmesende kokun çok işe yarıyor Gökçe...

Dizlerimi yatabileceği şekilde uzattığımda,bir kaç saniye sadece emin olmak ister gibi baktığında usulca başımı salladım.Yorgundu,bayılıp düşecek gibiydi ve buna kesinlikle ihtiyacı vardı.

Dizime kafasını koydu ama öylece duvarı izlemeye devam etti.Ellerim saçlarına gitti ve uzun kahverengi tutamlarda bir bir dolaştı.

"Ben annemi tanımadım...Yani görmedim,kimdi bilmiyorum."

Güldü ama sesi çıkmadı,dudakları sadece kıvrılmakla kaldı.

"Gerçi benim durumumda olan çocukların çok bir şansı olmaz.Ama sadece tahmin ettiğim kadarıyla söyleyebilirim ki;anne olmak sana çok yakışırdı."

Onun durumu neydi bilmem ama ben bir çocuk sahibi olmak asla istemem.Çünkü annesinin kimliği olmayan bir çocuk nasıl büyürdü ki?Annesi yoktu,ölümle burun burunaydı,bir mezarı bile olamayacaktı belki...Hangi çocuk bu şekilde korkmaya mahkum olmak isterdi?Ben anne olamazdım.Bu bir çocuğun hayatı demekti ve bu çocuk oyuncak bebek değildi.

KARDELEN VE MERMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin