19:SON KEZ

656 77 8
                                    

Birine sarılmak,güven verirdi...Eğer sarılamıyorsan sırtındaki bıçağı inkar edemezsin.

Yığınla tozun bulunduğu bir dağın tepesinde,öylece durduğum yerden karşıdan işaret bekliyordum.

Ayaktaydım,ama onun için değil.Beni düşmanı yapmak için çaba sarf eden biri için değil,aksine onu oradan kurtarmaya çabalayan bir kız için.

İnsan sadece bir rüya görüp,birkaç saat sonra gerçek olduğunu hisseder miydi?Bu hissiyat güzelmiş.O gördüğüm yüz gerçekmiş.Ve şimdi kelimelerimi benden çalan adam için orada.

Son kez çıktığım operasyonda en azından Tengri için birşeyler yapabilirim,geriside siktir olup girmekten ibaretti.Nereye bilmiyorum,nasıl bilmiyorum ama siktir olup gitmem gerektiğini çok iyi biliyorum.

Benden sonra Tengri'nin başına Tuncay geçecek,rütbemide o alacaktı ve final.Kurtuluş değil intihar.

"Atış serbest."

Derken ilk kurşunu sıktım.Bu operasyonu sadece yönetmek için buradaydım,onları kurtaranları öylece bir köşeden izlemem emredilmişti o kadar.Yani tamam cümle böyle değildi ama anlamı buydu.

Son operasyonumda sadece tek bir hamle yapan piyonlardan farksızdım yani.

Derince bir nefes alıp bekledim.Onlar ilerledi evin içinden geçmelerini bekledim.

Burayı bırakacak olmak,bu adrenalini özleyecek olmak,her zaman hayalini kurduğum aile ortamına yine kavuşamaycak olmak...Ne bileyim işte ya.İnsan istiyor,evini istiyor.Orada yakılmak istemiyor,orada üzülmek kırılmak istemiyor.Aile istiyor.Küçücük bir kız çocuğu elbette aile ister ama bir kadın aile istiyorsa gerçekten çok uzaktır...

Yarım saat havada uçuşan kurşunlar,arada bir iki sıktığım silahım öylece bekledim.

Evden çıkan birini gördüm,sanırım Selim'di.İçeriye gelmemi işaret edince,yerimden doğruldum.Girmek istemiyordum,adımlarım gitmiyordu.Yüzüne bakmak işkenceden farksız olacaktı.Ama sondu.Son.

Sonunda eve girmeyi başardığımda hepsi Özgür'ün yarasına bakıyordu, onları umursamadan etrafa baktım.Kafam karışmıştı.Lilith nerede?Tuncay'a baktığımda ne demek istediğimi anlamıştı.Benim yerime Özgür'e o sordu:

"Komutanım kız nerede?"

"Adamın biri aldı götürdü"

"Sizde birşey yapmadınız öyle mi?"

Zincirlerden çözülen Özgür Bekir ve Emre'nin desteğiyle ayağa kalktı.

"Çok konuşuyordu zaten."

Dediği gibi iki adım attım ona doğru, önce yüzüme baktı,birşey beklediği açıktı.Ama çok beklerdi.Çünkü yumruğu tam burnuna isabet ettirdim.Kafası şiddetle yana eğilirken inşallah kırılır diye geçirdim içimden.

"Piç kurusu,ne diye bıraktın kızı?"

"Zincirliy-"

"Zincirler çözüktü amına koduğumun salağı,sik beyinli ne zıkkıma verdilerse sana o rütbeyi"

"Doğru konuş."

"Seninle konuşanda kabahat."

Cebimdeki telsizi Tuncay'a fırlattım,bu ona kurduğum son uzun cümleydi ve şu ortamdaki herkes bunu anlamıştı.Artık geri dönüşü yoktu.

KARDELEN VE MERMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin