Sesleri duyabiliyordu.
Feryat figan kopuyor, yanından geçip giden bedenler evin hanımına çarpmayı bile önemsemiyor, koşturuyorlardı. O ise sadece dikiliyor ve izliyordu.
Sesler artık o kadar da yakından gelmeyince neredeyse yalnız kaldığını anladı. Bu sanki bedenine verilmiş bir komut olmuştu, yürürken tereddüt etmedi. Kapıya çok yakındı zaten. Birkaç adımda kendini bahçede bulacak ve gözünde canlandırabildiği kalabalığı görecekti.
Saçları ıslanmaya başlayınca tamamen dışarda olduğunu anladı. Bir grup insan bahçede toplanmıştı. Az önce dağılan sesler geri gelmişti ama bu sefer tek bir kişiden. Bir çember oluştuğunu görüyordu. Çembere doğru yaklaştı ancak aralarına karışmadı.
Bunu yapmadan bile neye baktıklarını çoktan görmüştü.
Madam Lorraine yerde boylu boyunca uzanıyordu.
Bu...
Çok ilginçti.
Ölebildiklerini bilmiyordu.
Olduğu yerde dikilirken kafasını hafifçe kaldırıp Madam'ı kollarının arasına almış Melike'yi izlemeye başladı. O kadar çok haykırıyordu ki gülmek istedi.
Bu kadar tantanaya ne gerek vardı ki?
Aleyna ile kısa bir an göz göze gelince toparlandı. Yüz ifadesini kontrol etmekte zorlanmıştı, panikle elini ağzına götürdü. En azından yaka uydurmalıydı. Üzülmüş gibi yapmaktan ne zarar gelebilirdi ki?
Aleyna'nın dikkatinin dağılması uzun sürmeyince rahatladı. Bu kızın bakışları...Sanki içini görüyor gibiydi. Düşüncelerinin arasında yanından geçip giden bir beden gözüne takıldı. Yağmur şiddetini arttırmıştı, neredeyse göz gözü görmüyordu ama onun kim olduğunu anlamıştı.
Başak.
Yerdeki bedeni izlerken bedeninin titrediğini fark etti. Madam'ı bu halde görmek onu da üzmüş olmalıydı. Hah, dedi kendi kendine. Onun yerinde sen olmalıydın.
Bakışları bu sefer Başak'ın sırtında dolanırken onun da birkaç adımda yere çökmesini izledi. İnsanlar neden bu kadar dramatiklerdi ki? Gülmek istiyordu, şu an gerçekten iyi bir kahkahaya ihtiyacı vardı. Eliyle yüzünü sıvazladı, niyeti görüşünü biraz olsun açmaktı ama bu yağmurda pek mümkün değildi. İçeriye girmek istiyordu ama o da çok dikkat çekerdi. Başak'ın çökmüş bedenine bakarken kafasını eğdi hafifçe.
Madam hala görüş açısındaydı.
Ölü Madam.
Dudaklarının kıvrılmasını engelleyemedi. Herhangi birinin görecek olmasını bile umursamıyordu. Bu görüntü o kadar iç rahatlatıcıydı ki.
Sonrası hızlı gelişti. Madam'ı alıp götürmelerini uzaktan izlemekle yetindi. Sırılsıklam olmuş bedeni dert edeceği bir şey değildi ama yine de yağmurun daha fazla durmak istemiyordu. Kalabalığın dağıldığını ve birkaç kişinin dolandığını görünce arkasını dönmeye hazırlandı. Ama Ali Osman ile Başak'a doğru yürüyen iki beden dikkatini çekmişti.
Birinin kim olduğunu bu sağanak yağmurda bile anlamak mümkündü. Roderick Álvarez.
Heybetli ve uzun bedeni yağmuru yarıp geçerken hafifçe gülümsedi. O kadar göz alıcı bir adamdı ki.
Keyfi yerine gelmişti, kısa bir süreliğine.
Roderick Álvarez, Başak'ın yanına gelir gelmez onunla konuşmaya başladı. Konuşmalarını duyamayacak kadar uzakta ama bakışlarındaki şefkati görebilecek kadar da yakındaydı. Başını iki yana salladı. Şu an buna kafa yoramazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RODERICK ÁLVAREZ'İ KURTARMAK
ChickLitBaşak, kitaplara aşık ve onlardan herkesin faydalanmasını isteyen bir kitapçıdan fazlası değildi. Okumaması gereken bir kitabı okurken de, nasıl olduğunu bilmeden kendini kitabın içinde bulurken de. ........... Kitabı ışığa yaklaştırıp sayfalarını...