BÖLÜM 22

3 1 0
                                    

Maxwell'in ölümü Kyauktada'da derin bir şoka yol açmıştı. Burma'nın her yanında bir sarsıntı yaratacak ve zavallı gencin ölümünden yıllar sonra hâlâ "Şu Kyauktada olayını hatırlıyorsun değil mi?" diye bu konudan söz ediliyor olacaktı. Ama doğrudan kişisel nedenlerle bu olaya üzülen hiç kimse yoktu. Maxwell varlığını hissettiren biri değildi -Burma'nın on bin ex colore iyi adamı gibi yalnızca 'iyi bir adamdı' işte- ve hiç yakın arkadaşı yoktu. Avrupalılar arasında hiç kimse onun için yas tutarken içten değildi. Ama bu, kızgın olmadıkları anlamına gelmiyordu. Tersine o anda öfkeden neredeyse çılgına dönmüşlerdi. Çünkü bağışlanamaz bir olay olmuştu - bir beyaz adam öldürülmüştü. Böyle bir şey olduğunda Doğu'daki İngilizlerin içini bir ürperti kaplar. Burma'da her yıl yaklaşık sekiz yüz kişi öldürülür; bunun hiçbir önemi yoktur; ama bir beyaz adam'ın öldürülmesi canavarlıktır, kutsal şeylere karşı işlenmiş bir suçtur. Zavallı Maxwell'in öcü alınacaktı, bu kesindi. Ama yalnızca onun cesedini getiren orman gözcüsü ve Maxwell'i seven bir-iki hizmetkârı onun ölümüne gerçekten gözyaşı döktüler.

Öte yandan U Po Kyin dışında hiç kimse bu durumdan memnun olmamıştı.

"Bu göklerden gelen bir armağan!" diyordu Ma Kin'e. "Bundan iyisini ben bile ayarlayamazdım. İsyanımı ciddiye almaları için bana gereken tek şey, biraz kan dökülmesiydi. Ve işte bu da oldu! Sana söylüyorum Ma Kin, her gün yükseklerde bir gücün benim yararıma çalıştığına daha fazla emin oluyorum."

"Ko Po Kyin, gerçekten sende hiç utanma duygusu yok! Anlamıyorum böyle şeyler söyleme cesaretini nereden buluyorsun? Ruhunda cinayet taşımak seni ürpertmiyor mu?"

"Ne! Ben mi? Ruhumda cinayet taşımak mı? Sen neden söz ediyorsun? Ben hayatımda bir tavuk bile öldürmedim."

"Ama o zavallı gencin ölümünden yarar sağlıyorsun."

"Yarar sağlamak! Elbette yarar sağlıyorum! Hem bunu niye yapmayayım ki? Eğer birileri cinayet işlemeyi seçtiyse bunun suçlusu ben miyim? Balıkçılar balık yakalarlar ve bu yüzden lanetlenirler. Ama biz balık yediğimiz için lanetleniyor muyuz? Elbette hayır. Nasıl olsa öldüklerine göre balıkları niye yemeyelim? Kutsal yazıları biraz daha dikkatli incelemelisin sevgili Kin Kin."

Cenaze ertesi sabah kahvaltıdan önce kaldırıldı. Bütün Avrupalılar oradaydı, yalnızca Verrall mezarlığın tam karşısındaki meydanda her sabah yaptığı gibi antrenman yapıyordu. Cenaze konuşmasını Mr. Macgregor yaptı. İngilizlerden oluşan küçük grup topi şapkaları ellerinde, sandıklarının dibinden çıkardıkları siyah giysilerinin içinde ter dökerek mezarın başında toplanmışlardı. Sert sabah güneşi yüzlerini acımasızca dövüyor, çirkin, yıpranmış giysilerinin üzerinde her zamankinden de sarı görünüyordu. Elizabeth'inki dışında bütün yüzler buruşuk ve yaşlı görünüyordu. Dr. Veraswami ve yarım düzine Doğulu da oradaydı ama saygıyla geride duruyorlardı. Küçük mezarlıkta on altı mezar taşı vardı; kereste firmalarının yardımcıları, memurlar, unutulmuş çarpışmalarda öldürülen askerler.

'Koleranın elimizden aldığı, Hindistan İmparatorluk Polisi'nden çalışkan ve cesur John Henry Spagnall'ın kutsal anısına vb., vb.'

Flory, Spagnall'ı hayal meyal hatırlıyordu. Kampta girdiği ikinci içki komasından sonra ölmüştü. Bir köşedeki birkaç Avrasyalinm mezarlarının üzerinde tahta haçlar vardı. Portakal rengi, yürek biçimindeki minik çiçekleriyle yaseminler her şeyin üzerini örtmüşlerdi. Yaseminlerin arasında mezarlara inen kocaman fare çukurları vardı.

Mr. Macgregor tok ve saygılı bir sesle konuşmasını sonlandırdı ve gri topi şapkasını -bu şapka Doğu'da fötr şapkanın yerini almıştı- karnının üzerinde tutarak mezarlıktan ayrıldı. Flory mezarlığın kapısında biraz oyalandı, Elizabeth'in onunla konuşacağını umuyordu. Ama kız yüzüne bile bakmadan önünden geçti. Bu sabah herkes ondan uzak duruyordu. Gözden düşmüştü; cinayet onun dün geceki ihanetini korkunç bir şeye dönüştürmüştü. Ellis Westfield'in kolunu yakaladı, birlikte mezarın başında durup sigara tabakalarını çıkardılar. Konuşmaları açık mezarın üzerinden Flory'nin kulağına ulaşıyordu.

Burma GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin