8. mizacım bu,

106 15 146
                                    

merhaba merhaba

siz siz olun chan olmayın

saygılar.

🌀🌀🌀

"Minho hep böyleydi zaten, değil mi?" Jeongin'in sözüyle Chan önemsemeden kollarını çekmişti ikiliden.

"Biri ona bir şeyleri umursamasını hatırlatabilir?" sorar şekilde söylediğiyle bu sefer konuşan Hyunjin olmuştu.

"Bu kişi sen olamazsın Chris, umursamaz biri laf dinler mi sence? ne yapacak, çok haklısın diyip özür mü dileyecek?"

Jeongin bir şey demeden sadece Hyunjin'i onaylayarak başını salladığında Chan tabii ki yine kendi bildiğini okumuştu, her zaman olduğu gibi.

Jeongin, evden çıkan çocuğun ardından seslenen Hyunjin'i tutup "Bırak, döndüğünde sinirle birkaç küfür savurur ve geçer. Gitmese kafayı yerdi emin ol." dediğinden sonra onu onaylayan Hyunjin sadece kapıyı kapamıştı.

Evden çıkan Chan uzun zaman olsa bile öncesinde ziyaret ettiği uzak sayılmayan eve yürüyerek vardığında ne diyeceğini bile ani kararından düşünmemişti.

Zile bastığında açılan giriş kapısından katına çıktığında kapıyı aralık tutan Minho gördüğü yüzle şaşırmıştı, kim olduğunu sormamıştı evet ama kargodan başka bir şey olamaz diye düşünmüştü.

"Chan?" kaşları çatık, eşofman ve tişörtüyle aynı kendisi gibi görünen Chan'a bakıyordu.

"Nasıl böyle olabiliyorsun anlamıyorum gerçekten." sesi sert ve yüksek çıkan çocukla etrafına bakan Minho diğer evlerdekilerin şikayetiyle uğraşamazdı.

"Neyi anlamıyorsun, ben de onu anlayamadım?" sinirle dalga geçer bir gülüş sunduğunda Chan daha da sinirlenmişti.

"Nasıl bu kadar pişkin olabilirsin, ne olup bittiği ya da ne bileyim insanların ne halde olduğu hiç mi umrunda değil?" Minho ne derse desin dediklerini çarpıtıp gidecek Chan'ı iyi biliyordu bu yüzden onu sinir etmek daha çok işine gelirdi.

"Neden umursayayım ki, siz beni umursuyor musunuz?" Chan'a rağmen karşısında dik durup sakince konuşuyordu ve bu sinirli biri için katlanılamaz olmalıydı.

"Senin hatandı."

"Size göre böyle ama bana soracak olursan kimsenin bir hatası yok, olayları farklı yorumluyor olmamız ya da ne bileyim kişiliğimizin zıt olması benim hatam değil. Düşünememek veya umursayamamak benim suçum değil. Chan benim mizacım bu, değişemem."

Chan sözlerle şiddet eğilimi olan kendisini tutmaya çalıştı, sinirlenmeyi sevmezdi çünkü kendini tutamaz ve zarar verirdi. "Yaptığın saçmalıkları kişiliğim diyorsun çünkü sen işine geldiği gibi davranan birisin, bu kadar."

"Ya bi' siktir git."

"İkisini de böyle üzmeye hakkın yoktu Minho." sesini yüksek tuttuğu için koridorda yankılanması ikisininde umrunda değil gibiydi.

"Ben kimseyi bile isteye üzmedim, Hyunjin'i çok seviyorum ama onu benden uzak tutan sizsiniz. O bana bir adım gelse ben onu asla bırakmam ama gelmiyor. Tek üzülenin arkadaşların olduğunu düşünmeye devam et sen, bazen ben de üzülebiliyorum."

Dişlerini sıka sıka konuşan Minho Chan'a göre sakin duruyordu ama bu Minho'ydu. Minho çoğu şeyi dışa vuramazken içinde her şeyi uçlarda yaşardı.

"Belki de Jeongin'i o şekilde terk etmenin cezasıdır Hyunjin sana." Chan'ın dediğiyle resmen kahkaha atmıştı Minho.

"Aptalsın Bang, cezam olsa sadece üzülen ben olurdum ve bir yıl geçmesine rağmen karşılaştığım muameleye bak, çocuk musunuz ya siz? bir şeyleri zamanla bırakmayı bilmiyor musunuz? ben Hyunjin'i gerçekten seviyorum onunda beni sevdiği gibi ve siz arkadaşınızı üzüyorsunuz."

beautiful oblivion-jeonglix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin