merhaba merhaba
29 final
🌀🌀🌀
"Min, konuşacak mısın artık? cidden merak ettim." Minho evleri tercih etmeyerek oturdukları kafenin Hyunjin'i kaybettiği kafe olmasının ağırlığını atlatarak konuşmuştu.
"Yani ne yapmış olabilirsin ki? anlamıyorum." Minho'nun aklına gelmiyordu, hatta kendisiyle alakalı olduğunu bile yoğun temposundan anlamamıştı.
"Minho be-"
Minho tam adını kullanılmasıyla kafede gezdirdiği gözünü masaya çevirdiğinde gözünün önüne Hyunjin gelmesiyle Seungmin'in sözünü kesmişti. "Hyunjin'le mi ilgili?"
"Evet." Seungmin ciddi olduğunda ikinci adını da kullanırdı bu yüzden en uç tahmini aklında canlanmıştı, yoksa?
"Chan'ın annesi rahatsızlanmadan önce, Hyunjin ikisiyle kavga edince Jisung onu sokakta ağlarken görmüş. Babasına sokakta kaldım dediği halde önemsememiş adam, Jisung da bizimle yaşayabilirsin diyerek getirdi. Hyunjin de çaresizdi sanırım kabul etti, üçümüz yaşamaya başladık..."
Derin bir nefes alan Minho oturuşunu dikleştirerek ciddiyetle konuşmuştu. "Seungmin inan bana Hyunjin'le nasıl tanıştığınız umrumda değil, arkadaşları için bıraktı o beni."
Seungmin devam etti yine, uzatmak istemezdi ama her şeyi baştan söylemek istiyordu. "Biz iyiydik baya, Jisung'la beni biliyorsun bazen, hay sikeyim bu kadar zorlanacağımı düşünmemiştim."
Titrek elini içeceğine atıp yudumladığında Minho bildiği Jisung'la olan ilişkisinden dolayı onayla kafa salladı. "Ne oldu Hyunjin'i de mi aranıza aldınız? ne bu hassasiyet, biliyorum arkadaş olmadığınızı."
Minho'nun dalga geçer gibi dediğiyle Seungmin öksürünce Minho "Ne! yok öyle bir şey de Seungmin. Konuş çabuk, siktirtme öksürmeni!" demişti.
Sinirle bağıran Minho'yla Seungmin boğazını temizlemişti, sanırım bu tepki çok normaldi, sakin olmalıydı. "Senin Hyun olduğunu öğrenmeden önce, birlikte olduk biz."
"Üçünüz mü? Hyunjin mi? şaka yapıyor olmalısın, Hyunjin bizim gibi değil." Minho'ya göre Hyunjin cinsellikten uzak ve grup olayına karşıydı, tabii bu sadece izlenimdi.
"Ben de öyle demiştim ama işte, Jisung inanmadı bana, haklı çıktı." Minho bu sözlerden sonra ne düşüneceğini bile bilemedi donup kalmıştı adeta.
"Seungmin ben, bilmiyorum." Minho'nun fazla sakin düşünceli hâli Seungmin'i daha çok germişti çünkü ne düşündüğünü asla kestiremiyordu.
"Özür dilerim Min, bilsem yapmazdım. Sen çok değerlisin benim için ama şu an onu çok seviyorum Min." hazmeden Minho onayla kafasını sallamıştı.
"Peki Jisung?"
"Onu da çok seviyorum, biliyorum sana garip geliyor ama cidden ikisini de seviyorum ben." Minho onu ilk defa bu kadar ciddiyetle duygularından bahsettiğini görüyordu.
"Garip değil, senin duyguların bu. Benim diyecek bir şeyim yok, Hyunjin'e sinirliydim evet ama bilmiyorum, hastaneye gittiğimiz gün biraz tartıştık. Daha doğrusu ben sanırım üstüne gittim, bir de Chan ve beni anladı falan." Seungmin ne diyeceğini bilmiyordu, Minho'nun Hyunjin'in üstüne gitme düşüncesi onu kötü hissettirse bile ikisinin ilişkisine laf edemezdi hem de şu an.
"Sorun yok Min, Hyunjin artık üzülmemeli. Ben ona göre değilmişim demek ki, bana olur gözüyle hiç bakmadı ya da kavgaları ben varken olmadı. Seninle yani sizinle olmalıymış sanırım çünkü ben Chan'la mutluyum, siz anlaşamasanız bile ben Chan'ı seviyorum ve isterse ben sana kötü tepki vereyim arkadaşın için sevgilini bırakma... Ben Hyunjin'in aynı şeyi yaşamasını istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful oblivion-jeonglix ✓
Fiksi PenggemarGöz önündeki birini tam anlamıyla kaybedemezsiniz ya da yokluğu bazen sizi çok zorlamaz çünkü baktığınızda köşede oturuyordur ama hiç yoksa önemsiz gördüğünüz birini bile özleyebilirsiniz, elinizden tam anlamıyla gidince değere binebilir.