merhaba merhaba
ya minchanla hate-love ilişkimiz var
çok seviyorum ama sinirliyim napıcam
🌀🌀🌀
Geç saate kadar oyalanan ikili inatlaşma sonucu yatakta uyumaya karar verip loş ışıkta Minho'nun yatağına uzanmışlardı.
"Aslında sorgulanacak çok şey var ama istemiyorum." Chan'a üzgün sayılabilecek yüz ifadesiyle konuşana Chan olumlu anlamda tebessüm etmişti.
"Yanlış mı yapıyorum bilmiyorum sadece iyi hissederken mantıklı davranarak kendimi kötü duruma sokmak istemiyorum." Chan'ın dediğiyle elini Chan'ın saçına atan Minho, geriye doğru tarayarak saçını sevip elini geri kendisine çekmişti.
"Sanırım içimden geldiği gibi davranmaya devam edip mantıklı gözüken şeyleri kenara bırakacağım, bunu neden yaptığımı ya da neden istediğimi bilmiyorum ama yanında olmak istiyorum. Sence yanlış mı yapıyorum?"
Chan'ın sözleriyle hafifçe ona doğru yaklaşan Minho dudaklarını dişlemişti. "Bunun kararını kendin vermelisin, açıkçası benim yüzüme bile bakmazsın sanıyordum çünkü ben ne yaparsam yapayım anlaşılmayan ve kötü anılan kişiyim. Özellikle sen beni hiç sevmezsin hem de arkadaşından dinlediğin ilişkimiz uğruna."
Chan gözlerini kaçırarak nereye bakacağını şaşırsada konuşmaya devam etmişti. "Yanlışlarımı koruduğumu sandığım arkadaşımı kaybedince anladım. Hani bana demiştin ya Hyunjin'i üzüyorsun diye, haklıydın. Dediğin gibi Jeongin için herkesi harcayan aptalın tekiyim."
Minho, Chan'ın kıvırcık saçlarını tekrar geriye atıp yanaklarını hafifçe okşayarak onu sakinleştirmeye çalışmıştı. "Sadece insanlara hak ettiğini ver emin ol pişmanlık duymayacaksın."
Onayla gülümseyen Chan yüzünü yaklaştırıp çocuğun dudaklarına ufak bir öpücük kondurduğunda Minho gülümserken bir anda yüzü düşünce Chan'ın boynunda olan elini geri çekmişti.
"Bir şey mi oldu?" Minho çocuğun dediğine kulak vermeyip yatağında oturur pozisyona geçtikten sonra üstünden örtüyü kaldırarak ayaklanmıştı.
"Minho? bir şey yaptıysam özür dilerim. Rahatsız mı oldun?" dirsekleri üstünde dikleşerek Minho'ya bakan Chan yataktan çıkacakken Minho konuşmuştu.
"Uyu Chris." hızlıca dediğinden sonra odadan çıkan çocukla şoka uğrayan Chan peşinden gitmeyi istiyordu ama rahatsız ettiğini düşündüğü için en azından biraz beklemesi gerektiğini düşündü.
Minho titrek nefesleriyle kısık sesli açtığı televizyonun karşısında oturup boş boş ekrana bakmaya başlamıştı, içinden geldiği gibi davranmayı çok istiyordu ama Chan onu öptüğünde insanların içinde kendisine bağırarak küfreden Jeongin'i düşünmeden edememişti.
"Kimseyi üzmek istemedim ben." kendi kendine kısık sesiyle konuşup uykusundan dolayı yanan gözleri yüzünden koltuğuna uzanmıştı.
"Bununla nasıl sevişirsin." bu? bu muyum ben? eşya ya da obje falan mıyım? bu, ne demek oluyor?
Aklında dolanan düşünceleri boş vermeye çalışan Minho'nun içi fazlasıyla huzursuzdu. "Sen dedin diye orospu olmuyorum ben, aptal." burnunu çeken Minho kollarını birbirine bağlayıp yine burnunu çekmişti.
"Tek kendisinin duyguları incinebilir sanıyor, tek istediğim birileriyle sevişmekmiş gibi. Ne yani Hyunjin olmayınca Chan'la mı olayım dedim, ben seni tanırken senin beni bu kadar kolay yargılaman çok kabaca." kendi sesini zor duyan çocuk sinirle Jeongin'in dediklerine sinirlenip duruyordu ama içten içe gururu fazlasıyla incinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful oblivion-jeonglix ✓
Fiksi PenggemarGöz önündeki birini tam anlamıyla kaybedemezsiniz ya da yokluğu bazen sizi çok zorlamaz çünkü baktığınızda köşede oturuyordur ama hiç yoksa önemsiz gördüğünüz birini bile özleyebilirsiniz, elinizden tam anlamıyla gidince değere binebilir.