11. diken ve su balonu,

73 13 241
                                    

merhaba merhaba

laylaylaylaylaylaylaaaay oooooo ...

iyi okumalar🌷

🌀🌀🌀

"Ne demeye çalışıyorsun? sence beni terk etmeden önce ben Minho için bana bunu yapacağını mı düşünüyordum?"

Jeongin'in hazırcevap haline varla yok arası gülümsemişti Hyunjin. "Ne aptalım, sözlerini sakınmadan konuşan sen..."

"Ben ne?" Jeongin beklemediği lafla cazgır şekilde konuşup üstüne yürür gibi konuşuyordu.

"Sen ne kadar zavallıymışsın, terk edilmeyi yedirememişsin hiç. Şu hâline bak, içini soğutmak için bencilliğine bencillik katan bir zavallı olmuşsun."

Hyunjin'in küfredercesine söylediği sözleri beklemeyen Jeongin öylece kalakalmıştı, Hyunjin ona hiç bu yönünü göstermemişti.

"Büyü Jeong, dünyanın senin etrafında dönmediğini ve bizlerin de hayatı olduğunu fark et. İnsanlar senin için kendini ziyan eden objeler değiller, senin de yerini bilmen gerekiyor."

Hyunjin yorgunluktan yanan kızıllaşmış gözleri ve mor göz altlarıyla fazlasıyla kötü durumdaydı. Jeongin ise ona yaslandığı duvardan konuşan çocuğa kırgınlıkla bakıyordu.

"Sözlerini düzgün seç, herkese istediğini kendine göre yorumlayıp onları yargılayamazsın. Kendi başına bir bireysin yani her zaman senin önüne kırmızı halı serecek biri yok, Chan'a güvenme. Herkes gider."

Hyunjin, lafları dizip kimseyi önemsemeyen Jeongin olarak gördüğü arkadaşına uzaktan öylece bakıp arkasını dönerek koridordan odasına doğru adımlarken Chan'da kendi odasının kapısının önünde Hyunjin'e bakıyordu.

"Şımarık kardeşinin sırtını sıvazla, belki dediklerim yüzünden üzülürse beni de çöpe atarsın Christopher. Sonuçta sen onu üzen her şeyi imha eder, her şeye burnunu sokarsın."

Bu ses tonu ve sözleriyle onu öylece dinleyen Chan'ın da Jeongin gibi şoka uğradığı açıktı çünkü bildikleri Hyunjin asla böyle konuşmazdı.

Koridor sonundaki odasının kapısından bir yandaki odaya giren ve kapıyı sertçe kapatan Hyunjin'in etkisinden çıkamayan Chan bakışlarını birkaç adımla oturma odasında  olan Jeongin'e yöneltti.

Bir metre kadar öteden baktığı arkadaşı dolu gözlerle ona bakıyordu. "Bana neler dediğini duydun değil mi?"

Chan bu sözlerle baştan sona Jeongin'i incelemişti. "Duydum."

Sakince denilen tek söze anlam veremeyen Jeongin Chan'ın yanına gelip onu dinlemesini bekliyordu ama bu durum onu şaşırtmıştı.

"Bir şey demeyecek misin?" isyan eder gibi kollarını iki yana açmış şaşkınlıkla ona bakan Jeongin'e bakıyordu.

"Hayır." gözlerinin içine bakarak dediğiyle Jeongin tekrar konuşacakken ondan daha da uzaklaşmıştı.

"Saçma laflardan bu kadar etkilendiğini bilmiyordum Chan." denilenle duraksayıp dönmeden konuşmuştu.

"Bazen laflardan etkilenmek gerekir çünkü bazı lafların ufkunu açması muhtemeldir. Vurdumduymazlık seni bir diken diğerlerini ise su balonu yapar ve emin ol balonlar dikene değmemeye çalışır."

Sırtı dönük Chan'ın dedikleri tüm duyduğu her şeyden daha ağırdı çünkü Chan'ın onu hep pışpışlayan bir hâli vardı.

Chan odası ve Hyunjin'in odasının kapısının önünde duraksamıştı, bir sonraki adımını o bile kestiremiyordu artık.

beautiful oblivion-jeonglix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin