+18 içerik, istismar
Ben hayatı boyunca annesinin kuzusu olamayanlardanım. Annem ve babam yüklendikleri sorumluluklardan dolayı beni birçok şeyin üstesinden kendi gelebilecek ve birçok şeyi kendi başına halledebilecek bir çocuk olarak yetiştirdiler. Çoğu çocuktan farklıydım yani. Bu yüzden annem babam olmadan da idare edebiliyorum. Neyi nasıl yapmam gerektiğini biliyorum. Hatta çoğu zaman onların yaptığı işlere de el atıp hepimiz için hayatı kolaylaştırıyorum. Halk arasında buna sorumluluk sahibi olmak diyorlar ben ise hiçbir şey demiyorum. Herhangi bir tanımda bulunamıyorum fakat bir şeyi çok iyi biliyorum. Ki o da bunun beni diğer çocuklardan daha güçlü kıldığı. Evet büyürken çok zordu. Bende istiyordum haftada bir hazırlanan ve birlikte yediğimiz kahvaltıların her gün olmasını ama şartların elvermediğinin de farkındaydım. Bu yüzden tüm artı ve eksilerini hesaba katarak bu durumla uzlaşmayı seçtim. Kısacası kaderime iman edip kederimden emin oldum. Gerçi şu an birçok şeyin telafisini yapmaya çalıştıklarının farkındayım fakat o zaman yapılması gereken kahvaltı şimdikiyle eşdeğer değil. En azından benim için değil. Yine de bir şey demiyorum. Kabul ediyorum. Ya da belki de erteliyorum.
Annemle oluşturduğumuz bazı rutinler var. Bunlardan biri de evi belli zamanlarda köklü bir şekilde temizlemek. Bugün o zamanlardan biri. Tüm evi temizledikten sonra annem duş alıp mutfağa geçti. Akşam yemeği için hazırlık yapacaktı. Tüm ısrarlarıma rağmen yemeği kendi yapacağını net bir dille belirtip benden dinlenmemi istedi. Bende onun dediği gibi yaptım. Duş alıp saçlarımı kuruttum. Odama geçip yatağıma uzandım. Uykum olmamasına rağmen hissettiğim yorgunlukla gözlerimi kapattım. Böyle anlarda uzanıp dinlenmek kadar güzel bir şey yok. Bundan daha güzeli ise Serhan'ın bugün bize gelecek olması. Bunun için her zamankinden daha heyecanlı ve mutluyum.
Onunla ilgili her şey beni mutlu etmeye yetiyor. Buna gelişleri de dahil. Ve belki de en çok gelişleri. Onu beklemek kadar güzel bir şey yok. Her ne olursa olsun sonunda bana geleceğinden eminim. O er ya da geç daima gelir. Ömrünce sevdiklerini beklemiş biri olarak -yani annemi yani babamı- bir bekleyişin sonunun kavuşmayla bitmesi benim için paha biçilmez bir şey. Ve o bu konuda beni bir kere bile hayal kırıklığına uğratmayan tek kişi.
Saate baktım biri çoktan geçmişti. Hep erken gelirdi. O elinden geldiğince beni bekletmemeye çalışır. Bugün neden bu kadar gecikmişti ki? Onu ne kadar beklediğimi bilse yine de geç gelir miydi? Bu düşüncelerimin üzerinden çok geçmeden kapının sesiyle içeriye kulak kesildim. Annemin kapıyı açtıktan sonra
"hoş geldin Serhan!" dedi. Kalbim! Neden böyle hissediyordum? Sanki içimde bir kısrak dört nala koşuyordu. Sakinleşmeliydim ama bu benim için oldukça güçtü. Aralarında geçen kısa bir diyaloğun ardından Serhan'ın:
"asuman nerde?" sorusuyla hemen sağ tarafıma dönüp gözlerimi kapattım ve onun yanıma gelmesini beklemeye başladım. Serhan odamın kapısını iki kez tıklattı.
"asuman içeri giriyorum." kapıyı açtı ve içeri girdi. Yatağın yanına gelip kısık bir sesle:
"uyuyor musun?" Hiç ses çıkarmadım. Çalışma masamın önündeki sandalyeyi kavrayıp yatağımın yanına getirdi. Çıkan sesten sandalyeyi yere bıraktığını anlamıştım. Bana doğru yaklaşıp eliyle alnıma düşen saçlarımı geriye doğru itti. Tam elini kendine doğru çekecekken aniden yakaladım ve gözlerimi açtım. Şaşkındı daha doğrusu şaşkınlık içinde donmuş bir haldeydi:
"Ne yapıyorsun?"
"şey, ben saçların önüne düşmüştü ve..." Elini bırakınca cümlesini bitirmeden telaşla ayağa kalktı ve iki adım geriye doğru yürüdü. Bende ardından ayağa kalkıp üzerine doğru yürüyerek onu takip etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzafi
General Fiction+18 şiddet rahatsız edici unsurlar içerir "sana söyledim. Görmezden gel. Karşılığını misliyle veririm. " o an gözlerindeki ifadeyi fark etti... "beni öldürecek misin?" dedi. Yoğunlaşarak asumanın zihnini yokladı fakat tamamıyla kontrollü ve korunakl...