Asuman var gücüyle koşuyor arkası dönük olan kişiye ulaşmaya çalışıyordu. Önündeki kişinin bu kadar iyi koşabilmesine hayret ediyordu. Daha önce de yaşadığı bu tablo ilk kez onu haddinden fazla zorluyordu. Biliyordu onu yakalayamayacaktı. Ama yine de pes edemezdi. Elinden geleni yapmalıydı. Bu umutsuz takip bir taşa takılıp yere düşmesiyle bölündü. Yerden hemen kalkıp koşmaya devam ettiği için ne dizinden akan kanın ne de canının ne kadar yandığının farkındaydı. Kovaladığı kişinin yavaşlayıp durmasıyla o da aynı şeyi yaptı. Rahatlamıştı çünkü karşı tarafta özge vardı. Yetişmiş ve önünü kesmişti. Özge alaycı bir gülüşle başını hafifçe iki yana salladı. Yüzünü gördüğü kişiye parlak gözlerle bakıp:
"demek av, avlandığını öğrendi." asuman, Özgen'in vakıf olduğu gerçeğin merakı içindeydi. Önündeki kişi yavaşça ona doğru dönüyordu. Bu onun merakını daha da arttırdı. Ve sonunda onları izleyen kişinin kim olduğunu gördü. Yüzünde aptalca bir gülüşle Arda'ya baktı.
"demek sendin."
Hayat biz plan yaparken başımıza gelen şeylerdir. Dedikleri kısmen de olsa doğru bir tespitti. Henüz sırası gelmeyen bir kurt avlandığını öğrenmişti ve yapılacak tek bir şey vardı oda avı öne almak. Arda ikisine de şaşkınlık içinde bakıyordu. Sonra birden gülmeye başladı. Onun bu hallerini soğukkanlılıkla izliyor ve hiçbir tepki göstermiyorlardı.
"sizdiniz. İşimize taş koyanlar. Buldum sizi" başına gelecek büyük felaketten habersiz öğrendiği basit gerçeğin tadını çıkarıyordu. İkisi de ona doğru yaklaşmaya başladı. Asuman merakla:
"düzenli koşuyorsun değil mi?" diye sordu.
"hayır."
"yani bu kadar iyi koşman hatta benden bile iyi koşmanın senin doğuştan bir yeteneğin olduğunu mu söylüyorsun?" Arda ona hiçbir cevap vermedi öfke ile soluyarak kısıldığı kapandan kurtulmaya çalışmanın verdiği içgüdü ile ona bir yumruk attı. Asuman elini yanağına götürerek:
"demek sohbet etmeye niyetin yok. Çırpın bakalım erkenci kuş. Nasıl olsa kurtulamayacaksın. Tıpkı o kızlar gibi çırpın ve yine o kızlar gibi kurtulamamanın acısını iliklerine kadar yaşa!"
Bu cümleler öfkesini daha da harlamış ve asumana saldırmasına neden olmuştu. Bire karşı iki kişiydiler ve ikisi de çok iyi dövüşüyordu. Tüm gücüyle karşılık verse de aralarında savrulmaktan başka bir şey yapamıyordu. Hatırladığı son şey yerde yatarken yüzünden akan kandı. Uyandığında daha tenha bir yerde olduğunu fark etmesi uzun sürmemişti.
"neredeyim ben, siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?" özge oturduğu kaya parçasında öne doğru eğilip kollarını bacaklarının üzerine dayadı. Asuman ayaktaydı. Yanına yaklaştı eğilip saçlarından tuttu ve kafasını yukarıya doğru kaldırdı.
"arda sen nasıl bir insansın ya? İçkin yok, kumarın yok, karı kız ayağın yok-ha satıyorsun o ayrı-sonra hobin yok, zevkin yok, sevenin yok, sevdiğin yok. Ne desem bilemedim. Ama sanırım bir çete için hem çok aranan hem de hiç aranmayan birisin. Çok aranan birisin çünkü zaafların yok denecek kadar az ve bu da seni bir yapılanma içinde güvenilir kılar. Ama aynı zamanda zaafları olmayan insanlar bir yerde tehlikelidir. Kör bir tehlike ve insanlar kör tehlikelerden hiç hoşlanmazlar. Hatta ve hatta gizliden gizliye onlardan korkarlar. Bir paradoks aynı zamanda değil. Bana gelince ben karaktere bakarak bir sonuca varırım. Ve sen aşağılık bir insansın! " dedi. Saçını bırakıp ayağa kalktı. Arda tüm gücüyle dizlerinin üzerine oturur vaziyette doğruldu. Vücudunda onu yerde sürüyerek taşımalarıyla oluşan derin çiziklerin verdiği acıyı işte o an fark etti. Fena dayak yemişti. Kaburgasına aldığı darbe nefes almasını zorlaştırıyordu. Asuman ardanın gözlerine dikkatle bakarak:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzafi
General Fiction+18 şiddet rahatsız edici unsurlar içerir "sana söyledim. Görmezden gel. Karşılığını misliyle veririm. " o an gözlerindeki ifadeyi fark etti... "beni öldürecek misin?" dedi. Yoğunlaşarak asumanın zihnini yokladı fakat tamamıyla kontrollü ve korunakl...