Bölüm 20: Gece Restoranı

87 3 24
                                    

Aradan yıllar geçti. Nasıl geçip gittiği hakkında hiçbir fikrim yok. Boşuna dememişler ömür bir lahzadır gelip geçer, öyle bir hızlı geçer ki sen onun nasıl geçtiğini anlayamazsın. Sana bir an gibi gelmiştir. Fakat o an bir ömürdür. Biliyorum yeryüzünde daima dahası var. Dahasını bilemesek, göremesek ve anlayamasak da. Ömrümüz yetmiyor işte. Sonra aklımız ve diğerleri. Ben ise bilemediğimde daha çok iman ediyorum. Rahmanın vardır bir bildiği diyorum. Çünkü tablonun tamamını göremiyor ve hikmetini kavrayamıyorum. Yine de ondan gelen işaretleri doğru bir şekilde okuyabilmeyi umuyorum.

 Özge'den bir haber almaya çalışıyorum. Herkesle ilişkisini kesmiş. Buna şaşırmamıştım. Fakat hakkında şaşırdığım bir şey öğrenmiştim. Eymen'le evlenmiş ve buralardan gitmişti. İşte buna çok sevinmiştim. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Eymen'le gittiği için bir nebze de olsa huzurluyum. Eymen onu hayatta tutabilecek biri. Belki her şeyden vazgeçip onunla yeni bir hayat kurar. Ölmek yerine yaşamayı seçer. Umarım öyle olur. 

Tüm her şeyden ve herkesten uzak kendime yeni bir hayat kurdum. Yaşadığım onca şeyden sonra bana nimet gibi gelen rutin bir hayatım var. MMA derslerine düzenli bir şekilde devam etmeye çalışıyorum. Bana iyi geliyor. Üstelik bu dersler yeni insanlarla tanışmama da vesile oluyor. Orda tanışıp ilişkimi dışarda da devam ettirdiğim kişilerden biri bahadır. Çok iyi dövüşüyor. Bir hoca kadar iyi. Vaktimiz olunca beraber antrenman yapıyor sohbet ediyoruz. Halim ve selim bir çocuk. Onunla çizdiğim hadden biraz fazla samimi olduğumun itiraf etmeliyim. İyi ve kaliteli insanlara zaafım var ve o da bu kategorilere giren biri. Çok saygılı ve anlayışlı bir çocuk olduğundan çizdiğim sınırları daima koruyor. Bu daha fazla saygı duymamı sağlıyor. 

Bu arada Serhan'dan da haber aldım. Duyduğuma göre amacına ulaşmış doktor olmuştu. Onun adına sevindim. Ama nedendir bilmem çok uzun zaman önce kapattığım sayfa hala canımı yakıyor. Ben her şeyi o günde bıraktım. Ondan sonra geçen onca zaman hayatıma hiç kimseyi almadım. O benim için ilk ve son oldu. Belki de birini sevmek benim için orda son buldu. Bilemiyorum. 

Hayata devam ediyor, İşe gidip geliyor ve yaşamaya çalışıyorum. Babamın ve annemin katillerini unutmadım. Sadece bekletiyorum. Elinde sonunda onlara gereken cezayı vereceğim. Bu ceza benden aldıklarını geri getirmeyecek olsa bile! Her şeyi geçtim babam dürüst bir adamdı. İşini hakkıyla yapar kimseye haksızlık yapmamak için elinden gelen her şeyi yapardı. Rüşvet yemez tüyü bitmemiş yetimin hakkını korurdu. Yeryüzünde böyle insanların canı alınmışsa bunun bir karşılığı olmalı. Aksi takdirde bu dünyada adil bir düzenden bahsedebilir miyiz? Kısasta hayat var. Usulüne göre olmasa bile var biliyorum.

O olaylardan sonra başlayan müzmin uykusuzluk canıma okumaya devam ediyor.  Bir çeşit lanet gibi.  Bende inatçı biriyim ve bu duruma direniyorum. Rutin bir hayatım olması bu sorunu yarı yarıya da olsa çözüyor. Yine de uykusuz kaldığım günler olmaya devam ediyor. Bir gün yine böyle geçen bir geceye daha fazla direniş göstermeyip kendimi sokaklara attım. Epey bir yürüdükten sonra loş ışıklandırması ve sadeliği ile dikkatimi çeken bir ara sokağa girdim. Ağır ağır yürüyerek etrafı izlemeye başladım. Yaklaşık üç metre sonra tabelanın üzerinde 'night restaurant'  yazan yer dikkatimi çekti. Bugün doğru dürüst bir şey yememiştim ve bu yüzden içeri girmeye karar verdim. 

İlginç bir yerdi. Ayağınızı eşikten içeriye atar atmaz sizi restoranın tam orta yerine yerleştirilmiş büyük u şeklinde uzanan ahşap bir masa karşılıyordu. İç tarafında herkesin şef dediği kırklarında güler yüzlü ve sıcak kanlı bir adam vardı. Masanın bir ucundan diğer ucuna geçip oturdum. Karanlık havasına rağmen ferah bir mekandı. Masada benim dışında dört kişi daha vardı. Konuşmalarına kulak kabarttım. Buraya düzenli gelen müdavimler olduklarını anlamam uzun sürmedi. Şefi de birbirlerini de tanıyorlardı. Onlara selam verip mekân hakkında birkaç soru sorunca sohbet etmeye başladık. Restoranın ilginç bir kuralı vardı. Şef size istediğiniz yemeği pişiyordu. Kim ne istiyorsa onu pişiyordu. Böylelikle müdavimler buraya gelip sevdikleri yemekleri tekrar tekrar yiyebiliyordu. Ayrıca istediğiniz yemeğin malzemelerini de siz alıp getirebiliyordunuz. Konuşulanlardan anladığım kadarıyla burayı tercih etmelerinde şefin yemekleri çok iyi yapması, güler yüzü nahifliği ve ortamın ev gibi hissettirmesinin önemi büyüktü.  Elindeki işi bitiren şef yanıma geldi ve:

İzafiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin