28 • yapılan her kahpelik için bir ziyaret borcumuz olsun

315 34 26
                                    

bölüm 28 ; yapılan her kahpelik için bir ziyaret borcumuz olsun
çalıyor ; luca fogale - i don't want to lose you

***

Elimdeki dizginleri biraz daha sıkarak dişlerimi birbirine kenetledim. Hemen yanımda kahverengi bir atın dizginlerini çekerken "Canın mı yanıyor?" diye sordu Derek. Gözleri yüzümdeki kasılmaları incelerken uzanıp elimi kavradı ve acının akıp gittiğini hissettim.

Parmaklarımı parmaklarına kenetlerken homurdandım. "Dün gece beş tur sana binseler senin de canın yanardı." Tutuşumu sıkılaştırdım. KEMİKLERİ KIRILASICA İHTİYAR.

Başını geriye yatırıp tatlı bir kahkaha attı. Kısılan gözlerine bakmamak için başımı çevirdim. Aksi takdirde hemen yumuşayacaktım ve yumuşamak istemiyordum. Ertesi gün at bineceğimizi bana söylememişti; ben de bütün enerjimi yatakta harcamıştım. Vücudumun sınırlarını yeterince zorladığımı söylememe gerek bile yoktu. Sabah da günün ilk ışıklarıyla birlikte otelin arazilerindeki ahırlardan birine gelmiştik. Derek benim bu kıçla at binebileceğimi düşündüğü için büyük bir öküzdü.

"Özür dilerim," diye mırıldanırken atlarımız yavaşça ilerlemeye devam ediyordu. "Kendimi tutmaya çalıştım ama öyle tatlı sesler çıkarıyordun ki-"

"Aman Tanrım!" Elimi çekip ondan kurtardıktan sonra bacağını tekmeledim. "Pislik herif. Bu gece gider yastıkları becerirsin. Sana bir daha götümün tek bir yanağını bile elletmem!"

Yanımızda bir nefes duyunca başımı çevirdim ve kızıyla at süren bir annenin hızlıca uzaklaşmak için görevliye işaret ettiğini fark edince kıpkırmızı kesildim. "Yanlış anlamayın!" diye seslendim. "Şakalaşıyorduk!" Burun deliklerim genişlerken elimin tersiyle Derek'in omzuna vurdum. "Seni öldüreceğim."

"Tatilden sonra okula dönmem gerek," diye hatırlattı güzel kaşlarını kaldırarak. "İznim bitince dönmezsem kovulurum."

"Dert etmene gerek yok. Sonuçta ölü olacaksın."

"Yine de projeleri için sonuç bekleyen öğrencilerin hayal kırıklığını düşünmek kalbini kırmıyor mu?"

Gözlerimi devirip görevlinin atları durdurmasını, Derek'in eyerden atlayıp yanıma gelmesini izledim. Kollarını yukarı uzatıp "Atla hadi," dedi. Dizginleri bırakıp bacağımı kaldırıp diğer tarafa attım ve kalçamdaki yanmaya yüzümü buruşturmamak için kendimle mücadele ederken eyerden kaydım. Derek beni belimden yakalarken ben de kollarına tutundum ve ayaklarım yere bastığında beni bırakmasını bekledim. Ama bırakmak yerine beni tutmaya devam ederek kendine çekti ve alnıma sıcak bir öpücük bıraktı. "Surat asarken de dehşet yakışıklı görünüyorsun ama gülümsemeni tercih ederim bebeğim."

Gözlerimi kırpıştırdım. İşte bu büyüye kapılıp beş tura boyun eğmiştim. AMA NE YAPABİLİRDİM Kİ? ŞU YEŞİL GÖZLERE BAK! ENDÂMA BAK! LANET OLASICA KÖPEK!

Yakasından tutup kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim. Bana ayak uydururken elleri belimi okşadı; kolları etrafımda güven verici bir koza oluşturdu. Alt dudağımı çekiştirdiğinde memnun bir inleme bıraktım.

Geri çekilirken "Yeterli," diye mırıldandı. Gözleri hâlâ kapalıydı. "Böyle devam ederse günün geri kalanını yatakta geçirmek zorunda kalacağız. Senin buna hazır olduğunu sanmıyorum."

Elini belime sarıp beni ahırların çıkışına yönlendirirken belini çimdikledim. "Sıçmışım yatağına," dedim ters ters. "Saygı eklerini kaldırınca iyice azdın sen."

"Belki de yeni saç kesimin fazla seksi olmuştur."

Dalgınca asker tıraşı saçlarımı ovaladım. Otelin berberi beş dakikada hâlletmişti. Uzamaya başlayan sakallarımla iyi görüneceğini düşünmüştüm. Ta ki odaya çıkıp kapının önünde dehşete düşene kadar. Ya Derek beğenmezse diye endişelenmekten odaya girmem yarım saatimi almıştı. Girdiğimde de Derek uykudan yeni uyanmış, baygın gözlerle yüzüme bakmıştı. Sonra da genişleyen gözlerle beni yatağa çekmişti; ne olduğunu anlamadan kendimi beşinci turu yaparken bulmuştum. Bu da iyi göründüğümü anlamama yetmişti.

faculty of those stuck in the past | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin