30 • az evvel hayal kurdum, yıkarız dimi birazdan

256 28 20
                                    

bölüm 30 ; az evvel hayal kurdum, yıkarız dimi birazdan?
çalıyor ; ikilem - kaybolurum gülüşünde

***

Alacakaranlık gerçek oluyor, diye başlık atılmıştı kampüs gazetesinde. Üç öğrencinin yaralandığı olayda anlamlandırılamayan çeşitli görüntüler yakalandı. Altına da Scott'ın bulanık bir fotoğrafı koyulmuştu. O olduğu ayırt edilmiyordu ama fotoğrafı çeken kişi sarı gözlerini yakalamayı başarmıştı.

Telefonu kenara atıp ellerimle yüzümü sıvazlarken "Bu nasıl oldu?" diye söylendim. Bakışlarımı kaldırıp Scott'a döndüm. "Söylesene Scott! Isaac? Bir saatliğine okuldan ayrıldım ve BUNLAR NASIL OLDU?"

Scott iç çekti. Liam'ın yanından geleli beş dakika olmuştu. Tedirgin bakışlarını benden kaçırarak yere dikti. Cevap verecek gibi görünmüyordu.

"Ödülün peşine düşen sürüler yer seçmiyor," diye araya girdi Isaac korumacı bir tavırla, benim yeniden konuşmaya hazırlandığımı görünce. "Liam tehlikedeydi. Başka çaremiz yoktu. Başımıza ödül koyulmuşken ne yapmamızı bekliyorsun?"

Lydia sıkıntıyla yüzünü buruştururken "Zavallı Liam'ın bunlarla alakası bile yoktu," diye mırıldandı. "Böyle giderse hepimizi teker teker avlayacaklar."

"Kimse kimseyi avlamıyor." Derek salona girip sırtını kapı kirişine yaslarken yorgun görünüyordu. Odadaki herkesin endişeden tırnaklarını kemirdiğini görünce sırtını dikleştirdi ve doğru dürüst uyuyamadığını, belki de herkesten daha çok korktuğunu bilsem bile orada dururken güçlü görünerek herkese güven aşıladı. "Deucalion ve sürüsü yanımıza yerleşecek. Evin çevresinde devriye gezeceğiz. Derse giderken bir insan bir doğaüstü şeklinde gitmeye dikkat edeceksiniz. Kampüste Profesör Yukimura ve ben size göz kulak olacağız. Deaton tanıdığı bazı avcılardan yardım isteyecek. Aile dostumuz olan Satomi'yle iletişime geçtim. Sürüsüyle birlikte bize destek olacak. Gevaudan Canavarını yakalayıp bu işe bir son vereceğiz."

Gerginliğin hafifçe azaldığını ve sürüdeki herkesin gevşemeye başladığını hissettim. Ama ben gevşeyemiyordum. Çok fazla sorum vardı ve hiçbirinin cevabı beni tatmin edecekmiş gibi gelmiyordu. Sonunda sesimi bulmayı başarıp "Profesör Yukimura?" diye kaşlarımı çattım sorarcasına.

Derek bir an Kira'nın şaşkın yüzüne baktıktan sonra iç çekti. "Beni öldürecek. Bunu seninle kendisi konuşmak istiyordu Kira. Üzgünüm. Tek söyleyebileceğim annenin bazı özel yetenekleri olduğu."

"Ben..." Kira ne söyleyeceğini bilemeyip sessizliğe gömülürken Derek'e bunu sormayı aklıma not ettim.

"Her şey harika sevgili yeğenim," dedi orada olduğunu unutmaya başladığımız Peter. Susmaya devam etmesi hoş olurdu. Ne yazık ki Peter gibi adamlar ortamın nabzını okumayı pek beceremiyordu. "Birkaç sorunumuz var: Gevaudan Canavarı nasıl yakalanacak? Ve daha da önemlisi, insanların gözleri üstündeyken kurtadam olduğunu nasıl gizleyeceksin?"

Kabul etmekten nefret ediyordum ama bunlar benim de aklımı kurcalayan sorulardı. Ve Derek'in yüzüne baktığımda gardını düşürdüğünü görmek, alacağımız cevaplardan korkmama yetti.

"Beacon Hills'te bizi kabul edenler vardı," diye hatırlattı amcasına. Sürünün geri kalanını gibi kendini de ikna etmeye çalışıyordu sanki. "İşler o noktaya gelirse..."

"Her şeyi bırakıp kaçmamız gerekir Derek." Peter'ın sözleri sertti. "Eğer şanslıysak ve insanlar bizi linç etmezse, bu işi Calaveralar zevkle hâlledecektir. Beacon Hills'te de işler yolunda gitmemişti ve ailemizden geriye kaç kişi kaldığına bak. Sürüden," derken acıyla yüzünü buruşturdu. "Geriye kaç kişi kaldığına bak."

faculty of those stuck in the past | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin