Parmaklarım masanın üzerinde ki ince uzun kadehe dolandı.Dudaklarım kana susamış sırtlan misali camın içindeki sıvıyı bahşetti Ruh'a...
Genzimi yakan kor, harlanırken elbisenin açıkta bıraktığı çıplaklığım ürperti üfledi suretime.
Ardımdan dikleşen...
Merhabalar... Herkes başladığı tarihi yazarsa gelecekte dönüp baktığımızda katettiğimiz yolu görüp neler yaşadık ya deriz... 🕯️ Yazım tarihi 01.08.2023 Yayım tarihi 20.02.2024 Yıldızlarımızı bırakalım da yük olmasın;) ⭐️
Bu hikaye her şeye rağmen umutlu olanlara...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nyx; Yunan mitolojisinde var olan bir gece tanrıçasıydı. Gece olarak anılır evrende ise en güzel kadınlardan biri olduğu söylenirdi...
Zamanın hatta evrenin başlangıcında yaratıldığından bahsedilirdi.
Nyx gecenin kişileştirilmiş halidir... Ve Nyx geceye uygun gölgeli sisli bir siluete sahipti.
Tanrıça(Nyx) kendisinden beklendiği gibi karanlığın tanrısı Erebus ile evlendi.
Yalan, Hile, Aldatma , Düzenbazlık tanrıçası olan Apate bu evlilikten dünyaya gelen ve bu kavramlarla bedenleşen idi.
İçinde sevgi barındırmayan Apate, düzenbazdı... İnsanların ve tanrıların yalanlarını ortaya çıkarırdı. Ortay çıkardığı yalanları da kendi çıkarlarına kullanırdı.
Bir gün Zeus, ölümlü Semele'ye aşık olduğunda, Hera yine kıskançlık krizine girmişti ve bu ilişkiyi önlemek için Apate'den yardım isteyen taraf olmuştu... Apate, Zeus ve Semele'nin Dionysos adında bir tanrı doğuracağını öğrenince, Hera'ya yardım etti.
Ona tanrıların gerçek yüzünü gösteren bir kuşak verdi... Hera bir yolunu bulup Semele'ye kuşağı giydirdi.
Çünkü hiçbir ölümlü bir tanrının gerçek yüzünü görmeye dayanamazdı...
Zeus geldiğinde de aynen böyle oldu. Semele, Zeus'un gelişiyle yıldırımlar içinde kalır.
Zeus'un gerçek yüzünü görmek öyle güçlü etki etti ki Semele orada can verdi.
Zeus, Semele'nin karnındaki çocuğu, kendi uyluk kemiğine diktiği için bir süre sonra Dionysos doğmuştu.
Her kötülüğe rağmen bu bebek doğmuştu...
Zeus öğrendikleriyle Apate ve kardeşlerini Pandora'nın kutusuna hapsetti. Pandora'nın kutusu açıldığında ise Apate ve kardeşleriyle birlikte tüm kötülükler de kutudan serbest kaldı.
Doğuştan yalancı olan Apate, kişileri istediği gibi kandıramazsa da düşüncelerini değiştirirdi. Düş en büyük silahtı...
Aynı zamanda hile sanatının da ustasıydı ve anlaştığı herkesi sırtından bıçaklayandı.
Anlaştığı herkesin sırtında bıçaklamak ne büyük drama ama öyle değil mi?
Ama hikâye şöyle başlıyordu "Ben geceden doğma karanlık kraldan ölme Apate..."
"Sanıldığı gibi kötü, ölüm, ve ihanet değil, iyilik için bahşedilmiştim."
İki hikâyeyi ayıran özellik ise; benim hikayem ihanetle başlamış bir ihanetle noktalanacaktı.
Ama unutulamayan bir şey vardı ki iki hikâyede de öyle bir zaman gelmişti ki iki kadın avuçlarının içine gizledikleri bomba ile dünyayı yerle bir etti!
Bir kurşun iki ölü. Hayır! Bir kurşun iki ölü, bir yaralı.
Moskova\Rusya
🌬️
Soğuk derinin altına çarşaf gibi serilirken kesik dalların büyük adımlar altında ezilme sesleri bütün şafağın sessizliğini bölüyordu.
Genç adam yürüyüş yolunun hizasında temkinli adımlar atarken karşı yolda başlayan hareketlilikle birlikle adımlarını durdurup duvarın arkasına hizalandı.
Derin nefesleri sokak aralarına çarparken soğuk havaya rağmen ateş misali şakağına akan teri sert zeminle birleşti.
Kırmızı demir kapının sokakta yankılanan tiz gürültüsü ile birlikte apartmanın merdivenlerini sert adım sesleri doldurdu.
Altmışlarının başlarındaki düzgün giyinimli ihtiyar kapıda onu bekleyen siyah sedan arabaya adımlarken duvarın ardındaki genç adam ise şahin gözlerini metrelerce uzaktaki suretlere çevirmişti.
İhtiyarın bakışları etrafı tararken kömür karası gözlerinin ardındaki hissizliği gün yüzüne çıkartıp sert adımlarını arabanın arka kapısına dayarken yavaşça içeri süzüldü.
Genç adam gözlerini tek bir an dahi kırpmazken merdivenin gerisinden gelen topukluların çıkardığı tok sesle bir suret görmeyi bekledi.
Uzun zamandır peşlerinde oldukları adama bir nefes kadar yakınken tek bir zayıf anlarını kollamak için her saniye peşlerindeydiler.
Sokağın belirli noktalarına sinen sisli gözler sırayla göz göze gelirken yaklaşan topuk sesleriyle bakışlarını aynı yöne dönmüşlerdi.
Bir anda bütün sokağı dolduran titreşim sesi altı kişinin telsizlerine uyarı verirken uzun sokağın her bir noktasına gizlenen bedenler hayalet misali kaybolurken genç adam sindiği duvara yaslanıp koluna taktığı küçük telsizi eline aldı.
Kulakları dolduran sert sesten dökülen tek bir cümle altı kişiyi harekete geçirmiş oldukları yerden seri adımlarla ayrılmalarına neden olmuştu.
Genç adam kulağına yasladığı telsizden dikkatini çekmezken açıkça anlaşılan emir kulaklarında çınladı.
''Keşiş Timi, hemen Türkiye'ye dönüyorsunuz."
Genç adam bakışlarını siyah kutudan çekip yaslandığı beton duvarın ardında sessizleşsen sokağa indirdi bakışlarını.
Kapanmaya yüz tutan siyah arabanın kalın kapısının önünde bedeni eğik duran ince uzun kadın bedeni yüzünü tutsaklığa tutarken ardında bıraktığı kumral gür saçları, çölden esen sıcak rüzgâr misali dolandı Samyeli'nin boynuna.
🕯️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
