"21.BÖLÜM CEZA PARADOKSU"

623 55 29
                                    


Merhaba aşkuşlarım nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve her şey yolundadır.
Büyüyoruz ve bu beni çok mutlu ediyor...
İyi ki varsınız.
Ama lütfen beğenilerinizi bizden esirgemeyin. Bu kitap benim için bir milat ve büyük bir emek veriyorum.
Hayalet okuyucu olmayalım herkes ses versin...

Yorumları ve yıldızlarımızı unutmayalım ⭐️
sizi seven yazar
🎀
-E
Bölüm şarkısı;
Melike Şahin, geri ver

Yorumları ve yıldızlarımızı unutmayalım ⭐️sizi seven yazar🎀-EBölüm şarkısı;Melike Şahin, geri ver

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"21.Bölüm Ceza paradoksu"
🕯️

belki kadar kesin
ve keşke kadar imkansız
"Ali Lidar"

Dünya hayatının keşmekeşinden insanın asıl ihtiyacını görememek büyük bir hezeyandı. İnsanoğlu bu dünyaya bir amaç uğruna, bir anadan doğarken kaderi işte o gün yazılmış olurdu. Yazılan yazgıdan ne ileri ne de geriye gidilebilirdi. Kabullenmek doğa gereği bir olguyken, kadere isyan günah sayılandı.

Aklın, iradenin erdiği vakitlerde yaşanan hayata dönüp bakıldığında arkada koca bir harabe görmek her insanın kaldırabileceği bir varoluş değildi. Sevmek sevilmek bir ihtiyaçken, o harabenin içinden uzanan tek bir eli beklemek sadece acizlikti. Fakat bu kız çocuğu o harbenin dışarıdaki gözcüsü değil, üstüne duvarlar yıkılan, evin altından elini uzatan bir kazazedeydi.

Cılız sesiyle, etraftaki paramparça tuğlalardan zorlukla çığlığını duyurmaya çalışırken, canının acısına rağmen içinde o yaşama dair bir umut yeşermişti.

Sevmek onun bu hayatta yaptığı tek doğru şeyken, sevilmemek, ihanete uğramak bu yaşamındaki tek bedeliydi.

Sevmek hak olandı o ise bu hakkı kendinde hiç bulamamıştı.

Önümdeki demir kapı yavaşça kayıp açılırken az önce konuştuğum asker geçmem için kenara çekilmiş gidişimi izliyordu.

Araba lojmandan içeri blokların önüne giderken arabanın motorunu kapatıp sağ koltukta duran tatlı tepsisini ve çantamı elime alıp, ayağımı sarkıtıp beton zemine bastım.

Topukluların zeminde çıkardığı sesler sabahın bu saatinde uyuyan insanı da uyandıracak kadar sesli çıkıyordu.

Kapatamadığım araba kapısıyla ve elimde düşmeye meyleden baklava tepsisiyle cebelleşirken kapı birinin itmesiyle kapanmıştı.

Gölge önüme düşerken karşımda üç numaraya vurduğu kumral saçlarıyla Ömer gülerek bana bakıyordu. Üstünde sivil kıyafetleri vardı.

Ayşen dün gece arayıp kahvaltıya çağırdığında benim için toplanacaklarını herkesin orada olacağını söylemişti. Herkesten kastı neydi bilmiyordum fakat, dün gece bazıları gibi bende uyuyamadığımdan bu ayrıntı gündemim de değildi.

APATE GünahlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin