"7.BÖLÜM KADER AĞI"

1K 61 8
                                    

Bölüm şarkıları;
nalan, yaralandım
güllü, sabah olmadan
çağan şengül, hiç susma

     Yıldızlarımızı unutmayalım ⭐️

     Yıldızlarımızı unutmayalım ⭐️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"7.Bölüm Kader Ağı"
🕯️

  "Zeus, kaderi temsil eden üç Moira'nın da babasıydı: Atropos, Klotho ve Lakhesis. "Kader Tanrıçaları" olarak da adlandırılan bu üç kız kardeş bir pamuk ipliğini eğirerek, ölçerek ve en sonunda da keserek, her insanın ömrünün ne kadar uzun olacağını belirliyorlardı."
Hayatın bir pamuk ipliğine ağlı olması aslında yaratıcının güldürebilirim de ağlatabilirim de demesiydi... Bir gün karşıdan karşıya geçerken tek bir anlık dalgınlığın hayatına mâl olacak. Belki yanlış bir kalpte var olman ruhunun ölmesine mâl olacak. Peki ya yanlış zamanda yanlış yerde olman nelere mâl olacaktı?

  Etrafımda dönen insanların her bir cümleleri kulağıma asılmadan geçip giderken ruhum kalbimin daraldığını anlatmak istercesine yeni nöbetlerine hazırlıyordu.

Cama vuran metalin sesi beni kendime getirirken gözlerim çatılmış kaşlarımın ardından karşısında keyif çayını içen adamı buldu.

"İçer misin?" Dalga geçermiş gibi salladığı bardağı yüzüme doğru uzatmıştı.

"Bulduğum ilk fırsatta buradan gideceğimi biliyorsun değil mi?" Başımı sinirle sallanırken beni ciddiye almamaya devam ederek çayının son damlasını dudaklarından geçirdi.

"Adım kadar eminim."Gözlerim yüzünden çekilmezken o bardağa bakarak kurmuştu cümlesini. "İyi beni bir nebze olsun tanımışsın."

"Afiyetler komutanım."

Postalları yeri dövercesine çıktığında gürültüyle başımı kaldırıp önümüzde diziler askerlere baktım.

"Sağ ol Konyalı. Rahat." Uzun boyları kantinin ışığını kısarken gözleri bana değmeden komutanlarına bakıyorlardı.

"Rahatsa bizim de bir çayımız var o zaman komutanım." Asilcan yüzünün aldığı duygu belirtmeksizin başıyla onayladığında etraftan tek tek çekilen sandalyeler bana mesafe bırakarak küçük masayı kapladılar. Önceden söyledikleri çayları masaya bir asker tarafından geldiğinde koca bedenler bana değmemek için savaş veriyordu.

Bulunduğum yerin soğukluğu ellerimi dondururken uzun bir süre önce elbisemin açıkta bıraktığı bacaklarımı hissetmeyi bırakmıştım. Komutanın bıraktığı ceket ardında kalan sandalyede gözükürken onu asla alıp bedenime geçirmeyecektim.

"Sadem Zümrüt ama siz zaten tanıyorsunuzdur." Asilcan'ın sert sesi sessizliği böldüğünde sesinin tınısında bir çeşit ima vardı.

APATE GünahlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin