18. BÖLÜM

158 16 56
                                    

18.BÖLÜM

ÖLÜM GÜNÜN KUTLU OLSUN

"Kalbe sinen kan kokusu, afla yıkanmadıkça asla çıkmaz."

Adrian'ın üzerinde "Kurtuluşlar yok oluşları hazırlar Castor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Adrian'ın üzerinde "Kurtuluşlar yok oluşları hazırlar Castor." yazan parşömen parçasını bulup, gerginlikten direksiyonu yiyecek kadar delirip, Gordland'e gelir gelmez askerlerini, Bayan Marhieln'i ve kendini toplantı odasına kapatmasının ardından üç hafta geçmişti. İlk bahar esintileri artık ağır ağır olmaktan ziyade oldukça sert bir şekilde gösteriyordu etkilerini. Gordland'ın devasa bahçesi papatyalar, meyve veren koca ağaçlar ve saniye başı biraz daha artan Lignard öğrenciler ile bezenmişti.


Üç haftalık bu süre boyunca Adrian ile karşılaşamamışlardı pek. Yalnızca 1 (bir) iş günü savaşı yönetemediği için kendine biraz fazla yüklenen Adrian haftalardır odasından yalnızca yemek yemek için çıkıyordu. Adrian'ı yalnızca yemek yerken görebilen diğer takım üyeleri ise epey bir kaynaşmıştı. Ophelia artık günlerini Claire ile birlikte Lorraine'in odasında geçiriyor, söylene söylene hep birlikte derse iniyor ve öğrendiklerinden ziyade Maiorca'nın o günkü suratsızlıkları hakkında dehşete düşürücü yorumlar yapıyordu.

Elbet yalnız kaynaşan grup kızlar takımı değildi. Brian, Henry ve Marcel artık sık sık birlikteydiler. Genellikle dışarıdaki çarşıdan bir şeyler alıp içmeyi tercih ediyorlardı. Ve Henry'nin mistik anılarını dinlemeyi...

"KABUL EDİLEMEZ!" diye haykırdı Claire Henry'e doğru. Epey dehşetli bir Ertachese oyununun ortasındaydılar. İki grup yeniden birleşmişti ve Henry neredeyse Claire'i yenmek üzereydi.

Evet. İlk defa oynamasına rağmen.

"Hayayattt." diye kükredi. "Alırım taşını. Oppenx düştüü."

Oyun satrança benzer bir oyundu ancak detaylı düşününce pek bir alakası yoktu. Taşlar oyun tarafından iki oyuncuya rastgele dağıtılıyordu. Her oyunda taşların gücü değişiyor, bambaşka bir hal alıyordu. Tamamen şansa kazanılan bir oyundu. İstediğin taşı ileri koyduğunda rakibin de aynı şekilde bir taş seçip üstüne koyuyor, taşların güç puanları açığa çıkıyor, kimin gücü fazlaysa o, rakip taşı alıp kendi bölmesine zevkle diziyordu.

"Wardiev her zaman güçlü olurdu." diye mırıldandı Claire. Adı Wardiev olan taşın üzerinde yazan dört sayısına ve Henry'nin taşının üzerinde yazan beş sayısına bakarak bıkkınlıkla göz devirdi.

"Bir Ryxe'e yenildiğine inanamıyorum."

Henry kahkaha attı. "Şansım yaver gitti, acemi şansı diyelim. Yoksa sen beni her türlü yenerdin Claire."

Claire umutsuzca ofladı. "At hadi. Son taş."

Henry etrafında büyük bir ilgiyle onu seyreden can kardeşleri Brian ve Marcel'e baktı cilveli bir öz güvenle. Brian oldukça ciddi bir halde Henry'nin taşlarına bakıyordu. Marcel ise dudaklarını kemiriyordu.

SOY ADI TUTULMASI | DÜZENLENİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin