Karanlık kolidorun bir köşesine geçip öylece oturdum. Kötü hissediyordum o başka kadına dokunurken benim canım acıyordu. Tamam bir katil olabilirdi benden nefret ediyorda olabilirdi ama yaşadıklarımız gerçekten çok güzeldi.
Gözlerimi açığımda etrafım karanlıktı nasıl buraya geldiğimi anlamaya çalışırken Regulus'un yanından ayrılıp buraya geldiğimi hatırladım. Ayağa kalkarak ortak salona ilerledim. "Samantha!" Pansy'nin sesini duyunca bıkkınlıkla bir nefes verdim ve ona döndüm. "Ne istiyorsun?"
"Theodore ve Tom düello yapıyorlar"
"napabilirim?" ortak salona ilerlemeye devam ettiğimde arkamdan seslendi. "Theodore'u öldürücek" olduğum yerde durdum. Bu kişi Theodore'da olsa ölmesine izin vermezdim. Yanından geçip giderek bahçeye çıktım. Tom Theodore'a durmadan büyü yapıyordu fakat Theodore engellemekle yetiniyordu. Asamı kaldırarak "expelliarmus" diye mırıldandım Tom ve Theodore'un asaları ellerinden fırlarken
yanlarına ilerledim. İksininde gözleri benim üzerimdeydi "çocukca davranıyorsun Theodore" Theodore'un yanına yaklaşıp bunları söylediğimde kaşlarını çattı. Tom'a dönerek "ama sen dahada çocukça davranıyorsun sen bir zavallısın" Tom yumruğunu sıkarken yüzüme geçirmek istiyor gibiydi. Yanına ilerledim. "Bana mı vurucaksın Riddle?" gülümsemeyi keserek yüzüme ciddi bir yüz ifadesi yerleştirdim. "O elini kırarım" kolumu sertçe tutarak sırtımda sabitledi ve beni ağaca yasladı. Kulağıma değen dudaklarını kışkırtıcı bir şekilde hareket ettirdi ve konuşmaya başladı. "Ölmek mi istiyorsun Grindelwald? sence gücün bana yeter mi?" dişlerinin arasından kulağıma fısıldarken oldukça sinirliydi. "Düşündüğünden daha güçlüyüm Riddle senin gücün asadan ibaret" yanağım ağacın pürüzlü bölgesine sürttüğü için canım acıyordu. Tom beni ağaca dahada bastırdığında gözlerimi kapatarak acıya dayanmaya çalıştım. Piç herif yüzümü mahvetmişti! "şuan neden kaçamıyorsun peki?" ayağımı gelişi güzel bir şekilde savurduğumda bacak arasına gelmiş olucaktı ki hafif bir inlemeyle geri çekildi. Tom küfür ederken yanağımdan akan kanı elimle sildim ve yanına ilerledim. "Ayağını denk al Riddle!""seni öldürücem Grindelwald!" üzerimi düzelterek arkamı döndüm ve okula ilerledim. Theodore'un ve Pansy'nin bakışları sinir bozucuydu.
Odama çıktığımda yanağımı temizledim ve acemice bir pansuman yaparak saçlarımla kapattım. Yüzüm böylede güzeldi fakat yaranın görünmesini istemiyordum.
Odamda tıkılıp kalmaktan sıkıldığım için büyük salona indim. Başımın dönmesiyle olduğum yerde durdum ve tutmaya çalıştım fakat etrafımda tutunabiliceğim bir yer yoktu. Yere düşmemek için çabalarken gözlerimin kararmasıyla daha fazla dayanamadım ve yere düşerek başımı soğuk zemine çarptım. Etrafımdaki sesleri duyabiliyordum fakat gözlerimi açamıyordum. "Samantha!" Theodore yanaklarımı tutarak adımı haykırırken arkadan duyduğum ses kalbimin hızlanmasına yetmişti. "Noldu ona?" Tom'un sesi soğuktu ama tanıdığım kadarıyla korkmuştu. "Bence birşeyi yok" Pansy'nin söyledikleri öfkelenmeme yetmişti.
Gözlerimi sonunda açabilmiştim. Etrafımda toplanan insanlara göz gezirdiğimde Tom'da vardı fakat uyandığımı görür görmez uzaklaştı. Theodore korkmuş görünüyordu "iyi misin?" diye sorunca başımı salladım. Theodore'un endişesini görünce ona tekrar şans vermem gerektiğini düşündüm. Tom'dan daha çok o benim sevgimi hak ediyordu Tom Riddle hiçbirşeye layık değildi. "Teşekkür ederim Theodore" kaşlarını çatıp yüzüme anlam veremiyerek bakarken ona yaklaştım ve dudaklarına öpücük kondurdum. Evet bunu herkesin içinde yapmıştım. Geri çekilmek üzereyeken Theodore izin vermedi. Beni kendine çekerek öpmeye başladığında insanların bağrışmalarını duyabiliyordum. Theodore geri çekildiğinde ayağa kalktı ve elimi tutarak benide kaldırdı. "Bu ne içindi?"
"Beni sevdiğin için" bakışmamızı bölen Tom olmuştu hiç düşünmeden Theodore'un boğazına yapışınca bir süreliğine öylece izledim fakat durucak gibi değildi onu öldürene kadar boğmayı planlıyor gibiydi asamı ensesine sertçe bastırdığımda sonunda elleri gevşemişti. "Ona dokunma!" Tom ellerini Theodore'un boğazından çektiğinde Theodore yere düşerek nefes almaya çalıştı. Tom ise bana dönerek öldürücü bakışlarını bana çevirdi elimdeki asayı tek seferde aldığında yutkundum. "Senden korkmuyorum" Tom sakince üzerime yürüdüğünde korkuyordum. Çünkü korkunç bir insandı ve beni çok korkutuyordu. Beni kolumdan tutarak peşinde sürükledi bunu kolayca yapabiliyordu. Büyük salondan çıktığımızda boş olan her hangi bir kolidora girerek beni duvara yasladı. Tam olarak yasladı denmez resmen beni duvara çarptı!
"Napıyorsun ya sen!?" bağırarak sorduğum soruyu umursamadan bir elini başımın üzerinde duvara sabitledi. "Yapmamalıydın" gözlerindeki öfkenin altında bir hüzün vardı. Onu öpmemi beklemiyordu ve ben bunu onun karşısında yapmıştım. Canını acıtmıştı. Bir katile göre fazla duygusaldı. "Neden? belkide ondan hoşlanıyorum belkide vücudumdaki izlerini Theodore silebilir"
"sus! o lanet çeneni kapat!" duvara yumruk attığında resmen benim canım acımıştı. "Parkinson'un dudaklarını öperken bende böyle hissetmiştim" Tom yüzüme yaklaştı "dayanamıyorum kadın! benden uzak olmanı istemiyorum! artık sabrım kalmadı!" dudaklarımı öptüğünde bir karşılık vermedim. Geri çekilmiyordum çünkü beni sıkıştırmıştı. Öpücüklerine bir karşılık vermemek için kendimi zor tutuyordum fakat bu fazla uzun sürmedi. Ona yenilerek karşılık verdim. Yanaklarını nazikçe okşarken dudaklarını öpüyordum benim aksime onun öpücükleri vahşiydi.
Geri çekildiğinde sustuk. Dakikalarca öylece bekledik ne beklediğimizi bilmeden sadece bekliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑙𝑜𝑣𝑒 𝑡𝑟𝑎𝑛𝑠𝑓𝑜𝑟𝑚𝑎𝑡𝑖𝑜𝑛
Fanfiction"gülüşün" "ne varmış gülüşümde?" uzun süre gözlerime baktı ve düşündü. "hayat..." - a Tom Marvolo Riddle fiction.