5. BÖLÜM: BEŞ ŞÖVALYELİ EVİN BİRİCİK PRENSESİ

94 10 0
                                    

2024, Asi Gökçe Tengiz.

Ulcay'ı çadırıma götürüp uyumasını bekledim. O uyuduğunda ise çadırdan çıktım. Gurur ve Falaz abi ile karşılaştım. İkisinin de gözleri bana dönünce başımla selam verdim. Yüzlerinde ki maskeleri yine yerli yerindeydi.

"Uyudu mu?" Diye sordu Gurur.

"Evet. Siz kardeşi hakkında bir şey buldunuz mu?"

"Zıpkın ile Afşın ilgilenecek o konuyla, kızın kardeşini en kısa sürede bulacağız. Büyük ihtimalle kızın kardeşini henüz çocuğu olmayan asker ailelerinin yanına verecekler ve kendi silahları haline getirmek isteyecekler."

Yutkundum. "Bir şey olmaz değil mi? Onlardan alabiliriz yani çocuğu?" Dediğimde ikiside beni onayladılar.

"Halledilemez mesele değil. Ancak Türk askerinin bunu yaptığını bilirlerse eğer savaş bize de sıçrar. Gerçi Çin'in onca yaptırımdan sonra bir ülkeye daha savaş açmaya cesareti olur mu bilinmez. Yine de biz temkinli hareket edeceğiz. En son görevde olduğu gibi Moğolistan askeri ile iletişimde olmakta fayda var."

"Anladım." Dediğimde Gurur'a döndüm. "Ulya ile konuştun mu?"

"Hallettim." Dedi sadece.

Falaz abi ona baktı. "Yine ne oldu da girdiniz birbirinize?"

Hafifçe güldü Gurur. "Abilik yaptım diyelim."

"Çok gitme üstüne. Bırak ne yapıyorsa yapsın, kötü bir şey olursa o zaman müdahale ederiz. Böyle onunla aranı da açıyorsun, gerek yok."

"Öyle yapacağım." Dedi Gurur. Bunun üzerine Falaz abi hayatımda ilk defa onda gördüğüm bir tepkiyi verdi: Şaşkınlık.

"Ciddi misin lan sen?" Diye sorduğunda kıkırdadım. Cidden beklemiyordu.

"Ciddiyim." Dedi Gurur'da benim gibi gülerek.

"Kim kırdı oğlum senin inadını?" Dedi Falaz abi. Gurur'un bakışları beni bulunca dönüp bana baktı. Sonra bir anda her şey normalleşmiş gibi yüzünden şaşkın ifadesini silip başını iki yana salladı. "Anlaşıldı."

Ve hemen ardından bir silah patladı. Silah sesi kulağımı aşındırırken Falaz abi bir anda kolumu tutup beni arkasına çekti. Gurur belinde ki silahı çıkarıp bizim önümüze geçerken görüş açım kapandı.

Ancak kulaklarım Gurur'un ağzından o ismi duyduğunda kalbim yerinden çıkacak gibi hissettim. Ulya. "Ulya!" Falaz abinin bedenime sarılan kolları gevşedi. Başımı onun kolunun ardından uzatıp Gurur'un koştuğu yere baktım.

Ulya'nın geriye savrulan bedenini, Ayvaz abinin önlüğünde ki kanları gördüm. Bir anda tüm askerler Alan'ın girişinde ki hareket eden o araca sıkmaya başladılar. Ulya'nın geriye savrulan bedeni Gurur'un kocaman kollarının arasında kaldı.

Maskesine rağmen Gurur'un tüm acısını hissedebiliyordum. Onca mesafeye rağmen ona yalvarışları kulaklarımdaydı. "Ulya! Ulya aç gözlerini abim, bana bak Ulya, yalvarırım bana bak abim."

"Ulya!" Falaz abi koşarak o tarafa ilerlerken çaprazdan çıkan Devran'da o tarafa koştu. Ayvaz abi hâlâ aynı şekilde duruyor, kanlar içinde kalmış kardeşine bakıyordu. Sanki üzerinde bir şok vardı ve bunu atlatamıyordu.

Yutkundum. "Ulya." Diye fısıldadım. Kalbime kocaman bir fil oturmuş ve tüm duygularımı, tüm acımı ezip geçmişti sanki.

"Ulya'm," diyen Gurur'un sesi hala kulaklarımdan silinmiyordu. Askerlerin silah seslerinin arasında ağır bir melodi gibiydi sesi. "Uyan abim, uyan, yalvarırım..."

ATEŞ BÖCEĞİ İLE ALAŞAFAK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin