Sabah kalkmış, üstümü giyinmiş, test kitaplarımı çantama koymuş ve evden çıkmıştım. Ben kaltığımda ne Yeonjun uyanık oluyordu ne de annem. Annemin uyanık olmaması iyiydi tabii. Evden çıktığımda karşı daireden çıkan Ryujin'i fark ettim. Göz göze geldiğimizde gözlerimi kaçırıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Ondan önden gidersem konuşmak zorunda kalmazdık.
Dün beni görmüştü ancak odamın perdelerini kapadığım için dahasını göremedim. Acaba hakkımda ne düşün müştü? Aslında düşüncelerini bana söylemişti ama bir şeyi çok merak ediyordum. Bana acımış mıydı? Diğerleri gibi para teklifi ya da polise gitmek için yalvaracak mıydı? Belki de umursamamıştı. Bunları düşünmek istemiyordum. Zaten yeterince sorunum vardı bir de buna kafa yormak... İnsanı delirtiyordu.
Sokakta yürürken arkamdan gelen adım seslerini duyabiliyordum. Büyük ihtimalle oydu. Ancak yanıma gelmiyordu, benim için iyiydi tabii ama aklımı kurcalamıuor değildi. Benden korkuyor muydu yoksa? Ah, tanrım! Neden ben, gerçekten neden ben?
Okula geldiğimde şikayet etmediyi bırakıp sınıfa çıktım. Sırama oturdum ve test kitabımı çıkarıp soru çözmeye başladım. Bugün 50 soru edebiyat çözmem gerekiyordu. Edebiyatı seviyordum ama açıkçası biraz sıkıyordu. Benim ilgi alanım müzikti. Tabii bunu anneme asla söyleyemezdim yoksa beni öldürürdü. Ben test çözerken sınıfa Ryujin girdi. Çantasını kendi sırasına fırlatıp sınıftan geri çıktı. Onu pek umursamadan test çözmeye devam ettim. Derse 10 dakika vardı ve 6-7 soru çözerdim.
***
İngilizce dersine girmiştik ve biraz sıkıcı geçiyordu. Hoca sınıf içi kurallarından bahsedip duruyordu. Buna zaten uyuyorduk, niye tekrarlama gereği duyuyordu ki? Sıraya kafamı koymuştum ki hoca sandalyesinde kalktı ve sınıfa göz gezdirdi. Ve de o lanet cümleyi söyledi.
"Hadi biraz değişiklik yapalım!"
Değişım.
En sevmediğim şeylerden biriydi. Değişimden nefret etmişimdir. İnsanların değiştiğini biliyorum ama buna inanmıyorum çünkü insanlar özünde neyse odur. İster tarzlarını değiştirsinler, ister saçlarını kesip boyasınlar onlar hala odur. O anılara sahiplerdir, ne yapsalarda anılardan kurtuluş yoktur. Özellikle akılda kalıcı olanların.
"Yeji orta sıraya geçer mısın? Minjun ile yer değiştirin."
Tanrım yine mi! Neden beni Ryujin'in yanına yakınlaştırıp duruyorsun? İsteksizce eşyalarımı toplayıp Minjun ile yer değiştirdik. Sıraya sinirle oturmuş ve Ryujin'in yüzüne bile bakmamıştım. Zaten o da memnun gözükmüyordu halinden. Hoca birkaç kişinin daha yerini değiştirirken bende üçüncü testimi çözüyordum. Ryujin ise sıraya yayılmış uyumakla meşguldü. O uyandığında sıra da yer açılmıştı. Bunu fırsat olarak kullanıp sıraya biraz da ben yayıldım. Ryujin uykulu gözleri etrafına baktı. Ardından bakışları bana döndü, en azından bakışlarını hissediyordum.
"Neden test çözüyorsun?"
Bana söylediğini anladığımda ona doğru döndüm.
"Çünkü üniversiteye gireceğim."
"Üniversite o kadar önemli mi?"
"Elbette!"
"Bence insanların sınavlarını bu kadar önemsemesi saçma. Tamam, elbette notları yüksek olmalı ama senin gibi abartan insanlar ... Yani diyelim ki üniversiteyi kazanamadın, o zaman ne olacak?"
Dediklerini düşündüm ve az da olsa haklı olduğunun farkına vardım. Ancak sınavları ya da akademik başarıyı kafama istemsizce takıyordum.
"Büyük ihtimalle ya sokakta yaşarım ya da önümüzdeki seneye hazırlanırım."
Ryujin gülerek kafasını iki yanına salladı ve geri uykuya daldı. Onun böyle olduğuna inanamıyordum. Ailesi nasıl bir şey demezdi? Peki ya geleceği için hiç mi ilgilenmiyordu? Sorguluyordum ama bazen onun gibileri kıskanıyordum. Bende onlar gibi umursamaz ya da rahat olmak istiyordum. Geçici bir süre olsa bile...
***
Öğle yemeğinde herkes yemekhanedeydi. Bende tek başıma sıraya girmiş, yemek alıyordum. Yiyeceğim kadarını tabağıma doldurduktan sonra boş bir masa bulmaya çalıştım. İmkansız gibi gözüksede boş bir tane bulmuştum. Pencerenin yanında köşede bir yerdeydi. Hızlıca oraya yürüyüp oturdum. Yemeğimi keyifle yerken gözüme orta masalarda oturan sarı, uzun saçlı bir çocuk takıldı. Gözleri diğerlerine göre daha çekik, kaşları açık kahveydi. Gûlerek yemeğini yerken yanındaki çocuktanda gözlerini ayiramıyordu.
"Ne o? Hyunjin'den mi hoşlanıyorsun?"
Yanımdan gelen sesle hızla önüme döndüm ve benimle konuşan kişiye baktım. Ryujin'di. Elindeki tepsi ile tepeden bana bakıyordu.
"Ne alakası var?"
"O çocuk iki kere sınıfta kaldı, senden büyüklere bulaşma derim."
"Bak, ondan hoşlandığım falan yok, tamam mı?"
"Yalancı."
Ryujin yüzünde aniden beliren öfkeyle elindeki tepsiyi kafamdan aşağıya boşalttı. Saçım, üstüm, kollarım hatta bacaklarıma yemek ve yağ bulaşmıştı. Şaşkınca hızla ayağa kalktım ve sanırım yağ sayesinde yanan bacak ve kollarıma baktım. Sıcak yemek üstûme geldiği için yanmış ve fazlasıyla acımıştı.
"Ops, özür dilerim. Elimden kaydı."
Ona tiksinircesine baktım ve hızla yemekhanede çıkıp lavaboya gittim. Peçete alıp üzerimdeki yağı ve yemekleri temizlemeye çalıştım. Berbat gözüküyordum. Ryujin keşke senden intikam alabilseydim!
Sinirle üstümü temizlerken kapı açıldı. Kumral, uzun boylu ve yapılı bir çocuk girdi. Burası kızlar tuvaletiydi, ne işi vardı?
"Sanırım yanlış geldiniz."
Gülerek kapıyı arkasından kapattı ve kilitledi. Ne yaptığını anladığımda adımlarım geri geri gitti. Korkarak karşımdaki bedene bakıyordum. O da bana sırıtarak geliyordu.
"Korkma bebek, sana yardım etmeye geldim."
Sırtım duvarla birleştiğinde duvarın soğukluğunu bile hissedemedim. Korkudan terliyor ve titriyordum. Çocuk bana iyice yaklaştı ve okul formamın düğmelerini açmaya başladı. Korkudan bir şey yapamıyordum, hareket dahi edemiyordum. Okul formamı açtı ve gömleği üzerimden çıkarttı. Gûlerek bedenimi süzdûğünde gözyaşlarımı tutamadım. Eliyle göğsümü sıktı. Ardından daha da yaklaştı ve o iğrenç ağzıni her yere sürdü. Bense hiç bir şey yapamadım...
Yeni bölûmmm
Ryujin biraz oruspuluk yapiyo gibi
Oy vermeyi unutmayınnnn 🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me // ryeji
Fanfictionyeni bir liseye başlayan Yeji kendi kafasındaki bir kızla tanışır. İkili iyi bir arkadaş olsada arkadaşlıktan farklı boyuta yükselirler ama yukselişle acilarıda ikiye katlanır...