0.9

154 24 9
                                    

Saat ilerliyor, zaman çabucak geçiyordu. Yelkovan, akrebin önüne geçiyor akrep ise yelkovanı yakalamaya çalışıyordu. Hiç kavuşamayacaklarını bildiği halde. Sadece bir kaç kez bir araya geliyorlardı fakat o da sadece bir dakika sürüyordu. Bizim bir araya gelmemiz sadece 45 saniye sürmüştü çünkü ben yelkovanı yakalamaya çalışan saliseydim. Ve biliyordum ki onu hiç yakalayamayacaktım...

Revirden çıkıp basamaklardan indim teker teker. Bundan sonraki derslere girmeyecektim. Cebimden kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktım. Öğle arasından sonra kızlar beni revire götürmüş ve sakinleşmeme yardımcı olmuşlardı. Sürekli ne olduğunu sormuşlar, anlatırsam rahatlayabileceğimi söylemişlerdi ancak ağzımı bıçak açmadı. Rahatlamak mı? Böyle bir konuda insan nasıl rahatlardı ki? Her zaman kendini kirli hissetmenin nesi rahatlatıcıydı?

Okul bahçesinden çıkıp durağa ilerledim. Eve gidemezdim yoksa annem kızabilirdi. Okuldan sonra psikolog randevum olduğunu söylemişti o yüzden bana gönderdiği adrese gidecektim. Gerçi daha çok erkendi ama belki biraz gezer, kafa dinlerdim. Otobüsün gelmesini beklerken telefonum titredi. Açıp baktığımda bilinmeyen bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.

+544***

Nerdesin?

Siz
Kimsiniz?

544**
Benim, Ryujin.

+544 kişiyi "Ryujin" olarak kaydettiniz

Siz
Duraktayım.

Ryujin çevrimdışı olduğunda çatılı kaşlarımla ekrana baktım bir süre. O sırada otobüsüm gelmişti. Durakta durmasını bekleyip öğrenci kartımı çıkardım. Otobüs durakta durup kapısını açtıgında binerek kartımı okuttum. Kartımda az da olsa bakiye vardı. Ben boş olan bir yere geçerken otobüse birinin daha bindiğini gördüm. Koşmaktan yorulmuş ve terlemişti. Kartını basıp yanıma geldiğinde şaşkınca ona bakıyordum. Neden gelmişti? Ne yapıyordu burada? Yanımdaki boş koltuğa oturup çantasını kucağına koydu.

"Ne yapıyorsun?"

"Geziye çıkıyorum."

Bir şey söylemeye halim kalmamıştı bu yüzden susarak camdan dışarıya baktım. Aynı zamanda kulaklığımı kulağıma takmış müzik dinliyordum. Kulaklığımın teki kulağımdan çıktığında şaşkınca Ryujin'e döndüm. Ne yapıyordu böyle? Amacı neydi, eğlenmek falan mı? Bir soğuk bir sıcak yapmasının anlamı neydi ki? Benimle bir oyuncak bebek gibi oynamadı canımı yakıyordu artık. Onun için eğlence aracı değildim ben, istediği gibi davranamazdı bana. Arzularımın ya da duygularımın önüne geçemesemde en azından hareketlerimle onu durdurmalıydım. Eğer durduramazsam karadelikte kaybolmuş olacaktım.

"TV girl ha?"

"Amacın ne?"

Direkt olarak sormuştum. Ani gelen bir cesaretle soruvermiştim işte. Umursamıyordum ki artık onu, en azından bu sefer.

"Ne amacı?"

"Bana bir iyi bir kötü davranıyorsun ve bu sinir bozucu bir şey. Ne istiyorsun anlamıyorum."

Ryujin gülerek taktığı kulaklığı kulağından çıkarıp elinden bıraktı. Ardından saçlarını tek eliyle önden arkaya atarak bana döndü.

"Sana hiçbir zaman iyi davranmadım ben. Neden geldiğimi merak ediyorsundur herhalde, hım?"

Yavaşca kafamı salladım. Kafamı hareket ettirmem bile mucizeydi aslında çünkü ilk cümlesi o kadar acıtmıştı ki sanki kalbimden okla vurulmuştum. Boğazıma oturan yumru yutkunmamı engelliyordu, gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba sarf ediyordum. Onun önünde aptal gibi ağlamak istemiyordum. Beni sevdiğini sandığım için aptal gibi gözükmek istemiyordum gözünde.

"Buraya gelme amacım haftaya Yuna'nın doğum günü olması, hediye bakmak için yani."

Gözlerimin dolmadına engel olamazken boğazıma oturan yumru daha da bir acıtıyordu sanki. Gözlerimi ondan çekip camdan dışarıya çevirdim. Elimle oynadığım kulaklığın tekini de kulağıma geçirip yolu izledim.

Aptal olma Yeji.

Aptal olma Yeji.

Aptal olma,

Kanma böyle şeylere Yeji.

***

"Hoşgeldin tatlım, adın neydi?"

"Yeji, Hwang Yeji."

"Pekâlâ Yeji, anlat bakalım. O günü anlat, neler hissettiğini anlat."

Psikolog direkt olarak konuya girmişti. Oysa ben saatlerdir kapıda ona neler söyleyeceğimi düşünmüştüm. Ryujin'in aksine hediye bakmak için değil sağlığım için gelmiştim buraya.

"O gün... Öğle arasında üstüme yemek döküldüğü için tuvalete üzerimi temizlemeye gitmiştim. Daha sonra ise... O çocuk geldi. İlk önce yanlış girdi sandım ama hayır, doğru gelmişti. Üzerime yürümeye başladığında...."

Daha fazla konuşamamıştım çünkü otobüste oluşan yumru tekrardan kendini belli etmişti. Neden sıkıyordu beni? Bıraksaydı da anlatsaydım. Belki kurtulurdum bu lanetten, rüyalarıma bile konuk olan o lanetten kurtulurdum belki.

"Tamam, sakin ol. O an neler hissettin?"

"Ben... Korkmuştum. Korkudan kıpıldayamamıştım, nefes bile alamamıştım o an.  Sadece tek isteğim kurtulmak olmuştu."

Psikolog bir şeyler not alırken benim gözümde yine o gün canlandı. O iğrenç ve lanet gün... Tanrım yapamayacaktım! Gözlerimin dolmasına ardından da gözyaşlarımı serbest bırakmaya izin verdim. O güne dair ufakta olsa bir şeyi hatırlasam gözlerim doluyordu aniden. Çünkü mahkumdu bu bataklığa ne yapılırsa yapılsın kurtulamayacaktım. Psikolog bahaneydi benim için lanet ise gerçek..

Yeni bölümmm

Biraz uzun bir ara oldu ve diğer bölümde uzun bir aradan gelir büyük ihtimalle çünkü sınav haftam başlıyor💀🥲

Oy vermeyi unutmayınnnn 🫶🫶🫶

love me // ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin