Okulun ilk gününe dönmüştüm sanki tekrardan. Revirde yine Ryujin ile birlikte sessizlikle hemşireyi bekliyorduk. Odadaki tek sessizlik her zamanki gibi saatti. Zil çaldıktan birkaç dakika sonra hemşire revire girdiğinde beni görmesiyle şaşırmıştı. Elindeki dosyayı masasına bırakarak yanıma geldi. Önce Ryujin'e bir bakış attı ardındanda bana döndü.
"Fazla sakar olmalısın Hwang ya da reviri fazla mı seviyorsun?"
Gülerek hemşireye döndüm. "Şans benden yana değil." Dediğimde o da gülerek uzattığım ayğıma baktı. Ayyakabımı çıkarıp beni yatırdı. Çorabımı sıyırıp burkulan bileğime dokunduğunda canım acımıştı. Refleks olarak hemşirenin elini tuttuğumda gülümseyip ilaç kutusuna ilerledi. Gözlerim Ryujin'e kaydığında kaşık kaşlarla bana bakıyordu. Elbette yine neye kızdığını ya da bozulduğunu anlamamıştım bu yüzden de boşvermeyi tercih ettim. Hemşire elindeki kremle tekrar yanıma geldiğinde nazikçe bileğime sürdü. Ardından sarğı beziyle sararak çorabımı geri giydirdi. Yattığım yerde doğrulup hemşireye döndüm.
"Üstüne çok basma, eve gidince buz koy. İki üç güne iyileşir."
Kafamı sallayıp ayakkabımı giydim. Yataktan inerek diğer ayağımın üstüne basmaya çalışarak yürüdüm. Ryujin beklenmedik bir şekilde bir elini bacağımın altından geçirip diğer elini de sırtıma koyarak beni kucağına aldı. Ona şaşkınca bakarken sürat ifadesini hiç bozmadan revirden çıkıp sınıfa ilerledi. Açıkçası yaptığı şeye gerçekten şaşırmïştım. Daha dün beni yağmurun altında bir saat yürüten kız şimdi ayağım acımasın diye kucağına alıyordu.
"Neden yardım ediyorsun ki?"
"İnsanlık ediyorum Hwang."
Gözlerimi devirerek omuzlarına tutundum cünkü merdivenlerden koşarcasına iniyordu. Sınıfın olduğu kata geldiğimizde yanımızdan iki erkek öğrenci geçti. Onları birkaç kez görmüştüm.
"Şu kızın bacaklara bak! Sanırsın Kendall Jenner."
Dedikleri şeyi duyduğumda kaşlarım çatılmıs ve gözlerim anında dolmuştu. Söyledikleri şeyler bana hitafendi. Ayrıca iki kere taciz edilmek... Acınası bir durumdu. Ryujin bir anda durduğunda bakışlarımı ona çevirdim. Yüzündeki öfke koridorun öbür ucundan bile belli oluyordu. Beni nazikçe yere indirip beklememi söyledi. Ne yapacağını anlamamıştım. Çocuklar merdivenden inerken Ryujin onların arkasından seslendi.
"Hey, Doshik!"
Çocukların ikiside aynı anda Ryujin'e döndüğünde benim gibi anlam veremeden ona bakıyorlardı. Ryujin işaret parmağını 'gel' anlamında ona doğru salladığında Doshik denilen çocuk ona doğru gülerek ilerledi. Elleri cebinde oldukça keyifli gözüyordu.
"Ne oldu Shin, yine ne isteyeceksin?"Ryujin gülerek beklenmedik bir anda yumruk yaptığı elini çocuğun suratına geçirdiğinde şaşkınlıkla ona bakmıştım. Dediklerini mi duymuştu acaba? Arkadaşı yardım etmek isterken Ryujin onu bakışlarıyla durdu. Acıyla yanağını tutan çocuğun yanına ilerledi Ryujin. Çocuğun yakasından tutarak, "Bir daha herhangi bir kıza sözlü ya da fiziksel taciz yaptığını duyar ya da görürsem ne bacakların kalır ne de suratın." Dediğinde çocuk çatık kaşlarla hala inat ediyordu.
"Boyundan büyük işlere kalkışma Shin."
"Lan sen akıllanmayacak mısın?"
Boyun damarları beliren Ryujin öfkeyle birkaç yumruk daha indirdi. Ryujin'in ceza almaması için onu durdurmaya çalıştım.
"Ryujin, yeter!"
Ancak beni dinlemişe benzemiyordu. Tek ayağımın üzerine basarak yanına ilerleyip omzuna dokundum. Bakışları anında bana döndü. Sakinleştirmeye çalışarak, "Tamam, yeter. Cezasını alacaktır." Dedim. Bir şey demedi, sert bakışlar atarak çocuğun üstünden kalkıp sınıfa doğru ilerlemeye başladı. Yavaş adımlarla peşinden ilerledim. Bu tür şeylere çok kızıyordu. Kim kizmazdı ki zaten? Ama bir an korkmadım değildi, neredeyse çocuğu öldürecekti. Öfke kontrolünüçobucak kaybediyordu.
***
Nihayet haftasonu gelmişti. Bugün Yuna'nın doğum günüydü ve ona sürpriz yapmak için kızlarla buluşacaktık. Yuna'nın annesi anahtarı Jisu'ya vermişti. Daha sonra da Yuna'yı oyalamak için onu alışverişe çıkarmıştı. Üzerime açık pembe, üstunde de beyaz çiçekler olan bir elbise giymiştim. Altına beyaz spor ayakkabılarımıda giyip evden çıkmıştım. Saçlarımı önden birer tutam örüp arkada birleştirmiştim. Gayet güzel olmuştu. Aşağı indiğimde Chaeryeong, Jisu ve Ryujin'i beklerken gördüm. Yanlarına gittiğimde gülümseyip onları süzdüm. Chaeryeong yeşil bir etek ve yeşil-beyaz tonlarında kısa kollu kazak giymişti. Jisu ise vücudunu saran askılı mavi bir elbise giymişti. Ryujin her zamanki gibi günlük giyinmişti, yine de güzeldi.
Yuna'nın evine gidip her şeyi hazırladıktan sonra Yuna ve annesi eve geldi. Jisu'nun elinde pastayla beraber Yuna'nın içeri girmesini bekledik. İçeri girdiğinde şaşkınca bize baktı.
"Sürpriz!"
Yuna kocaman gülûmseyerek yanımıza geldi ve hepimize teker teker sarıldığında en son Ryujin'e sarıldı. Ryujin'den beklenmedik bir hareketle Yuna'yı kucağina alıp etrafında döndürdü. Boğazımda oluşan yumru yutkunmamı zorlaştırmıştı. Onları öyle görunce ne kadar güzel olduklarını fark ettim. Belki de hislerimden vazgeçmek en iyisiydi. Tabii o kadar kolay değildi ama onları görünce anlıyordum her şeyi...
Toprak yağmura
Kumsal denize
Ryujin'de Yuna'ya aitti...Yeni boluuum
Bı tık Yejiyi üzdüm bu bölüm ama olur öyle seyleer
Oy vermeyi unutmayınnnn 🫶🫶🫶
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me // ryeji
Fanfictionyeni bir liseye başlayan Yeji kendi kafasındaki bir kızla tanışır. İkili iyi bir arkadaş olsada arkadaşlıktan farklı boyuta yükselirler ama yukselişle acilarıda ikiye katlanır...