Okul sonunda bitmiş eve gidiyordum. Hiç istemiyordum ama okulda pek iyi değildi. Yavaş adımlarla eve doğru yürürken arkadan bana seslenen Jisu'nun sesini duydum. Onu duymamla güler yüzle arkama döndüm. Eve daha geç gitmeme sebep olacak nedenim!
Ancak tek değildi. Yanında Chaeryeong ve Ryujin'de vardı. Gözlerimi Ryujin'de çekip Jisu'ya çevirdim. En azından onun iyi biri oldugunu biliyordum.
"Jisu, selam!"
"Selam! Neden tek gidiyorsun? Evin nerede?"
"Şey, okulun asağısında oturuyorum."
Sevinçle Ryujine'e dönmüştü. Ryujin ise elleri cebinde soğuk bakışlarıyla Jisu'ya bakıyordu. Jisu ise onun kolunu dürtüp gülümsemesi gerektiğini söyluyordu. Ryujin ise onu dinleyip yapmacık bir şekilde gülmüştü.
"Ne tesadüftür ki Ryujin'de orada oturuyor!"
"Apartman ismin ne?"
Soğuk ve kalın çıkan sesiyle soru sorduğunda kısık sesle cevapladım.
"Pangunot apartmanı."
Ryujin'i gözleri hafifçe büyümüştü. Chaeryeong ve Jisu'da ağzı açık bana bakıyordu. Hala ne olduğunu anlayamadan onlara bakıyordum.
"Neden öyle bakıyorsunuz?"
"Ryujin ile aynı apartmanda yaşıyorsunuz."
Ne! Tanrım hayır! Ne günah işlemiş olabilirim ki? Neden bunu bana yapıyorsun! Söz veriyorum bir daha kardeşimi dövmeyeceğim.
"Bu... Harika."
"Değil mi!"
Jisu sevinerek zıplarken Ryujin ile aramızda garip bir bakışma gerçekleşti. Okulumdaki zorba kız ile komşu muydum? Ben ne günah işledim...
Ryujin ile beraber merdivenleri çıkarken durdu ve birden bana döndü. Tabii aniden durduğu için ona çarptım ama pek umrunda olmadı.
"Bak, seninle komşu olabiliriz ama asla arkadaş olmayacağız."
"Seninle arkadaş olmak istemiyorum."
Ryujin her zamanki yapmacık bir şekilde gülümseyip merdivenlerden çıkmaya devam etti. Aynı katta oturduğumuza ve karşı komşu olduğumuza inanamıyordum. O evine girerken ben de kapıyı çalıp, kız kardeşimin kapıyı açmasını bekledim. Sonunda kapıyı açtığında onu gülerek karşıladım. Tanrım bilki bunların hepsi senin için...
"Unnie, bugün bir tuhafsın?"
"Ne gibi?"
"Bana ilk defa ezik demeden içeri girdin. Yoksa hamile mısın?"
"Ne! Bununla ne alakası var ki şimdi?"
"Anneme söylemeyim diye, değil mi?"
"Yeonjun, ölmek için hala gençsin."
"Tamam be!"
Göz devirerek odama gittim. Çantamı koydum ve üstümü değistirdim. Saçlarımı aşağıdan toplayarak rahat olmaya çalıştım. Ardından annemin yanına, mutfağa, indim. Annem mırıldanarak akşam yemeği için hazırlık yapıyordu.
"Merhaba anne."
"Demek döndün."
Annem dudaklarındaki tebessüm ile bana döndüğünde gözleri direkt olarak alnıma odaklanmıştı. Tanrım şişliği görmüş olmalıydı! Elindeki bıçağı bırakmadan üstüme doğru yürümeye başladığında yavaştan korkmaya başlamıştım. Annem kızdığı zaman hiç iyi olmuyordu.
"Seni okula oyun oyna, oruspuluk yapasın diye mi yolluyorum ben! Emeklerime yazık be! Sen anca erkeklere sürtün zaten!"
"Anne... Yanlış anladın..."
"Yanlış anladım öyle mi? Bu alnının hali ne? Boynunda da var mı!"
Gözyaşlarımı tutamamaya başlamıştım. Annemin bıçak tuttuğu eli havalanmaya başladığında korkarak gözlerimi kapattım. İçeriye Yeonjun girdiğinde gözlerimi açmış ve ona bakmıştım.
"Anne..."
Annem bakışlarını benden çekmiş, üstünü düzeltmiş ve sakin bir şekilde Yeonjun'a dönmüştü. Onu daha çok seviyordu. Hatta tek çocuğu oydu. Ben sadece bu evdeki hizmetçiydim. Bana tek iyi davranan Yeonjun'du.
"Efendim oğlum?"
"Acaba meyve soyabilir mısın?"
"Elbette."
Annem bana "çık şuradan" der gibi bir bakış attı. Ona uyarak hızlıca odama gittim. Yatağıma uzandım ve korkudan mıdır bilmiyorum ama düzensiz nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Kapı çaldığında hiçbir şey demedim. Yine de gelen kişiyi biliyordum. Kapı yavaşça açıldı ve tekrardan kapandı. Adım sesleri hemen yanımdaydı. Yanıma oturarak eliyle sırtımi okşadı ardından da saçlarımı okşadı.
"Sakin ol unnie. Ben senin yanındayım."
"Benim yanımda olma Yeonjun yoksa sanada benim gibi davranırlar."
"Hayır... Ben senin gibi olmak için canımı bile verirdim."
"İntihar için küçük yaştasın."
"Bu intihar değilki... Sen güzelsin, zekisin, çevren var ve de dışarı çıkabiliyorsun."
"Biliyor musun Yeonjun, keşke bende senin gibi dışarı çıkamasam da annem bana sana baktığı gibi baksa."
Yeonjun bir şey demedi ve bana sarıldı. Uzun bir süre boyunca sarıldı. O sırada ağlayabildiğim kadar ağladım. İçimdeki tüm üzüntüyü dışıma attım. Ancak bir süre sonra benden ayrıldı.
"Annem dediki 2 saat boyunca test çözme cezan varmış."
Derin bir nefes alıp kafamı olumlu anlamda salladım.
"Tamam, sen çıkabilirsin."
Yeonjun son kez bana sarılıp odadan çıktı. Birkaç dakika bosluğa baktım öylece. Ardından dağılmış saçlarımı tekrar toplayıp ayağa kalktığımda karşıdan bana bakan Ryujin ile göz göze geldik. Tanrım, benden ne istiyorsun ki? Odalarımızın karşılıklı olmasına inanmıyorum. Hepinizden nefret ediyorum!
Yeni bölümmmm
Biraz bunaltıcı bir bölüm oldu kb✊
Oy vermeyi unutmayınnnn
🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love me // ryeji
Fanficyeni bir liseye başlayan Yeji kendi kafasındaki bir kızla tanışır. İkili iyi bir arkadaş olsada arkadaşlıktan farklı boyuta yükselirler ama yukselişle acilarıda ikiye katlanır...