1.3

145 25 25
                                    

Lavabodan çıktıktan sonra Jisu ile karşılaştım. Kızarmış burnumu çekerek gülümsedim. O ise salona doğru bir bakış atıp elimden tuttu ve banyoya sürükledi. İkimizde içeri soktuktan sonra kapıyı kapattı. Konuşması için ona baktım. Lavaboya yaslanıp bana baktı.

"Ryujin'den mi hoşlanıyorsun?"

Ne! Çok mu belli ediyordum? Nasıl öğrenmişti ki kimseye de söylememiştim. Gerçi bu Jisu'ydu böyle şeyleri hep anlardı. Gözlerimi ondan çekip başımı aşağı eğdim ve ellerimle oynamaya başladım. Ona doğruyu söylemeli miydim?

"Ne alakası var..."

"Yeji!"

Derin bir nefes alıp kafamı salladım. Jisu'nun yüzüne bakamıyordum çünkü utançtan yerin dibine girecek gibi hissediyordum. Acaba arkadaşından hoşlandığım için benden nefret mi ediyor?

"Seni destekliyorum,"

Ağzından çıkan kelimeyle bakışlarımı ona çevirdim. Gülümseyerek bana bakıyordu. Bende ona karşı gûlümsediğimde devam etti.

"Ama dikkat et, bilirsin Ryujin biraz... Çapkın."

Gülerek kafamı salladım. Arkadaşları bile farkındaydı. Jisu'nun beni desteklemesi ve beni anlaması içimi yumuşatmıştı. Beklenmedik bir hamleyle ona sarıldım o da kollarını belime doladığında içimden ona teşekkür ediyordum. Ayrıldıktan sonra önde ben arkada o olmak üzere lavobodan çıktığımızda Ryujin ile karşılaşmıştık. Kollarını göğsünde birleştirmiş bize bakıyordu. Ama benim aklımda konuştuklarımızı duyma ihtimali vardı.

"İkiniz ne yapıyorsunuz?"

Dudaklarımı aralamışken Jisu önüme geçip kolunu omzuma atmıştı. Ardından alaycı bakışlarıyla, "Sana ne? Çok meraklı olmaya başladın sen!" Dedi. Ardından gülüp salona ilerlediğinde bende onunla yürümüştüm. Ryujin'in bakışlarını üzerimde hissediyordum ama dönüp bakmadım. Biraz da o meraklanmalıydı. İçeri geçtiğimizde Chaeryeong ve Yuna çoktan pastalarını bitirmişti. Ayakta fazla kaldığımdan burkulan bileğim acımaya başlamıştı. Bu nedenle Yuna'nın yanına oturdum. Gülümseyerek bana döndüğünde ayağıma bir bakış attı.

"Ayağın iyi mi?"

"Evet, daha iyi."

Telefonuma mesaj geldiğinde ekranını açıp kimin yazdığına baktım. Annemin mesajını okuduğumda şokla ayağa kalkmış, kapıya foğru ilerliyordum. Doğerleri ne olduğunu anlamaya çalışarak peşimden gelirken koridorda Ryujin ile çarpıştık.

"Önüne bak- Yeji? Sen iyi misin?"

Bir şey demeden kapıyı açtım ve ayakkabılarımı giydim. Asansörün düğmesini kırarcasına basarken diğerleri de ayakkabılarını gitmekle uğraşıyorlardı. Asansör bir türlü gelmeyince merdivenlere yöneldim. Ayağımın acımasına rağmen koşarak iyiniyordum ki Ryujin beni durdu.

"Ne oldu?"

"Bırak!"

"Ne olduğunu söyleyene kadar bırakmayacağım."

Çoktan dolan gözlerimden yaşlar akmaya başlayınca burnumu çektim. Ardından yutkunarak, "Kardeşim evden dışarı çıkmış." Dedim. Ryujin anlamaz şekilde bana bakıyordu. Yeonjun'un büyük olduğunu biliyordu ama hasta olduğunu bilmiyordu. "Kardeşimin güneşe alerjisi var." Ryujin o zaman anlamıştı. Ona olayı açıkladığım an merdivenlerden inmeye devam etmiştim. Fakat ayağımın acısı bunu yavaşlatıyordu. Her şey tekrardan üst üste gelmeye başlamıştı. Merdivenlerden inerken Ryujin önüme geçip, eğildi.

"Bin."

"Ama-"

"Sadece sırtıma çık işte."

Yavaşça sırtına çıktığımda ellerini dizlerimin altından geçirip merdivenlerden inmeye devam etti. Diğerleri de çoktan bize yetiştiğinde apartmandan beraber çıkıp evin oraya doğru yürümeye başladık. Tabii yolda giderken Yeonjun'u arayıp duruyordum ama telefonu kapalı olduğundan açmıyordu. Yol boyunca etrafa baktım. Gölge olan ya da dükkanların içine ama bir türlü yoktu. Eve yaklaştığımızda telefonum çalmıştı. Hızla baktığımda Yeonjun olduğunu fark ettim. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Yeonjun! Nerdesin sen?"

Endişeli sesim tüm sokakta yankılanıyordu. Hem korkmuş hem de öfkelenmiştim. Öfkem elbette Yeonjun'a değildi. Birkaç defa evden kaçmışlığı olmuştu ve hepsi de annem yüzündendi.

"Ben dayanamıyorum artık... Annemden bunaldım, o evden bunaldım, kurallardan bunaldım!"

Ağlayan sesini duyunca bende gözyaşlarımı tutamamıştım. Onun acı çekmesini görmek beni en çok yaralayan şeydi. Ve şuanda ağlamasını duymak, özellikle de çaresizce, beni parçalıyordu.

"Yeonjun biliyorum, biliyorum acıtıyor ama lütfen bana nerede olduğunu söyle."

"Olmaz unnie, sen öğrenirsen annem de öğrenir. Sana güvenim sonsuz ama o kadına hayır, o kadına asla güvenmiyorum. Sadece şunu bilmeni istiyorum ki güvendeyim ve bir arkadaşımın evindeyim."

Bir şeyler söylemek için dudaklarımı aralamıştım ancak telefon kapandığında öylece kalakaldım. Telefon elimden düşerken Ryujin beni yavaşça kaldırıma oturtmuştu. Daha fazla ve sert bir şekilde ağlamaya başlamıştım. Yeonjun'un güvende olduğuna nasıl emin olabilirdim ki? Jisu yanıma oturup omzumu sıvazladı.

"Yeji, Yeonjun'dan bir mesaj geldi."

Uzattığı telefonumu hemen elinden alıp gelen mesaja baktım. Mesaj değildi, fotoğraftı. Yanında bir çocukla gülümseyerek fotoğraf çekilmişti. Ağladığını kızarmış burnundan ve parlayan gözlerinden anlayabiliyordum.

"Bak, o güvende."

Jisu'nun sesini duymamla ona döndüm. Hafiften dolmuş gözleriyle bana gülümsüyordu. Kendimi tutamayarak ona sarıldığımda sabah ki gibi kollarını sırtıma dolamıştı, tek fark bir eliyle saçlarımı okşuyordu. Jisu'ya sarılırken güvende olduğumu hissettim. En azından annemin yapamadığı anneliği onda buluyordum. Bu kötü bir şey miydi bilmiyordum ama onun yanında güvende hissediyordum.

Önüme biri eğildiğini hissettiğimde Jisu'dan ayrılıp önüme döndüm. Ryujin duygularını sakladığını belirttiği bakışlarıyla bana baktığında gözlerimi gözlerine çevirdim. Tek eliyle saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Ardından yanağımı okşayarak arkasını döndü.

"Hadi eve gidelim."

Tekrardan sırtına çıktım. Ellerimi boynuna doladım bu sefer. Yine ellerini dizlerimin altından geçirmişti. Başımı omzuna koyduğumda öylece yolu izliyordum. Şuan Ryujin'e sarılmak bile iyi hissettiriyordu. Keşke onu da odama çıkarabilsem ve ona sarılarak uyuyabilsem... Of Yeonjun ablama yaptığına bak.

Yeni boluuumm

Galiba yeni ryeji fici yayınlayacağım yayinlayim miii??

Oy vermeyi unutmayınnnn 🌟🌟🌟🌟🌟🌟

Yeonjun'un fotoğrafi bu daa

love me // ryejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin