Dila'yı oynayan Mila Sancak. Çocuk oyuncuların fotoğrafını prensip gereği paylaşmıyorum...iyi okumalar Tuana...
ADANMIŞ 02. SEZON 15. BÖLÜM — "KÖTÜ TOHUM" (BÜYÜK FİNAL)
BÖLÜM İÇİN ŞARKI ÖNERİSİ: FUNDA ARAR — "YAK GEL" (AlBer'in Brotherly Love'una Adanmıştır)
Bağış DemirEl - Çocukluğumun Sokakları (EgÇağ & Co.'ya Adanmış)
GökHan Kırdar – Zeynep'im ("Zeyno" Sarı'ya Adanmıştır)
24 NİSAN 2023 PAZARTESİ
Dila bebek, 23 Nisan 2023 gibi anlamlı bir tarihte doğduğu için, Kenan, kendisinin hayatta kalmasının da şerefine, 23 Nisan'dan sonraki günü, yani Pazartesi'yi, tatil yapmıştı. Ali'yi, Arap'ın attığı bir mesaj uyandırdı. "Bak," diyordu, "Yağızoğlu Koleji'nde kalsaydın, ineklik yapmayacaktın böyle Pazartesi Pazartesi..."
Oysa Ali, Karabayır'dakine ineklik gözüyle bakmıyordu. İnsanın tatil günlerinde bile o okulda olası vardı, gelinciklerle kelebekler arasında kavga—gürültü eksik olmuyordu ve Ali, hayatında ilk kez böyle kavgaların müdahili değil, seyircisiydi.
Karabayır'da, Yağızoğlu'ndaki gibi klasik formalar da kullanılmıyordu, rahat tişörtler vardı. İşte bu koyu renkli okul tişörtünü üstüne geçirdi Ali, her zaman üstünü giymekten başlardı. Pantolonu giymesi daha sıkıntılı oluyordu. Her sabah, bu pantolonu ne büyük bir zorlukla giydiğini fark ettikten sonra, iştahı da kaçıyordu, kahvaltı yapmadan evden ayrılmak istiyordu. Zaten annesi şu anda balayında olduğu için, kahvaltı öğününü atlamak da güç değildi bu aralar.
Ali, montunu üzerine çekti, dışarıda hava soğumuştu birden. Ellerini cebine attığında, bir kâğıt parçası buldu. Mektup gibi bir şeydi. Onu okumaya başladı Ali:
"Eğer, sen bu mektubu okuyorsan, ben çok uzaklarda olacağım. Bunu, Dila'nın doğduğu gün yapmak istemedim, 'Çocukcağız doğum gününde böyle acı bir olayı hatırlamasın her sene,' dedim.
Dila'ya çok iyi bakacağını biliyorum. Senin gibi sevecen bir abisi, ablasıyla annesi var. Hato'nun da öyle. Hato, artık hepinizin köpeği. Bir de Melo var tabii... aslında bu ikisi, uzun bir süre önce verdiğim bu kararımı bir türlü yerine getirememe sebeplerim, yani sorumluluklarım... ama, artık uzatmanın bir âlemi yok. Seninle son bir kez barışmaya çalışacağım, eğer sarılmamı kabul ettiysen ne ala, bu mektubu montunun cebinden bir ara çıkarıveririm. Yok, şayet, bu son teşebbüsüm de haybeye gittiyse, benim için yaşamanın bir anlamı kalmamış demektir...
Madem itiraf ediyoruz yine... buraya not düşeyim, Ege'nin annesini ben çağırdım İstanbul'a. Efe amca sayesinde kendisine ulaşmak -ve Egelere ulaştırmak— zor olmadı. Ben Ege'ye göz—kulak olmaktan çoktan vazgeçtiğim için, 'Artık bu görevi asıl sahibine devretmenin vakti geldi de geçiyor,' diye düşünmüştüm...
Sen de Ege'ye sahip çıkarsan, o Çağrı'ya zaten göz—kulak olacaktır; bunu söylemeye bile gerek yok.
Yükseklik fobimi de yendiğime göre, kendimi Vefa'nın düştüğü çatıdan atmamın bir engeli kalmadı... Zaten okulun her yeri benim... Kendimi daha kargaların uyanmadığı bir saatte, o çatıdan atabilirim. O çatının öldürmediğini, hepimiz biliyoruz. Eğer bir mucize olur da, Vefa gibi sağ kalırsam, Cemre belki o zaman bana da bakar. Cemre'nin gözüme sadece bir kere bakması için ödemem gereken bedel buysa, öderim.
Unutmadan, bu hayatta geçirdiğim en güzel gün, her şeye rağmen babam, sen ve annenle yediğimiz o akşam yemeğiydi. Gerçekten bir aile gibi olmuştuk o zaman. Biliyorum çok bencilce ama, gerçek aile saadeti olmasa da, ona yakın bir şeydi benim için... Anne, baba ve çocuklar... Derya Hanım'ın yüzüne karşı, hiçbir zaman 'anne' diyemedim. Eğer kabul edersen, bu satırları benim namıma sen oku lütfen:
![](https://img.wattpad.com/cover/329545035-288-k74278.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🎈🌼ADANMIŞ 2. SEZON🤍🔚
FanfictionAli ve Berk başından beri toksik olmayan bir kardeşlik geliştirseler nasıl olurdu? Ya Arap'la Hazal ihtimali işlenseydi? Çağrı'nın madde bağımlılığı üzerine daha çok eğilseydi dizi? En önemlisi de, Vefa hiç ölmeseydi , geri döndüğünde kaç kişiden he...