-8-

293 24 0
                                    

Üzerindeki bornozla banyodan çıktığında Tarık'ı odada görmeyi beklemiyordu. Ellerini ceplerine sokmuş vaziyette loş odanın geniş, boydan pencereleri önünde dışarıyı izliyordu. Adımları yavaşça odanın ortasına yol alırken genç adamın kendisinden yana dönmesiyle göz göze gelmişlerdi.
Hiçbir şey söylemeden yatağın üzerindeki saç havlusunu alıp aynanın karşısına oturdu Sahra. Er ya da geç bir konuşma yapacaklarını biliyordu. Bunu ertelemeye gerek yoktu. Ne kadar çok ertelenirse o kadar zorlaşırdı. Üstelik artık burada kalmak istediğini sanmıyordu. Evliliklerinin temeli çoktan çatırdamaya başlamıştı ve kaçırılması da bardağı dolduran son damla olmuştu.

Elbette bunun için onu suçlayamazdı. O gece kendi yerinde bir başkası da olabilirdi, bu aniden gelişmiş bir durumdu. Kaldı ki kendisi bir başkasının yerindeydi. İşte konu tam da buydu.

Gizem'in kaderini yaşamıştı ve onun da bu olanları yaşamasını istemezdi.
Lakin büyük bir fark vardı ve Sahra buna öylece sırt çevirip unutamazdı.

O gece...
Kaçırıldığı o düğün gecesi herkes telaşla ortamı terk ederken kendisi yaralanmış, düşerken Tarık'la bizzat yüz yüze gelmişlerdi. Düştüğü yere gelmek şöyle dursun, annesinin elinden tutan genç adam olabildiğince çabuk bir şekilde uzaklaşmıştı.
Kendisi için dönmesini beklemek aptallıktı belki, ama beklemişti Sahra.
Yerde boylu boyunca yatarken kocasının gidişini izlemiş, içinde bir şeyler yine de dönmesinin ümidiyle beklemişti.

Aniden omzuna kondurulan öpücükle düşüncelerinden sıyrılıp aynadaki adama baktı.
Bornozunun omuz kısmını sıyırmış, nemli tenine sakallarını batırarak uzun soluklu bir öpücük kondurmuştu. İrkildiğini hissettiği Sahra. Ölümün soğuklu yoklamış gibiydi.

"Mis gibi olmuşsun." Diyen adamın varlığından, ona dokunuşundan tiksinir gibi omzunu kapatarak yerinden fırladı. Kollarını göğsünde dolayıp üzerindeki bornoza daha sıkı sarılırken:

"Yapma böyle." Diyen Tarık da peşinden adımlamıştı.
Pencerenin önüne vararak yüzünü çeviren Sahra, Tarık'ın:

"Çok pişmanım." Sözüne:

"Bende." Diye cevap verdi.

"Vakti zamanında sana evet dediğim için bende çok pişmanım."

Kısa bir sessizlik oluştu. Anladığı kadarıyla Tarık bu ilk konuşmada böyle bir çıkış beklemiyordu.
Aslında Tarık sarılıp yatar, güzel, hasret dolu bir gece geçireceklerini ummuştu. Fakat yanıldığı konusunda da pek şaşırmış değildi. Zira Sahra hiçbir zaman konuyu erkenden kapatan biri olmamış, sorunun üzerine gitmeyi adet edinmişti. Bu da Tarık'ı bunaltıyordu çünkü o hep meselenin bir an önce kapanmasından yanaydı. Problemleri konuşmaktan hoşlanmazdı. Olan her neyse olmuş bitmişti. Neden uzatıyorlardı?

"Sahra lütfen." Dedi nazik bir tonda.

*Uzatıp durma, tek gecelik bir şeydi, bitti gitti."

"Hıhı, aynen öyle. Bitti, gitti." Diye gülümseyerek söylendi Sahra. Ardından aralarındaki mesafeyi kapatıp yüzünü kocasınınkine yaklaştırarak:

"Tıpkı evliliğimiz gibi." Dedi. Bu cimlenin peşi sıra bileği tutulmuş, Tarık dişlerini sıkarak söylenmişti.

"Beni terk edemezsin."

Sıktığı dişlerine, çatılan kaşlarına baktı Sahra. Kendine bu denli güvenmesi, hala tehditvari konuşması gerçekten şaşırtıcıydı. Aslında bu çirkin yüzünü tam anlamıyla ne zaman göstereceğini merak ediyordu. 

"Sen kimsin ki?" diye hırsla kolunu çekip Tarık gibi çatık kaşlarının altından bakındı. 

"Tarık Şahin, doğru ya." dedi birden sesini yükselterek. Çok büyük birinden bahsediyor gibi tek kaşını havalandırıp başını mağrurca kaldırmıştı. 

SAPLANTI -  2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin