4. Bölüm-Mavi Gül Buketi

56 5 1
                                    

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

|Necip Fazıl Kısakürek

~İlahi Bakış Açısı~

Toprağa değen yağmur sesleri, ve gelen petrikor kokusuyla camı kapatmak istemiyordu Algın. Dışarıdan gelen ses ve topraktan gelen koku içini rahatlatıyordu. Ama her ne kadar huzur bulsada kalbindeki acı hiçbir zaman geçmeyecekti.

Her zaman düşünürdü; karşısına güvenebileceği biri çıkarsa içindeki burukluk, kalbindeki acı gidermiydi? Kutayı unutabilirmiydi?

İlk aşklar unutulmaz derler... Belkide gerçekten unutulmaz ve hep aklının bir köşesinde kalır. Ama eğer bir insanı çok seversen sadece aklında kalmaz... O hem kalbinde hem hayatında kalır. Onu hiç görmesende o hayatında olmaya devam eder. Sen isteyinceye kadar hayatında kalmaya devam eder. Tabi kalbindede...

Ve sen onu ne hayatından ne kalbinden çıkarabilirsin. İşte Algın içinde durum buydu. Herşeyi olan adamı kalbinden nasıl çıkarırdı? İçinde azda olsa bir umut vardı Kutayın ona ihanet etmediğine dair.

Kutay ise bu yağmurlu havada, gecenin iki buçuğunda ıslanmasını umursamadan elindeki mavi gül buketiyle Algını izliyordu.

Sabah Algın sonunda eve girdiğinde kalbine yenik düştü ve Algına herşeyi söylemeye karar verdi. Tabi sonra söylemekten korktu ve onun yerine bir çiçekçiden mavi gül buketi aldı.

(Güllerin hepsini mavi düşünün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Güllerin hepsini mavi düşünün.)

Gelin çiçeklerine benziyordu ama güllerin rengi ve sadeliğini Algına benzetti. Algınla şuan konuşacak gücü yoktu. Belki yaptığıda saçmaydı ama çaresizlikten ne yaptığını oda bilmiyordu. Elindeki güllerle kızların evinin önüne geri geldiğinde Algını pencerenin önünde dışarıyı seyreder halde bulmuştu.

Kafasının yarısı dışarıda olduğu için saçları hafif ıslanmıştı. Sadece saçları değil, gözleride ıslaktı. Kutay içinden bir an keşke gözlerindeki ıslaklık yağmurdan olsaydı dedi. Algın her ağladığında kendinden biraz daha nefret ediyordu.

Elindeki güllere bakarak acı içinde gülmeye başladı. Buketin içindeki kağıdı ve çiçekçiden aldığı kalemi çıkardı. Kağıdın çok fazla ıslanmasına izin vermeden birşeyler yazmaya başladı.

Gözyaşların değil, yağmur ıslatsa yüzünü,
Kahvelerin acıyla değilde, sevinçle baksa...
Seni sevdiği söyleyemiyorum ama beni sevmeni istiyorum.
Seni anımsatan mavi gülleri iyi bakmanı diliyorum.
Çünkü ben sana ne bakabiliyor, ne iyileştirebiliyorum.

Yarım Kalan Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin